HEPSİ ÜNİVERSİTE MEZUNU
Cumhurbaşkanı Üniversite mezunu.
Başbakan Üniversite mezunu.
Darbeye teşebbüs ettiği iddia edilen Generaller Üniversite mezunu.
Onların bu suçu işlediklerini ispat için delil toplayan savcı da, Emniyet Müdürü de Üniversite mezunu.
Şike yaptığı iddia edilenler de, iddia edenler de, delil toplayanlar da, delillere dayanarak tutuklayanlar da Üniversite mezunu.
Bunların birçoğu aynı Üniversiteden mezun.
Birbirlerini Üniversiteden tanırlar.
Biri sağcı olmuş biri solcu olmuş.
Fakültede iken karşı karşıya gelmişler.
Birbirlerine sopa göstermişler, Karakol eğitiminden geçmişler.
Solcu Proflar ders verirken sağcılar çatık kaşlarla dersi sabote etmişler, solcular da sağcı Profu protesto etmişler.
Çatık kaş, asık surat, katı kalp ve keskin dille Üniversiteden mezun olmuşlar.
Üniversitede eğitim araç ve gereci olarak sopa, cop, yumurta, silah her şey var.
İki tarafta bunu kanıksamış.
Okulda bir şey yok, o da din.
Din dersi olursa, fakültede sükunet sağlanırsa laiklik elden gider konusunda iki tarafta birleşiveriyorlar.
Huzursuzluktan nemalananlar o kadar şirret ki, bu yönetim, onların şerrinden Kuran öğretimi dersini zorunlu dersler arasına almayı göze alamıyor ve seçmeli dersler arasına alıyor.
Seçmen o kadar sindirilmiş ki Bu bile yeterli denecek hale getirilmiş.
Dersler arasında en çok sevdiğim ve sınıflarımda hep birinci olduğum ders matematik olmasına rağmen yedi milyar insanın matematiğe olan ihtiyacından trilyonlarca kere Kuran eğitimine ihtiyacı vardır.
Beyaz Saraydaki kadınları sıraya dizen Bill Clıntonu fuhuştan kurtaracak, onu her hafta temize çıkarmak için günahlarını bağışlayan kırk papazı bu rezaletten kurtaracak Kuran eğitimidir.
Bush oğlu Bushu uyuşturucudan ve insanı kanı akıtmaktan zevk alma hastalığından kurtaracak olan da Kuran eğitimidir.
Örnek mi istiyorsunuz?
Buyurun, aynı makamlarda oturan bizim Cumhurbaşkanı ile Başbakanın fuhşu da, uyuşturucu hastalığı da, kan dökmekten zevk alma hali de yoktur.
Yaşları ve sıhhatları da onlardan daha genç ve sıhhatlidirler.
Üniversitede yemeklerin fiyatını protesto ederken bile sopalarla coplar karşı karşıya geldiğinden aynı adamlar Meclise taşındıklarında yine yumruklarla işin halledileceğine inanıp onu yapıyorlar.
Hukukçular, cezayı artırarak düzen sağlayacaklarına inanıyorlar.
Üç yıllık ceza hafif geldiğinden on üç yıla çıkaralım düşüncesindeler.
Hatta vatandaşın: Asacaksın bunları sözü içlerinde asılı durmakta.
Çünkü eğitim alırken yüz güldüren bir olayla karşılaşmadıklarından ne kadar can sıkarsan, ne kadar can yakarsan o kadar başarılı olursun mantığıyla hareket ediyorlar.
Kendi suçunu kendisi itiraf ettiği halde suçluyu dinlemek istemeyen ve huzurundan çıkaran sevgili peygamberimiz hakkında Rabbimiz: Allah'ın rahmetinden dolayı sen onlara yumuşak davrandın. Şayet sen kaba, katı kalbli olsaydın onlar muhakkak çevrenden dağılır giderlerdi. Onları bağışla, (Allah katında) bağışlanmalarını dile ve onlarla iş konusunda müşavere et. Bir kerrede karar verdin-mi Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever. Buyurmuş (Âl-i Imran süresi ayet 159)
|
|
|