HARAMDAN
SAKININIZ
Yurt
içi ve yurt dışında tarihi binaların ahşap kısımlarının tamirinde aranan iki
kardeşin atölyesine ara ara gider yaptıkları güzellikleri seyreder faydalı
bilgiler alırdım.
Bir
gün servi ağacından yapılmış tarihi eserin tamirini yaparlarken yine servi
ağacını kullandıklarını gördüm.
Biz
genelde servi ağaçlarını mezarlıklarda görürüz.
Mezarlıkların
servilerinin yaşlanıp kurumaya yüz tuttuklarında kesilip bu işlerde mi
kullanılır? Dediğimde Hayır, mezarlık ağaçlarının hiç biri işlemede kullanılmaz.
Bir eve mezarlık servisinden bir işleme koyulsa o ev yıkılıncaya kadar evde
ağır bir koku olur. İnsan etinden beslendiği için ağır kokar. Mezarlık dışındaki
servilerden kullanırız demişti.
Sarımsak
yediğimizde kaç gün kokusunu duyarız.
Şarabın
verdiği sarhoşluğu ve trafikte verdiği can ve mal zararlarını istatistiklerden
görüyoruz.
Yani,
yediğimiz ve içtiğimiz bizi iki dünyada da etkiliyor.
Haramdan
Sakınınız yazısını okuduğunuzda aklınızdan neler geçti bilmiyorum.
Harama
çok dikkat eden Müslümanlarla karşılaştım. Allah sayılarını artırsın.
Haram
yemedim, çalmadım, çırpmadım diyerek temiz bir hayat yaşayan insanlar arasında
gerçekten çok hassas davrananlarımız olduğu halde bunlardan bazıları Haram
deyince hırsızlık, yapmayı, gaspı, hazine hortumlamayı anlıyor ve bunları
yapmıyor ama özürlü malın özrünü bildiği halde söylemiyor, pahalıya satmak için
alış fiyatını eksik söylemenin hem yalan söylendiğini hem aldatmaya girdiğini
düşünmüyor.
Reklamcıların
malda olmayan özellikleri varmış gibi göstermeleri ve mal sahibinin de buna
razı olması hem reklamcıyı hem mal sahibini günaha soktuğunu hesaba katmıyor.
Ve
en önemlisi de hiç gündeme gelmeyen miras hukukumuz..
Rabbimizin Kuran-i
Keriminde en fazla önem verdiği namazın rekatlarını bildirmediği, onu
bildirmeyi peygamberine bıraktığı halde Miras hukukunun ana mirasçılarının
haklarını Nisa süresinde Rabbimiz kendisi bildirmiş ve konunun sonunda:
تِلْكَ
حُدُودُ اللَّهِ وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي
مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
İşte bunlar Allah'ın
koyduğu sınırlarıdır. Kim Allah'a ve Resulü'ne itaat ederse, onu altından ırmaklar
akan Cennete koyacaktır. Orada ebedi olarak kalacaklardır. İşte büyük başarı
budur.
وَمَنْ يَعْصِ
اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَتَعَدَّ حُدُودَهُ يُدْخِلْهُ نَارًا خَالِدًا فِيهَا
وَلَهُ عَذَابٌ مُهِينٌ
Kim Allah'a ve Rasülü'ne
isyan ederse ve sınırlarını aşarsa, onu ebedi olarak ateşe sokar. Ve onun
için alçaltıcı azap vardır. Diye haber vermiş.(Nisa süresi ayet 13-14)
Namazımıza, orucumuza
dikkat ettiğimiz gibi, zekatımıza, mirasımıza, cihadımıza ve diğer bütün emir
ve yasaklara da dikkat edelim.
Hatta bu haftaki her
yerde sohbet konumuz İslama göre mal bölüşümü olsun.
Politika üzerine
yaptığınız her konuşma çenenizi yormaktan, ortalıkta uçuşan yalan ve iftiralara
nefesinizle havada uçmasına ve gönül havanızı kirletmesine katkıdan başka bir
işe yaramaz.
İsterseniz, Nisa
süresinin yedinci ayetinden on dördüncü ayetine kadar olan ayetlerin tefsirini Şifa
Tefsiri nden bir okuyuverin.