HEPİMİZİN YAZICI MELEKLERİ AYRIDIR
01/08/2018
Gözünüzü kapatın, hayal aleminde yolculuğa
çıkın ve o güne kadar yiyemediğiniz yemekleri yiyin, içemediklerinizi için,
giyemediklerinizi giyin ve ondan sonra gözlerinizi açın.
Göreceksiniz ki, göz yummadan önceki
halinizden daha aç olduğunuzu hissedeceksiniz.
Hayalde yenilenler, hakikatte yenilenler gibi
olmaz.
Hayal karın doyurmaz.
Başkasının yediği de sizin karnınızı
doyurmaz.
Başkası, sizin adınıza yemek yiyemediği gibi,
bir başkası sizin adınıza namaz kılamaz, oruç tutamaz.
Mazeret nedeniyle bazı ibadetlerin vekalet
yoluyla yapılması hariç.
Biz, her sabaha gözümüzü açtığımızda ilk
yapacağımız, bizi uyutan ve uyurken kalbimizi, kalıbımızı, kanımızı çalıştıran
saçımızdan ayak tırnağımıza kadar her hücremizin gıdasını gönderen Allahımıza
teşekkür için onun istediği şekilde iki rekatlı sabah namazının farzını
kılacağız.
Farz namaza kendimizi hazırlamak için sevgili
peygamberimizin kıldığı iki rekatlı sünneti kılacağız.
Gece yatağa girinceye kadar elle, dille,
ayakla, parayla, malla, makamla, atla, arabayla
Hakka ve halka karşı görevlerimizi
yerine getireceğiz.
Eğitim şöyle olsaydı, yönetim böyle
olsaydı
sözünü senden önce söyleyen çok oldu.
Laf etmekten başka hiçbir şey yapamadan gittiler.
Herkes kendi gücünü, her saat ve saniyede
Yaratanın kuralları içinde geçirmeye çalışmalı.
Yolda giderken insan ve arabaların yolunu
tıkayacak, zorluk çıkaracak her türlü yanlıştan kaçındığı gibi arabaların
tekerine, insanların ayağına dokunacak şeyleri kaldırmalı.
Sevgili peygamberimiz, bu türlü sevap getiren
amelleri/işleri imandan saymıştır.
Dostlarla beraber bir parkta otururken parka
girmek isteyen bir yaşlı bey, 25 santim yükseklikteki kaldırıma çıkmakta
zorlanıyordu. Eşinin desteği ona fayda vermiyordu.
Hemen kalktım ve diğer kolundan da ben tuttum
ve parka girmesini sağladık.
Kaldırımın kenarında, o ihtiyara benden daha
yakın bir adam oturmakta idi.
Görüntüye göre benden daha genç ve atletik yapılı
biri.
Dostlarım dedikoduya başladılar: Sapasağlam
adam. Gözünün önünde kaldırıma çıkmaya çalışan ihtiyara yaldım etmediği gibi
kılı da kıpırdamadı dediler.
Biz ondan sorumlu değiliz. Neden yardım
etmediğini de bilemeyiz. Biz, kendimizden sorumluyuz.
Rabbimiz, her gün yatsı namazından sonra
okuduğumuz ayette:
لَا يُكَلِّفُ اللَّهُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا
لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ
286- Allah, kişiye ancak gücünün yeteceği kadarını
teklif eder. Kişinin yaptığı iyilik kendinedir, isteyerek yaptığı kötülük de
kendi aleyhinedir
. Buyuruyor. Dedim. (Bakara süresi ayet 2/286)
O atletik yapılı adam kalkmaya başladı ama yerinden
zor kalktı.
Sandalyesinin arkasına dayadığı koltuk
değneklerini aldı ve ayakta titreyerek yoluna devam etti.
Dostlarımın süi zannı/kötü varsayımı kaldı
geriye.
Her senenin, ayın, haftanın, günün, saatin,
dakikanın ve saniyenin kendine ait görevleri var.
Vücudumuz bize bu konuda örnektir.
Kalp, beyne beş saniye kan göndermezse vücut
felç oluyor.
Her hücremiz kendi görevini her saniye yapıyor.
Görevini ihmal edene bakarak diğer hücrelerimiz
görevlerini bırakmadıkları gibi o tembelin de harekete geçmesi için ona sinyal
gönderiyorlar.
İhmal edenler hastalanmamıza sebep oluyor.
Şu anda dünyanın başını ağrıtanlar, teröristler
değil, Kapitalizm ve Komünizm kıskacında eğitim yoluyla onları terörist yetiştiren,
cebine para veren, eline silah tutuşturan, sırtını sıvazlayıp katil
yapanlardırlar.
Onun için genelde sekiz milyar insanın özelde
her Müslümanın her biri kendine düşen görevi yerine getiriverse dünyayı
gülistan ederiz ve ahiretin tarlası olan bu dünyada ahiretimiz için de güller
ekeriz.
Amellerimizi yazan meleklerimiz hepimiz için ayrı
ayrıdır.
Benim meleklerim benim yaptıklarımı yazıyor,
onun melekleri onun yaptıklarını yazıyor.
Onun için İslamın bize yüklediği görevleri
gücümüz oranında yapmaya çalışalım.