ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    HAKKARİ’DEN ANKARA’YA


    Otuz yıl içinde Güneydoğu illerimizden yüzlerce Medrese Hocası Medresesini kapatarak İstanbul, Maraş, Gaziantep, Bursa, Konya, kayseri, Antalya gibi İç Anadolu, Ege ve Marmara bölgelerine göç ettirildiler.

    Bunlardan birçoğunun kıymeti derhal bilindi ve apartman dairelerinde batıdaki çocuklarla Medrese eğitimine başlatıldı.

    Konferans için gittiğim illerde mutlaka Müftülüğü, İmam-hatip Liselerini, resmi veya resmi olmayan medreseleri ziyaret ederim.

    Teröre destek veren İsrail’in Heronlar’ına ve diğer silahlara yatırılan paraların binde biri Medrese eğitimine ayırılsaydı ve oradan mezun olan çocuklar, diploma aranmadan Diyanetin yapacağı ciddi bir imtihanla Müezzin, İmam, Vaiz ve Müftü olarak yine kendi bölgelerine atansalar ve her görevlinin okuttuğu öğrenci sayısına göre ek ücret verilseydi dağa çıkacak adam bulunamazdı.

    Ben bunu İstanbul’un zengin semtlerinde oturan cami cemaatinin çocuklarıyla ilgilenmeyen dalgacı bir imamda denedim.

    Orada oturan ve cami imamını bana şikayet eden iki kardeşe “İmama söyleyin, sizin iki çocuğunuza akşam ile yatsı arasında Kur’an ve dini dersler verirse yüzer liradan iki yüz lira vereceğinizi, bunun dışında okuttuğu her çocuk için on lira vereceğinizi teklif edin” dedim.

    İmam, seksen tane çocuk bulmuş okutuyor.

    Kaldı ki doğuda Allah rızası için okutan Hocaların Medreseleri “resmi değil” diye kapatıldılar.

    2007 yılında Van’a gittiğimde beş ayrı Medrese hocasından ayrı ayrı dinlediklerimi yazıyorum.

    Vakit geçmiş değil.

    Yaşları ellinin üzerinde olan insanların nesli tükenmeden bu işe girişilirse yine de başarılı olunur.

    Hakkari’nin il ve ilçelerinde bir tane Zerdüşt bulmanız mümkin değildir.

    Hakkari’de bir çok insan kendisinin Hazreti Hüseyin’in (Razıyellahü anh) soyundan geldiğini söylemekte ve bununla iftihar etmektedir.

    MİT’in Güneydoğu hakkındaki raporlarını okumadan önce mevcut Başbakan ile Cumhurbaşkanı hakkında bir zamanlar tuttukları raporları okuyuverseniz ne kadar gerçekçi olup olmadıklarını anlaşılır.

    2002 den beri Hakkari’de görev yapan Vali ve Kaymakamları teker teker çağırıp ayrı ayrı dinlerseniz bütün partilerin başkanları, ihaleler, yolsuzluklar ve PKK’nin çalışması hakkında gerçeğe yakın bilgi edinebilirsiniz.

    Hakkari’de on aydan fazla kaldım.

    Sınıra sıfır olan yerdeki sınır taşlarında çekilmiş fotoğraflarım vardır.

    Bu güne kadar kırk yılda kırk binin üzerinde insanımızın kanı aktı.

    Anaların feryadı ayyuka çıktı.

    Babaların içine akan gözyaşları gönlündeki yangına petrol borusundan akar gibi aktı.

    Bundan sonraki terör toplantılarına bir defa da Eğitim Bakanlığının aklı başında insanları, Diyanet İşleri başkanlığından insanlar ile Doğunun saydığı sevdiği medrese hocalarını Başbakanlıka çağırın ve ne yapılabileceğini görüşün.

    Sakın, bir zamanlar yapıldığı gibi İstanbul’da çok başarılı hocaları Tunceli’ye, Hakkari’ye göndererek Allah yerine Ata’yı tanıtmaya kalkmayın.

    İstanbul’daki değerli hocaları Ankara’ya çağırın ve terörden nemalanan etkili yetkili, ağzı zemzemli, gönlü zemberekli siyaset ve ticaret adamlarına nasihatlerde bulunsunlar.

    Doğu kökenli değerli hocalara da bol imkanlar vererek köylerine, şehirlerine gitsinler, medreselerinin başına geçsinler yalnız ve yalnız Allahın dinini anlatsınlar, öğretsinler.

