HATIRAT YAZACAKLARA
25/03/2021
Mahmut Toptaş
Yazılan her şey önce okuyanına faydalı olmalı.
Faydalı olan şey güzel bir şekilde sunulmalı.
Sözüm doğru olsun da isterse odun gibi olsun sözü doğru değildir.
Sözümüz dosdoğru olsun ama güzel, akıcı, açık, net olsun.
Rabbimiz, bize meyve ağacının dallarında mantar bitirir gibi meyveleri verebilirdi ama öyle yapmıyor, önce çiçeklerle gözümüz ve burnumuzun gıdasını veriyor, dalları yaprak ve çiçeklerle süslüyor ve meyveleri bir güzellikler içinde sunuyor.
Rabbimiz, Kuran-i Kerim için Ahsenüi-Hadis/Sözlerin en güzeli diye adlandırmış ve manasıyla da tatlandırmış.
Peygamber hayatından haber veren kıssalara da Ahsenül kasas/Kıssaların en güzeli diye isimlendirmiş.
Hatırat yazanlar genelde yolun sonunu başlarındaki aklardan görmeye başlayınca yazmaya başlıyorlar.
Günlük yazsalar belki hatıratları daha doğru olabilirdi.
Çünkü yaşlanınca bir çok olayın şahıslarının isimlerini, tarihleri, olayın gelişmesini sebebini karıştırabiliyorlar.
Kendini temize çıkarıp başkalarını suçlamak için yapabiliyorlar.
Onun için kim geçmişiyle ilgili yazmaya başlarsa insanların eski kinlerini kabartacak, öfkelerini azdıracak şeyleri doğru bile olsa yazmamaya dikkat etsinler.
Ölenlerin veya yaşayanların kötülüklerinden bahsetmeden, kendi hayatından bile yazıldığı zaman okuyana faydalı olacak şeyleri yazsınlar.
Ashab-i Kiram/Sevgili peygamberimizin arkadaşları Bir adam geldi Allah rasülüne şunu sordu, cevabı şu oldu gibi rivayetlerinde sorulan sorunun hoş olmaması nedeniyle o arkadaşının adını vermiyor ama cevap, hepimize deva olacağından onu rivayet ediyor.
Uhud harbi hakkında bilgi veren Ashab-i Kiram, Okçular tepesinde adam gibi duranların adını veriyor ama yerinde durmayıp ganimete koşanların adını vermiyor.
Bahsettiğiniz insanların da duyulduğunda insanlara örnek olacak bölümlerini yazsınlar.
Hocam yaz tatilinde yanıma filanın yazdığı hatıratı alacağım, onu okuyacağım. diyen dostlarım, Filancanın hatıralarını okudun mu diye soran dostlarım, okuduğu hatırattan hayret ettiği olayları nakleden tanıdıklarım var.
Beş sene içinde yazılan hatıratların sayısı ne kadar? diye soruyorum, Önemli olanları yüzü aşar. diyor.
Peki birini bir haftada okusam yüz hafta eder. İki senemi alır. Sonunda ne kazanacağım?
C.I.A. dan emekli biri hatırat yazıyor, başkanları nasıl yönettiklerini, söz tutmayanları nasıl düşürdüklerini, veya nasıl boğduklarını anlatıyor.
Ülkelerin yöneticilerine korku salarak yine görevini yerine getirmiş oluyor.
Ben bu türden korku salan tercemelere karşıyım.
Eskiden solcu olan yazarın o dönemde birbirlerine yaptıkları ihanetler ortaya çıkıyor.
Allaha ve Rasülüne ihanet eden birinin arkadaşına ihanet etmesi normaldir.
Uyuşturucu mafyasının liderinin yardımcıları ünlü siyasiler, hukukçular ve en önemli askerlerimizmiş.
Adam öldürme çetesi polis adına çalışıyormuş.....
Peki ama bu ülkede namusuyla yaşayan milyonlarca insanın örnek olacak yaşantıları yok mu?
Hep kötü örnekler mi hatıra oluyor?
Ben, bana nakledilenlerden hareketle, bazı gazetelerde özetle verilenlerle söylüyorum ki hep kötü ilişkiler, kötü davranışlar, iki yüzlülükler kayda değer bulunuyor.
Hapishane hatıralarında hep göz korkutan, yürek eriten manzaralar sergileniyor.
Filmlerimiz de oynayanlar galiba dil bilmediklerinden silahlarıyla konuşuyorlar.
Her yazar kendini temize çıkararak, yıpratmak istediğini de yerin dibine batırarak yazmaya çalışıyor.
Peki okumayalım mı?
Evet, okumayalım ne kaybederiz?
O zaman dönen dolapları nasıl fark edeceğiz?
Elli sene önce yazılan hatıratlar insanları akıllandırsaydı bunlar hatırat yazamazlardı.
Her dönemin dolabının rengi, çarkı ayrı ayrıdır.
Biz renklere ve isimlere şartlanmışız. O ismi biri siliyor. Sileni alkışlıyoruz.
Ama bu yeni gelen daha beter olabiliyor.
Doğrusu ne? Ne okuyalım?
Kuran okuyalım. Kuranda hatıratlar da var. Hem de tarafsız veriliyor. Olay olduğu gibi naklediliyor.
Peygamber öldüren çeteler var.
Günümüz çeteleri camiye girerken veya kiliseye girerken elini göğsüne koyarda girer.
Ama Kuranda bahsedilen çeteler, peygamber öldürmüşler, kilise, havra yıkmışlar. Kabe yi yıkmaya gelmişler.
Çağımızdaki bütün soyguncuların Amerikaya kaçırdığı paraları toplasanız, Karunun hazinelerine denk olmaz.
İnternet ancak görüntüyü ekrana getirir.
Süleyman Aleyhisselam döneminde, Yemenden Saba kraliçesinin tahtını bir göz açıp-kapayıncaya kadar zamanda (ışık hızıyla) getirdiğinden bahseder.
Kuranın bize sunduğu hatıralarda Ad, Semud, Firavun, Ebu Leheb gibi kötülükte evrenseli yakalamış insanlar var.
Ama Kuranın özelliği ve güzelliği, iyilerin güzelliklerine ağırlık vermesidir.
Ve sonunda Firavunun değil, Musa aleyhisselamın kazandığını,
Nemrutun değil, İbrahim aleyhisselamın kazandığını,
Ebu Cehilin değil, Hz. Muhammed aleyhisselamın kazandığını haber vererek kıssadan güzel hisse çıkarmamızı sağlar.