HAYALET MAHALLE
Bazı yerleşim
merkezleri zaman içinde terkedildiklerinde kalan binalar, hayalet köy veya
şehir olarak isimlendirilmişler.
Harpler, işgaller
sebebiyle Suriye’de olduğu gibi bazı yerleşim merkezleri terkedilmiştir.
Tarihte bazı şehirler
de işgal, deprem, aşırı kıtlık, tabii afetlerle terkedilmişler ve kalıntıları
hayalet haline dönüşmüş.
Avusturalya’ya
konferans için gittiğimde Melbourn’a yüz kilometre uzaklıktaki terkedilmiş
eski altın madeni işleme köyünü de gezdirmişlerdi.
İşçi evleri, bürolar, altın işleme fabrikası, nakliye
vasıtaları…yla kocaman bir mahalle gibi görünüyor ve çok turist çekiyormuş.
Hayalet köyün kenarından çıkan baş parmak
kalınlığındaki suyun aktığı dere kenarına turistler dizilip dikkatle akan suya
bakarak çok küçük altın parçaları da buluyorlar.
Beş dakikalık seyretme esnasında birkaç kişinin
sevinme çığlıklarını duyduk ve bulduklarını da gördük.
Konum hayalet şehirler değil.
Birkaç yıldır bizi birbirimize düşürmeye
çalışanlar “Karşı mahalle” veya “Bizim mahalle” gibi laflarla birbirimize
düşürmeye çalışıyorlardı.
Irmak kenarına gelen adam, ırmağın karşı
tarafında bulunan adama sormuş: “Karşıya nasıl geçerim” demiş.
Adam cevap vermiş: “Karşıdasın ya”
Aynı köy veya mahallede doğup büyüyenlerin aynı
hava, aynı güneş, aynı öğretmenler, aynı haberler, aynı Ezan, aynı manzaralar,
aynı hikayeler, şarkılar, türkülerle büyüdüklerinden kültür kaplarının yüzde
doksanının aynı olduğunu, lise veya yüksek okulda arkadaş çevresiyle yüzde
onluk ayrı sloganlar edindiklerini ama yüzde doksanı bu sloganların
bastırdığını birkaç makalemde tekrarlamıştım.
Kendimizden haberimiz olmazsa aynaya
baktığımızda kendimizi bile karşıda görebiliriz.
Son olaylar, yani komünizmin yıkılması ve
kapitalizmin vahşetine hiçbir terör örgütünün ulaşamaması görülünce, bizi biz
yapan değerlere sarılmamızı sağladı ve karşıdakini kendimiz gibi görmeye itti.
“Karşı mahalle” bitti.
“Bu mahalle” de gitti.
“Beyaz Türkler, kara Türkler” yok oldu.
Kur’an, Vatan, bayrak ve Ezan etrafında tek köy
değil, tek mahalle değil, tek vücut oluverdik.
İllaki ayrı durma kültürünün etkisinde kalanlar
da İslami gayret ve hassasiyeti yüksek gurupların arasında kaynaşmayı tercih
ettiler.
Atasözü haline gelen “Her şeyde hayır vardır” Kelam-ı
Kibarımız, aslında bir hadisi şerifin güzel bir tercemesidir.
Hadis……. وَفِى كُلٍّ
خَيْرٌ/Ve fi küllin hayrun…..”
(Müslim, Sahih, K. Kader, bab 7, İbni Mace,
Sünen, K. Ebvabüssene, babün fil kader, Ahmet, Müsned, Ebu Hüreyre hadisi…)
Yarın, kendini duayen gazeteci kabul edenlerin
de duayen kabul ettiği bir gazeteciyle aramızda geçen bir sohbetten bazı
bölümleri aktaracağım.