ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    HER HALİMİZ ZİKR VEYA FİKR OLSUN


    HER HALİMİZ ZİKR VEYA FİKR OLSUN

    04/12/2020

    Mahmut Toptaş

    Bu dünyada ağzımızdan çıkan en tatlı, en hoş, en güzel, en faydalı, en sevaplı, en tatmin edici söz, “Allah” sözüdür.

    Zenginliğin zirvesinde olan adam, Allah’ı hatırlayarak şımarmaktan, Karunlaşmaktan korur.

    Fakirliğin en dibinde iken zikr, şeytanın vesvesesinden, ısyandan korur.

    Bütün doktorların “İşin Allah’a kalmış” dediğinde hastalarının tek sığınağı zikr.

    Başkanlık makamında, baş eğilecek yalnız odur

    Sanatta, Allah’ın yarattığı ile insanın yaptığı arasındaki farkı gördürür zikr.

    Çiftçilikte verenin de alanın da o olduğunu anlar ve onu zikreder.

    Halterciye, bütün yıldızları ayı güneşi milyarlarcasını yörüngesinde döndüreni hatırlatır zikr.

    Bizi yaratan, bütün hücrelerimizin gıdasını veren, havasını gönderen, bizi yaşatan ve yöneten Rabbimiz buyurur:

    يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا اذْكُرُوا اللَّهَ ذِكْرًا كَثِيرًا

    Ey iman edenler, Allah'ı çokca zikrediniz.” (Ahzab, süresi ayet 33/41)

    Nasıl zikredeceğimizi de öğretiyor:

     فَاذْكُرُوا اللَّهَ كَمَا عَلَّمَكُم

    “…Size öğrettiği gibi Allah'ı zikredin.” (Bakara süresi ayet 2/239)

    فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُوا لِي وَلَا تَكْفُرُونِ (152)

    “O halde Beni anın, Ben de sizi anayım. Bana şükredin, küfretmeyin.” Bakara süresi ayet 2/152)

    Bu dünyada ve öbür dünyada en büyük en faziletli iş Allah’ı zikretmektir:

    اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ

    “Kitaptan sana vahyolunanı oku. Namazı dosdoğru kıl. Şüphesiz namaz, fuhşiyattan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise en büyük (iş) dir. Allah yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut 29/45)

    Cahiliyye dönemi insanları kendilerine mal, örf, adet,  ve kanunlar bırakan atalarının izinden gittiklerinden devamlı onları anarlarmış Rabbimiz de onlara atalarınızı andığınız gibi ve daha fazlası Allahı anın diyor.

    Günümüzde 24 saat basın yayında çalışanlar, tuttukalrı partinin liderini anarlar.

    Halk gece hündüz onları tartışır hale geldi.

    Rabbimizi dinleyelim:

    فَإِذَا قَضَيْتُمْ مَنَاسِكَكُمْ فَاذْكُرُوا اللَّهَ كَذِكْرِكُمْ آَبَاءَكُمْ أَوْ أَشَدَّ ذِكْرًا فَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ رَبَّنَا آَتِنَا فِي الدُّنْيَا وَمَا لَهُ فِي الْآَخِرَةِ مِنْ خَلَاقٍ

    “Haccınızı yerine getirdiğinizde, atalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir anışla Allah'ı zikredin. İnsanlardan bir kısmı var ki "Rabbimiz, bize dünyada ver" der. Onların âhirette nasibi yoktur." (Bakara süresi ayet 2/200)

    Mü’min insanı ancak “Allah” sözü ve onun kelamı tatmin eder:

    الَّذِينَ آَمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللَّهِ أَلَا بِذِكْرِ اللَّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ (28)

    “Onlar ki, iman ederler ve kalpleri Allah'ın zikri ile tatmin olur. İyi bilin ki kalpler, ancak Allah'ın zikriyle tatmin olur.

