ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    HARAMLA İBADET


    HARAMLA İBADET

    07/06/2017

    1981 yılından bu yana haftada en az beş ayrı yerde, Üniversite öğrencilerine, Öğretim üyelerine ve halka yönelik Kur’an sohbetlerim devam etti.

    Bunların çoğunluğunun çok önemli yerlerde dürüst görevler yaptığının haberleri beni sevindirir.

    Ama bunlardan biri, doksanlı yılların sonuna doğru bazı kirli işlerin içine girdiğini basından öğrendim.

    Bir gün ondan bana telefon geldi: “Hocam, Hacdan geldim, filan otelde Hac yemeği veriyorum. Baş konuğum sensin, seni arabayla aldıracağım”

    Ben: “ZahMet edip araba gönderme, gelmeyeceğim.

    Neden?

    -       Paran haram da ondan.

    -       Ama ben sıfır kilometreyim

    -       O “Hacdan anadan doğmuş gibi döner” hadisi senin anladığın gibi değil. Sevgili peygamberimiz:

    عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- « أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ اللَّهَ طَيِّبٌ لاَ يَقْبَلُ إِلاَّ طَيِّبًا وَإِنَّ اللَّهَ أَمَرَ الْمُؤْمِنِينَ بِمَا أَمَرَ بِهِ الْمُرْسَلِينَ فَقَالَ ( يَا أَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحًا إِنِّى بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ) وَقَالَ (يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ) ». ثُمَّ ذَكَرَ الرَّجُلَ يُطِيلُ السَّفَرَ أَشْعَثَ أَغْبَرَ يَمُدُّ يَدَيْهِ إِلَى السَّمَاءِ يَا رَبِّ يَا رَبِّ وَمَطْعَمُهُ حَرَامٌ وَمَشْرَبُهُ حَرَامٌ وَمَلْبَسُهُ حَرَامٌ وَغُذِىَ بِالْحَرَامِ فَأَنَّى يُسْتَجَابُ لِذَلِكَ

    “Ey insanlar, Allah temizdir, ancak temiz olanı kabul eder. Allah, peygamberlerine emrettiğini size de emreder” dedikten sonra

    يَا أَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحًا إِنِّي بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ

                “Ey elçiler, güzel şeylerden yeyin ve salih amel işleyin. Şüp­hesiz ben yaptıkla­rınızı bilirim.” (Mü’minun süresi ayet 23/51)

    ve

    يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُوا لِلَّهِ إِنْ كُنْتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ  

    “Ey iman edenler, size ver­di­ğimiz rızkın te­mizinden yiyiniz. Ve yal­nızca Ona kulluk edi­yorsa­nız, yalnız Allah'a şükrediniz” (Bakara süresi ayet 2/172) ayetlerini okuduktan sonra uzun yollardan saçı başı dağınık toz-toprak içinde ellerini göğe kaldırıp “Ya Rab, ya rab” dediğini, yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, haramla beslenen bu adamın duası nasıl kabul edilsin? Buyurmuş. (Müslim, Sahih, K. Zekat, babü kabulissadeka, bab 20, Tirmizi, Sünen, Tefsir’ul-Kur’an, bab 3, Ahmet, Müsned, Ebu Hüreyre hadisi no 8330, Beyhaki, Süneni kübra, Salat’ül-istiska, Hadis no 6621)

    Onun için gelemiyorum.

    Merak edenler için söyleyeyim,  haram mal onun elinden çıktı ve şimdi helal yollardan günlük rızkını kazanmakla meşgul.

    Fıkıh kitapları, şu anda hakimlerin elinde bulunan kanun kitapları gibidir.

    Somut delillere bakar.

    Onun için yine fıkıh kitaplarımızda Kadı/Hakime göre uygun olanın Müftiye göre uygun olmadığını söylediği yerler vardır.

    Faizin haramlığının korunduğu, haram alış-verişlerin yasak olduğu dönemde adamın biri, bir büro açmış ve masasının üzerine değerli bir mal koymuş satılık olduğunu da cama yazmış.

    Adamın biri onu satın almak için içeri giriyor, 12 ay sonra ödemek üzere malı satın alıyor. Orada bir çay içildikten sonra malı dükkan sahibine yarı fiyatına peşin satıyor, parasını alıp gidiyor.

    Şimdi bu durum, Kadı/Hakime şikayet edilse iki defa alış ve satış olduğundan yasak değildir.

    Ama Müftiye sorulursa “Ameller, niyetlere göredir” Hadisine göre haram işlenmiştir.

    Finans bankların hocaları, buna biraz dikkat etsinler.

    Onlar orada Kadı/Hakim değiller, fetva veriyorlar.

    Rabbimiz buyurur:

    يَا أَيُّهَا النَّاسُ كُلُوا مِمَّا فِي الْأَرْضِ حَلَالًا طَيِّبًا وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ (168)

    “Ey insanlar, yeryüzündeki helal ve temiz olan­lardan yeyin ve Şey­tanın adımlarına uy­mayın. Şüphesiz o, sizin için apaçık bir düş­mandır. “ (Bakara süresi ayet 2/168)

    Sevgili peygamberimiz de bizi uyarır:

    وَلَا يَقْبَلُ اللَّهُ إِلَّا الطَّيِّبَ