HAYATTA VEKALET OLMAZ
Hiçbir kimseye “Benim
yerime sen yemek yeyiver” demiyoruz. Hiçbir kimse bizim yerimize uyku uyuyuvermez.
Herkesin yediği kendi midesine gider, herkesin uyuduğu kendi bünyesine fayda
verir.
Bedenimizin gıdasında
vekalet yoluyla gıda almak olmadığı gibi ruhumuzun gıdasını alırken de vekalet
geçersizdir. “Benim yerime de namaz kılıver” denmez.
…izmlerden birini İslam’ın
önüne geçirip te “Bize hacılar, hocalar denir” demenin o adama faydası olmaz
Rabbimiz, hepimize
hıtaben:
“Ey iman edenler, size gereken kendinizi (ve
toplumunuzu) düzeltmektir. Siz doğru yolda olduğunuz zaman sapıtanlar
size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, size yaptıklarınızı haber
verecektir.” (Maide süresi ayet 105)
“Ey iman edenler, kendinizi ve ailenizi
ateşten koruyun ki, Onun yakıtı insanlar ve taşlardır. Onun(ateşin)
üzerinde kaba ve güçlü melekler vardır. Allah'ın onlara emrettiklerine karşı
gelmezler ve emredilenleri yaparlar.” (Tahrim süresi ayet 6)
Bu dünyada izzet ve
şerefimizi korumak, ahirette cehennemden kurtulup Cennete gitmek için ilk başta
Allahtan başka hiçbir yaratığı ona eş koşmamaya dikkat edeceğiz. Bütün
peygamberlerle beraber son peygamber Muhammed sallallahü aleyhi ve seleme iman
edecek ve Kur’anın yaşanması için onu örnek kabul edeceğiz.
Son günlerde Yahudi ve
Hıristiyan yöneticilerin açıktan ve aleni olarak İslâm’a saldırdıklarını bu
saldırılar sonunda İslâm’ı yer yüzünden silebilecekleri ümidine kapıldıklarını
görüyoruz.
Onların propagandasına
kapılarak onlara kapı kulu olmada yarış edenler görülmeye başlandı.
İslâm’ı yeryüzünden
silmek, güneşi gök yüzünden kazıyıp atmaktan daha zordur.
Güneşi balçıkla
sıvayamadıkları gibi İslâm’ın nurunu da söndüremeyeceklerdir.
Bu garantiyi Rabbimiz
vermektedir.
“Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek isterler.
Kâfirler hoşlanmasalar da, Allah nurunu tamamlayacaktır.” (Tevbe süresi
ayet 32)
“Onlar ağızlarıyla
Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Allah ise, kâfirler hoşlanmasa da nurunu
tamamlayacaktır.” (Saf süresi ayet 8)
Biz, din konusunda
endişe etmeyelim.
Biz, bu dine omuz
verirsek omzumuzu, gönül verirsek gönlümüzü, elle, dille yaşar ve yaşatırsak
elimizi ve dilimizi cehennemden korumuş oluruz.
Camiden ve cemaatten
ayrılmamaya dikkat edelim.
“Müslüman” kelimesi
altında toplanalım ve bizi ayıran …ci,….cı, ….cü,…cu gibi cılklı
tanımlamalardan vazgeçelim.
Gönlünde İman taşıyan
her Müslüman’ı bütün kafirlerden üstün görelim ve ona göre değerlendirelim.
Her Müslüman’ın evi
Kur’an kursu olsun.
Kurs veya burs
verdiğiniz, verdirdiğiniz öğrencilere Kur’anı ve ilmihal bilgilerini de
öğretelim.
Kamplara alınan
öğrenciler mutlaka ilmihal bilgisiyle donatılmalı.
Yanında çalıştığınız
veya yanınızda çalıştırdığınız kişilere Kur’an okumasını ve ilmihal bilgilerini
öğretelim.
“Allah katında din,
şüphesiz İslâm’dır. Kitap verilenler kendilerine ilim verildikten sonra,
aralarındaki taşkınlık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerini
inkâr ederse, şüphesiz Allah hesabı çok çabuk görendir.” (Âl-i Imran süresi
ayet 19)
“Kim İslâm’dan başka din
ararsa ondan o (bulduğu din) kabul olunmayacaktır ve o âhirette zarara
uğrayanlardandır.” (Âl-i Imran süresi ayet 85)
Ayetlerini çok iyi
ezberletelim ve hiçbir batıl veya tahrif edilmiş dinle denkliğini dahi
tartışmayalım.
Bütün bu hizmetleri
ekmek yer gibi su içer gibi kendi gıdamız kabul edip başkasının yapmasıyla
övünme veya tatmin olma tarafına gitmeyelim.