ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    HERKESİ KENDİN GİBİ ZANNETME


    HERKESİ KENDİN GİBİ ZANNETME

    18/08/2017

    Hani bir tekerleme vardır: “Hacı hacıyı bulur Mekke’de, derviş dervişi bulur tekkede, berduş berduşu bulur dakkada.

    Havada mikroplar dolaşır dururmuş. Hastalık hastası adamları bulur yerleşirmiş.

    Bülbül, binlerce kilometre uzaktan Isparta’da güllerin açtığını hisseder ve gülüne kavuşurmuş.

    Sinek de kanatlarını küllükten yana çevirirmiş.

    Hiç tanımadığı şehre yaya olarak gelen biri, şehrin dışında karşılaştığı kişiye sormuş: “Bu şehrin halkı nasıldır?” demiş.

    Cevap verecek adam da ona, “Geldiğin şehrin insanları nasıl?” deyince “çok iyi insanlar” diye cevap verince,

    “Bu şehrin insanları da çok iyi” demiş.

    Tanımadığı, hakkında sağlam bilgi edinmediği kişilerin mal varlığı konuşulurken “Kesin çalmıştır” diyerek karar verenlere bakıldığında ya çalmaktadır veya çalmaya niyet etmiş de başarılı olmamıştır.

    Kişi herkesi kendi gibi zannedermiş.

    Fahişelik yapan kadın ve erkekler, kendilerini temize çıkarmak adına temiz insanları da lekelemek için “Oooohooo, yapmayan mı var” diyerek kendini rahatlatmak istermiş.

    14 Ekim 1973 seçimleri öncesiydi. Konyalı birine “Milli Selamet Partisi kaç milletvekili kazanabilir” dediğimde cevap olarak “15 i garanti de 16 ıncısı için çalışıyoruz” diye cevap verdiğinde, seçim çalışması için gelen bir mühendis, bana dönerek “Olmaz canım bu kadar da hayalcilik olmaz” dediğinde “Bak, bu adamın komşusu Selametçi, berberi Selametçi, fırıncısı Selametçi, sohbet ettiği arkadaşları Selametçi, parti binasına çıktığında hepsi Selametçi, böylece Konya’nın tamamının Selametçi olduğu kanaatinde” demiştim.

    28 Şubat döneminde 30 la 50 arası öğretim üyesine, güzel bir mekanda dini dersler veriyordum.

    Bazılarıyla evlerde bir araya gelip sohbetler yapardık.

    Bir akşam birkaç arkadaşla bir Profesörün evinde otururken biri “Bu gün çok satan filan gazetede “İstanbul’da vesikalı olarak fuhuş yapan kadın sayısı beş yüz bin” diye yazdığını söylediğinde, ben de ona “Sizin bu sokakta var mı?” dedim, “Yok” dedi.

    Diğerlerine sordum onlar da “Yok” dediler.

    O günlerde 10 milyon nüfuslu İstanbul şehrinde yarısı kadın olsa beş milyon eder.

    Bu duruma göre her on kadından biri vesikalı olması gerekirdi.

    Birileri toplumun ahlakını bozmak için bu türden haberleri uydurur.

    İstatistiklere gelince seçim zamanlarında parayı verene göre sonuç açıklanan İstatistikleri görmüştük.

    Sonra deneklere sorulan soru da önemli.

    Aynı gence “Çok yakışıklısın, çok insanın canını yakmışsındır ne diyorsun” sorusu ile,

    “Edepli terbiyeli bir aileden geldiğin belli. Harama gitmemişsindir ne diyorsun?” sorusu ayrı cevaplar vermesine sebep olur.

    60 partinin oy verenlerinin çoğunluğu namusuyla yaşarlar.

    Yukarılarda bazı insanlar kendileri kudurunca herkesi kuduz zannederler ve kendilerini temize çıkarmak için kendi çevresinin yüzdesini genelleştirir.

    Rabbimiz buyurur:

    الْخَبِيثَاتُ لِلْخَبِيثِينَ وَالْخَبِيثُونَ لِلْخَبِيثَاتِ وَالطَّيِّبَاتُ لِلطَّيِّبِينَ وَالطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَاتِ أُولَئِكَ مُبَرَّءُونَ مِمَّا يَقُولُونَ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ

    “Kötü (söz, davranış ve kadın) ler kötü er­keklere layıktır. Kötü (söz, davranış ve erkek) ler kötü kadınlara layıktır. İyi (söz, davranış ve kadın) ler iyi erkeklere layıktır. İyi (söz, davranış ve erkek) ler iyi kadınlara layıktır. işte onlar, bunların söylediği (ifti­raları) ndan uzaktırlar. onlar için mağfiret ve bol rızk vardır.” (Nur süresi ayet 24/26)