    الَّذِينَ آَمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ طُوبَى لَهُمْ وَحُسْنُ مَآَبٍ

    “İman edip, ameli salih işleyenlere müjdeler olsun. Görülecek yerin güzeli onlar içindir.” (Ra’d süresi ayet 13/28-29)

    Sevgili peygamberimiz:

    جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ رضى الله عنهما يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ « أَفْضَلُ الذِّكْرِ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَفْضَلُ الدُّعَاءِ الْحَمْدُ لِلَّهِ

    “Zikrlerin en faziletlisi, en üstünü, ‘Allah’tan başka ilah (yaratan, yaşatan ve yöneten) yoktur’ sözüdür. Duaların en efdalı/üstünü Allaha hamdetmektir”buyurdu. (Tirmizi, Sünen, K. Deavat, bab 9, İbni Mace, Sünen, K. Edeb, bab 55, Hakim, Müstedrek, Nesai, sünen’de ve adha bir çok hadis kitabında rivayet edilmiş.)

    Kur’an-i Kerimde 11 defa Yetefekkerun, 3 defa tetefekkerun kelimeleri tekrarlanırken tefekkürün ibadet olduğuna dikkatimizi çeker. Hatta bazı ilim adamlarımız, tefekkür zikre davet ettiğinden zikrden önce gelir demişler.

    Ecdadımız, bu tefekkür, zikr ve ibadetten aile düzeninde, devlet düzeninde öylesine dünyevi fayda görmüşler ki,arıdan bal akar gibi, gülden gül kokusu çıkar gibi dillerinden devamlı Allahı zikretmişler.

    Mesela:

    Hoş ve güzel şeyler gördüğümüzde “Maşaallah” deriz.

    وَلَوْلَا إِذْ دَخَلْتَ جَنَّتَكَ قُلْتَ مَا شَاءَ اللَّهُ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللَّهِ إِنْ تَرَنِ أَنَا أَقَلَّ مِنْكَ مَالًا وَوَلَدًا

    "Bahçene girdiğinde Mâşâallah Lâ Kuvvete illâ billâh Allah'ın dilediği olur. Allah'tan başka hiçbir kuvvet yoktur." demen gerekmez miydi. Sen, beni mal ve evlatça kendinden az görsen de.” (Kehf süresi ayet 18/39)

    Hayırlı işlerin yapılması kötülerinden korunması için “La havle vela kuvvete illa billah’il Aliyy’il-Azim/Allah’tan başka güç ve kuvvet sahibi yoktur” denir ve çaresizliğimize yardım isteriz. (Kehf süresi ayet 18/39

    Açlıktan doyma, susuzluktan kanma, hastalıktan kurtulma gibi hallerde “el-Hamdü lillah” deriz.

    Alma, verme, gelme, gitme gibi bir vaatte bulunduktan sonra “İnşaallah”deriz.

    وَلَا تَقُولَنَّ لِشَيْءٍ إِنِّي فَاعِلٌ ذَلِكَ غَدًا

    “Hiçbir şey için "Bunu yarın muhakkak yapacağım" deme.

    إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ

    Ancak Allah dilerse (yaparım de) unuttuğun zaman Rabbini an ve de ki: "Umulur ki Rabbim, beni doğruya bundan daha yakın bir yoldan ulaştırır.” (Kehf süresi ayet 18/23-24)

     

    Bulunduğumuz hale razı olduğumuzu ifade etmek için “Çok şükür, Allah bundan geri bırakmasın” deriz.

    Günahlarımızın afvı için söylediğimiz gibi, birileri bizi överken nefsimizin kibirini kabartırken “Estağfirullah/Allah’tan af talebinde bulunurum”deriz.

    Selamette, sağlıklı, sıhhatli, afiyetli olmasını temenni için “Selamün kavlen” denir.

    İslam dinine iman edip amel-i salih işleyenler, Rahim olan Allah’ın rahmetiyle cennete girdiklerinde selamet yurduna girdiklerini bildiren bu sözle haber verilir anlamında:

    سَلَامٌ قَوْلًا مِنْ رَبٍّ رَحِيمٍ

    “Orada Rahîm olan Rab'dan bir de selâm vardır.” (Ya-Sin süresi ayet 36/58)