ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    HOCALARIMIZ LİBYA’LI ÇOBAN KADAR OLSALAR


    HOCALARIMIZ LİBYA’LI ÇOBAN KADAR OLSALAR

    11/05/2017

    Hani bir hikaye vardır, güya Kanuni Sultan Süleyman defnedilirken bir sandığın da kabrine gömülmesini vasıyyet etmiş.

    Kabre tam konulacağı sırada Şeyhul İslam Ebussuud efendiye durum bildirilmiş.

    O da bu vasıyyetin yerine getirilmesinin caiz olmayacağını söylemiş ve sandık kabre gömülmemiş.

    Ama içindekini merak etmiş.

    Bir heyetin huzurunda sadığı açmışlar. Bir de ne görsün Sultanlığı müddetince Ebussuud’dan aldığı fetvalar varmış sandığın içinde.

    Ebussud efendi başlamış ağlamaya.

    “Sen yaptıklarının dayanağı olarak beni gösterdin Rabbine, ya ben kimi göstereyim” demiş.

    Krala, Şah’a, Padişah’a, Sultana,  Cumhurbaşkanına, Valiye, Muhtar’a göre değil, Kur’an-i Kerime ve Sünneti seniyyeye göre fetva verenler, iki dünyada da ağlamazlar inşallah.

    Nureddin Zengi (Hicri 501-569, Miladi 1118-1174) bir diğer meşhur adı da Nereddin Şehid’dir. (Allah rahmet etsin) Atabeg olduğunda ülkede anarşi almış yürümüş imiş.

    Yönetici kadro bu konuyu görüşmek üzere toplanırlar ve suçluları sindirmek için geçici olarak Şeriatın istediği delilleri aramaktan vazgeçip katı ve acımasız davranarak güvenliğin sağlanmasına, güvenlik sağlandıktan sonra Şeriat hukukuna geçilmesine karar verirler.

    Bu kararı Zengi’nin hocası Ömer Mevsıli yazılı hale getirir ve Zengiye sunar.

    Zengi, mektubu okuduktan sonra hemen arka yüzüne şöyle yazar:

    “Bunu yapmaktan Allah’a sığınırım. Ben herhangi bir kişiyi Şeriatın aradığı delillerle suçunu ispat etmeden cezalandırmam. Ve yine ben, herhangi bir kişinin suçu şeri delillerle isbat edilmişse cezasını uygulamada gevşek davranmam.

    Yoksa ben sizin teklifinize uyarsam, kendi aklını Allah’ın ilminden ve şeriatından üstün görenler gibi olurum.

    Eğer bu şeriat, kulların işlerini düzenlemede yeterli olmasaydı Allah, peygamberlerin sonuncusunu, bu şeriatla göndermezdi” diye yazdı mektubu ve hocasına gönderdi.

    Hocası acı acı ağladı. “Bu sözleri aslında benim söylemem gerekirdi” dedi ve tevbe etti.

    Hafız Makdisi der ki, Zengi, şeriata göre hareket etti, ülke düzeldi, güvenlik sağlandı. Hatta güzel bir kadın ülkenin en uzak yerinden yola çıksa, yanında en değerli mücevherler olsa malına da namusuna da kötülük kasdıyla dokunan kalmadı” diyor.

    Çok değerli alimlerimiz, Nureddin Zengi için, Ebubekir, Ömer, Osman, Ali (Allah hepsinden razı olsun) Ömer bin Abdülazizden sonra halifeliğe en layık insan olarak görürler.

    Aman aman sayın hoca arkadaşlar, hocalar İslam demek değildir ama İslam’ı temsil ediyorlar.

    Para, makam, şan ve şöhretin tamamının getirisi Cennetin bir gülüne değmez.

    “Cennet veresiye, para, makam, şan ve şöhret peşin. Ben peşini severim” dersen o zaman hiç değilse Libyalı çobanın yaptığını yap.

    Ömer Muhtar, İtalyanlar tarafından asılırken seyreden çoban gözyaşları içinde Kur’an okur.

    İtalyan komutan tercümanla beraber yanına gelip neden okuduğunu sorar.

    Ömer Muhtar için Kur’an okuduğunu söyleyince Komutan: Bu adam benim üç komutanımı öldürdü. Benim komutanlar için de oku” der.

    Kafire Kur’an okunmaycağını söyleyince tercüman terceme etmez ve çobana “Okumazsan seni öldürecek. Bir şeyler oku ve kelleni kurtar” der.

    Çoban başlamış Hakka süresinden okumaya:

    خُذُوهُ فَغُلُّوهُ (30)

    30- (Meleklere) "Onu yakalayın bağlayın"

    ثُمَّ الْجَحِيمَ صَلُّوهُ (31)

    31- Sonra cehenneme sallayın.

    ثُمَّ فِي سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعًا فَاسْلُكُوهُ (32)

    32- Sonra boyu yetmiş arşın olan zincire bağlayın.

    إِنَّهُ كَانَ لَا يُؤْمِنُ بِاللَّهِ الْعَظِيمِ (33)

    33- Çünkü O yüce Allaha inanmazdı.

    وَلَا يَحُضُّ عَلَى طَعَامِ الْمِسْكِينِ (34)

    34- Fakirin yemeğine teşvik yapmazdı.

    فَلَيْسَ لَهُ الْيَوْمَ هَاهُنَا حَمِيمٌ (35)

    35- Onun için, burada onun hiçbir dostu yoktur. 

    وَلَا طَعَامٌ إِلَّا مِنْ غِسْلِينٍ (36)

    36- İrinden başka yiyecek yoktur.

    لَا يَأْكُلُهُ إِلَّا الْخَاطِئُونَ (37)

    37- Onu ancak hata yapanlar yer. (Hakka süresi ayet 69/30)

    İtalyan teşekkür etmiş ve defolup gitmiş.