HER TÜRLÜ MÜSLÜMANA SAHİP ÇIKINIZ
13/02/2018
Gerici Müslüman,
Şeriatçı, tarikatçı, Fundamantalist, Ilımlı, Selefi, Vahhabi, Şii, Radikal
gibi
kelimelerle bizi parçalamaya çalışıyorlar.
Silahla
başaramadıklarını kelime kurşunlarıyla bağlarımızı çözmeye uğraşıyorlar.
Dikensiz gül
olmadığı gibi hatasız kul olmaz.
Hangimiz
hatasızız?
Gavurun hatası
temelde.
Allah inancı
yok. Var diyenlerin ki de çatlak bir iman.
Allah onu
yönetmiyor, o kafir, Allaha akıl vermeye kalkıyor.
Senin oğlun var
diyor.
Onun için
onların hepsine birden kafir diyor Rabbimiz.
Onun için
temelde hatalı olan kafirlerle amelde hatalı olan Müslümanları aynı kefeye
koymayalım.
Bu isimleri, kendileri benimsemiş olsalar bile
madem ki, benimsediği adın bir bölümü İslâmdır, Müslüman kelimesidir, işte o
isim hatırına yine de o isim hatırına ona karşı kötü düşünceler beslemeyeceğiz.
Biz, kendimizi Müslüman kelimesinin dışında
bir kelime ile veya Müslüman kelimesine takılan bir ilave kelime ile
tanıtmayacağız. Tanıtan kardeşlerimizi de uyaracağız ve şu ayeti kelimeyi
hatırlatacağız:
وَمَنْ أَحْسَنُ قَوْلًا مِمَّنْ دَعَا إِلَى
اللَّهِ وَعَمِلَ صَالِحًا وَقَالَ إِنَّنِي مِنَ الْمُسْلِمِينَ
Allaha da'vet eden, amel-i salih işleyen
ve "Ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kim vardır? (Fussılet
süresi ayet 41/33)
Kimse yoktur. Ve biz, bu güzel kardeşlerimizle
tatlı dil, güler yüz ve bal gibi sözlerle konuşacağız. Şimdilik aramızda
kırgınlık olsa bile ilerde sıcacık dost oluvereceğiz.
Rabbimize kulak verelim:
وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ
ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ
كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ
İyilikle kötülük denk değildir. Sen
kötülüğü en güzel olanla defet. Bir de bakmışsın ki, seninle arasında
düşmanlık olan kişi sanki sıcacık bir dost oluvermiş. (Fussılet süresi ayet
41/34)
Bazı yanlışlar duyulduğunda veya görüldüğünde
elimizde olmadan bazı kötü sözleri dilimizden çıkarıveriyoruz ama bu da bizim
sabırsız oluşumuzdan kaynaklanır.
Rabbimiz bunu şöyle açıklar:
وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا الَّذِينَ صَبَرُوا
وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا ذُو حَظٍّ عَظِيمٍ
Buna (kötülüğü iyilikle defetmeye) ancak
sabredenler kavuşturulur. Buna ancak (Kur'ân'dan) büyük bir haz alanlar kavuşturulur.
(Fussılet süresi ayet 41/33-34)
İlerde yüzüne bakacağımız, dost olacağımız
insanlara el yarası veya dil yarası açmamaya dikkat edelim.
Kuranın bize öğrettiği bir duayı bu günlerde biraz daha fazla okuyalım.
وَالَّذِينَ جَاءُوا مِنْ بَعْدِهِمْ يَقُولُونَ
رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِإِخْوَانِنَا الَّذِينَ سَبَقُونَا بِالْإِيمَانِ
وَلَا تَجْعَلْ فِي قُلُوبِنَا غِلًّا لِلَّذِينَ آَمَنُوا رَبَّنَا إِنَّكَ
رَءُوفٌ رَحِيمٌ
Onlardan (Mühacir ve Ensar dan) sonra gelenler:
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce imanla geçip giden kardeşlerimizi bağışla.
İman edenlere karşı gönlümüzde bir kin bırakma. Rabbimiz, şüphesiz sen
şefkatlisin merhametlisin" derler. (Haşr süresi ayet 59/10)
Mümin insanlara karşı gönlümüzde
kin bırakmayacağız. Bunun için o
mümin kardeşimizin iyi huylarını gözümüzün
önüne kadar getirip güzelliğini
seyredeceğiz.
Şeriatçı, tariktcı, radikal, ılımlı,
hoşgörücü, mutaassıp, barışçı, siyasal
İslamcı, aşırı dinci.....vs.. gibi isimler takılarak parçalanmak istenen
insanımızı Müslüman adı altında toplayıp hatalarıyla beraber bağrımıza
bastıktan sonra yanan bir yüreğin ateşiyle hataları yakıp sessizce yok
edeceğiz.
Gülünü severken
dikenlerine katlanacağız . Dikensiz gül olmazmış Hatasız insan olmaz.
Biz, gönlünde zerre kadar iman var olduğu
sürece velimize, delimize, dervişimize, berduşumuza, işçimize, işverenimize,
yetkilimize, yetkisizimize can taşıyan herkese sahip çıkacağız.
Bize karşı yaptıkları hataları sineye çekip,
bir daha hata yapmamaları için çalışacağız.
Miladi
bin üç yüz yıllarında Şam şehrinde üç yüz kadar Allâme (Profesör)nin imzasıyla
alimin (Profesör) biri devlet başkanına şikayet edilerek hapse attırılır. İki
sene sonra hapisteki alimin suçsuzluğu ortaya çıkınca devlet başkanı üç yüz
profesörü saraya çağırır. Hapisten getirttiği alime diğerlerinin huzurunda:
Bunların cezasını sen tayin edeceksin der. Hapisten çıkartılan profesör
Efendi, bu milletin bu değerli profesörlere ihtiyacı var. Bunların her biri
kırk senede yetişir. Bunların bana karşı yaptıklarının tek sorumlusu sensin.
Çünkü sen onların gözlerini makam hırsıyla perdeledin onların afvını talep
ediyorum der ve afvettirir.
Düşman, bizi önce parçalamış. Şimdilerde yutmak
istiyor. Midesine indirdiği kardeşlerimizin tepinişlerini duyuyoruz.
Kulaklarımız tıkarsak, kendi yenmemizi çabuklaştırırız.
Beni
sokmayan yılan bin yaşasın diyenler yılanın sokacak adamı kalmayınca yaşayana
da geleceği muhakkaktır.