    HAKKARİ’DEN ANKARA’YA


    Otuz yıl içinde Güneydoğu illerimizden yüzlerce Medrese Hocası Medresesini kapatarak İstanbul, Maraş, Gaziantep, Bursa, Konya, kayseri, Antalya gibi İç Anadolu, Ege ve Marmara bölgelerine göç ettirildiler.

    Bunlardan birçoğunun kıymeti derhal bilindi ve apartman dairelerinde batıdaki çocuklarla Medrese eğitimine başlatıldı.

    Konferans için gittiğim illerde mutlaka Müftülüğü, İmam-hatip Liselerini, resmi veya resmi olmayan medreseleri ziyaret ederim.

    Teröre destek veren İsrail’in Heronlar’ına ve diğer silahlara yatırılan paraların binde biri Medrese eğitimine ayırılsaydı ve oradan mezun olan çocuklar, diploma aranmadan Diyanetin yapacağı ciddi bir imtihanla Müezzin, İmam, Vaiz ve Müftü olarak yine kendi bölgelerine atansalar ve her görevlinin okuttuğu öğrenci sayısına göre ek ücret verilseydi dağa çıkacak adam bulunamazdı.

    Ben bunu İstanbul’un zengin semtlerinde oturan cami cemaatinin çocuklarıyla ilgilenmeyen dalgacı bir imamda denedim.

    Orada oturan ve cami imamını bana şikayet eden iki kardeşe “İmama söyleyin, sizin iki çocuğunuza akşam ile yatsı arasında Kur’an ve dini dersler verirse yüzer liradan iki yüz lira vereceğinizi, bunun dışında okuttuğu her çocuk için on lira vereceğinizi teklif edin” dedim.

    İmam, seksen tane çocuk bulmuş okutuyor.

    Kaldı ki doğuda Allah rızası için okutan Hocaların Medreseleri “resmi değil” diye kapatıldılar.

    2007 yılında Van’a gittiğimde beş ayrı Medrese hocasından ayrı ayrı dinlediklerimi yazıyorum.

    Vakit geçmiş değil.

    Yaşları ellinin üzerinde olan insanların nesli tükenmeden bu işe girişilirse yine de başarılı olunur.

    Hakkari’nin il ve ilçelerinde bir tane Zerdüşt bulmanız mümkin değildir.

    Hakkari’de bir çok insan kendisinin Hazreti Hüseyin’in (Razıyellahü anh) soyundan geldiğini söylemekte ve bununla iftihar etmektedir.

    MİT’in Güneydoğu hakkındaki raporlarını okumadan önce mevcut Başbakan ile Cumhurbaşkanı hakkında bir zamanlar tuttukları raporları okuyuverseniz ne kadar gerçekçi olup olmadıklarını anlaşılır.

    2002 den beri Hakkari’de görev yapan Vali ve Kaymakamları teker teker çağırıp ayrı ayrı dinlerseniz bütün partilerin başkanları, ihaleler, yolsuzluklar ve PKK’nin çalışması hakkında gerçeğe yakın bilgi edinebilirsiniz.

    Hakkari’de on aydan fazla kaldım.

    Sınıra sıfır olan yerdeki sınır taşlarında çekilmiş fotoğraflarım vardır.

    Bu güne kadar kırk yılda kırk binin üzerinde insanımızın kanı aktı.

    Anaların feryadı ayyuka çıktı.

    Babaların içine akan gözyaşları gönlündeki yangına petrol borusundan akar gibi aktı.

    Bundan sonraki terör toplantılarına bir defa da Eğitim Bakanlığının aklı başında insanları, Diyanet İşleri başkanlığından insanlar ile Doğunun saydığı sevdiği medrese hocalarını Başbakanlıka çağırın ve ne yapılabileceğini görüşün.

    Sakın, bir zamanlar yapıldığı gibi İstanbul’da çok başarılı hocaları Tunceli’ye, Hakkari’ye göndererek Allah yerine Ata’yı tanıtmaya kalkmayın.

    İstanbul’daki değerli hocaları Ankara’ya çağırın ve terörden nemalanan etkili yetkili, ağzı zemzemli, gönlü zemberekli siyaset ve ticaret adamlarına nasihatlerde bulunsunlar.

    Doğu kökenli değerli hocalara da bol imkanlar vererek köylerine, şehirlerine gitsinler, medreselerinin başına geçsinler yalnız ve yalnız Allahın dinini anlatsınlar, öğretsinler.