ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    HEDEF TALİBAN DEĞİL


    Teknolojiden anladığını bize yutturmak için bazı teknik kelimeleri kullanarak NATO’nun ve Amerika’nın sahip olduğu silahları anlatanlar, dinleyen ve okuyanların yüreklerinde yağ, dizlerinde bağ bırakmıyorlardı.

    Torosların eteğinde kuş uçmaz, kervan geçmez köyünde 1955 li yılarda radyo ve gazetenin ne olduğunu bilmediğimiz zamanlarda bir ağacın gölgesinde ilkokul çocukları olarak kendi aramızda “Aslanıım, Amerika’nın elinde bir silah varmış, düğmeye bassa bizim köyü yok edermiş” derdik.

    Bu korkutan, ürperten, gencecik yüreklerimizi köle eden haberleri kim getirirdi bilemiyorum.

    Ya öğretmenimiz yayardı veya askere gidip gelenlerimiz anlatırdı.

    Dünya devletlerinin askerlerinin üzerinde bir askeri kuruluş olan NATO askerleri 31 Ocak 2010 günü Müttefik Afgan askerlerini vurmuşlar.

    Dört Afgan askeri ölmüş, altısı yaralı imiş.

    NATO komutanı Afganistan Savunma bakanından özür dilemiş ve yanlışlıkla vurduklarını söylemiş.

    Bu güne kadar buna benzer olay birkaç kere tekrarlanmıştı.

    Afgan askerleri ile NATO askerleri birlikte operasyona katılıyorlar, NATO askerleri Afgan askerlerini yanlışlıkla vuruyorlar.

    Bosnalı bir Profesör, Türkiye’ye geldiğinde “Hocam, bu savaşta çok can ve mal kaybımız var ama dini yönden kazançlıyız” demişti ve gerekçesini anlatırken şöyle demişti: “Harpten önce birçok insanımız Komünist olmuştu. Bir Sırp komünistle birlikte Votka içip, domuz etini cızbız yapabiliyorlardı.

    Harp başladı, o Sırp, arkadaşı olan Bosnalıyı vurdu. Adı Ali veya Ayşe ise hiç ayırım yapmadan vurdu. Bunun üzerine bizim halkımız da, siyasilerimiz de “Domuzdan post düşmandan dost olmayacağını” anladı o güne kadar adını bilmediği Müslüman ülkelerden hem maddi yardımın, hem de askeri yardımın geldiğini görünce dostun kim olduğunu öğrendi ve aslına dönüş başladı” demişti.

    Taliban’ın adı da Ali, Afgan askerinin adı da Ali ise NATO’nun Müslüman’a göre ayarlanan silahları ayırım yapmaz.

    “Hoca, sen bunları hayal ediyorsun. NATO bizim müttefikimiz. Bize ve dost birliklere kurşun sıkmaz” derseniz o zaman Nisan 1995 yılında “Komünizmin çöküşünden sonra yeni düşman İslâm’dır” diyen NATO genel sekreteri W. Cleas’ın sözlerine bir açıklama getirmeniz gerekecek.

    “Bir ordunun içinde iyi de olur, kötü de olur. Bu sözler NATO’yu bağlamaz, Cleas’ın kendini bağlar” denirse şu son NATO genel sekreteri seçilirken Amerika’nın bütün dünyadan seçtiği herif kim?

    İslam düşmanlığıyla ün yapmış, Müslümanları yürekten yaralamayı meslek edinmiş yazar ve çizerleri himayesine almış herifi NATO genel sekreteri yaparak kalemle öldüremediğini kurşunla öldür diye mi tayin ettirdiler.

    Onun Genel sekreter olabilmesi için Türk Hükümetini kandırmış ve hiçbir sözünü tutmamış adamların sözüne ne dendir?

    İngiltere’de Taliban’la barış görüşmeleri yapıldığı günlerde vuruluyor Afganlı askerler.

    Taliban’a karşı NATO askerlerini destekleyen Afgan Savunma bakanının askerlerini vuruyor NATO askerleri.

    Dost ve müttefik Amerikan askerlerinin Kuzey Irak’ta askerlerimizin başına çuval geçirdiğinde de Amerikan askerlerine toz kondurmak istemeyenler olmuştu ama bu milletin bağrındaki o derin yara hala işlemeye devam ediyor.

    Bakalım ne zaman yürekleri soğutacak ve işleyen yarayı dindirecek haberler gelir.

    Bekliyoruz.