ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    KÖŞKTEKİ YEMEKTE “ACABA


    Köşke yemeğe davet edilenlerden biri, yanında oturana eğilse ve fısıldayarak: “Bize sıra gelinceye kadar yemek biterse” dese yanındaki ona ne cevap verir?

    Veya hiçbir şey demeden çorbasını içerken “Belki bundan başka yemek yoktur” diyerek karnını yalnız çorba ve ekmekle doyursa sonu nasıl olur?

    “Böyle bir düşünce davetlilerin hiç birinin aklına gelmez” denebilir.

    Doğrudur, gelmemiştir de neden gelmemiştir hiç düşündük mü?

    Düşünmeye de gerek yok, çünkü o köşkte “Yok” yok.

    Peki, bu dünyanın ömrü ne kadarmış?

    Kesin bilen yok.

    Milyonlarca veya milyarlarca yıldan söz edilir.

    Peki, Hazreti Adem’den bu güne kadar gelip geçen insan sayısı ne kadar?

    Onun bilgisi de yok.

    Ama çok olduğunu biliyoruz.

    Milyarlarca insan gelip geçmiş, bu dünya sofrasından ancak bir karış derinliğindeki toprak o milyarlarca insana yetmiş.

    Karıncadan file kadar, hamsiden balinaya kadar, sinekten kartala kadar milyarlarca hayvanın da yarın endişesi olmadan bu yeryüzü sofrasında karnı doymaktadır.

    Köşkteki sofrada otururken “Ya yemek gelmezse” diyenlerden biri de Çinli düşünür zannedilen birinden gelmiş iki bin yıl önce ve şöyle demiş: “Bir babanın beş çocuğu olsa, baba ölünce yirmi beş hektarlık toprağı beşer hektar bölüşürler.

    Onların da beşer çocuğu olsa birer hektar düşer ve fakir olurlar.

    İşte dünya da öyle bir şeydir” demiş.

    Demiş ama dünya o düşüncesizin yüzüncü torunlarını da Rabbim beslemeye devam ediyor.

    Evlerde ve sanayide ağaçlar yakılırken ağaçların biteceği hesabı yapılırdı.

    Derken kömür bulundu. Kömürlerin tükeneceği hesabı yapılırken petrol bulundu.

    Şimdi petrolün hesabı yapılırken güneş enerjisi, rüzgar enerjisi devreye sokuldu.

    Ağaçları da, kömürü de, petrolü de, güneşi de yaratan Allah’tır.

    Onun sofrasında “Acaba” demeyin.

    Kralları, Şahları, Padişahları, Cumhurbaşkanlarını yaratan Rabbin sofrasındasınız. “Ya yemek tükeniverirse” demeyiniz.

    Dünyadaki milyarlarca aç insanı hatırlar gibisiniz.

    Doğrudur. O milyarlarca insanın ayağının altına Rabbimiz, bir çantası bir ülke satın alacak değerde elması serivermiş ama sofrasına sahip olmamış.

    Dünyanın en değerli kara elması olan petrolüne sahip çıkamamış.

    Hazreti Musa’ya inen gök sofrasında bile depolamaya giden karaborsacı kapitalistlere sofrasını çiğnetmiş.

    Sevgili peygamberimiz buyurmuş: “Malını korurken ölen (Müslüman) şehittir” (Buhari, Sahih, K. Mezalim, Müslim, Sahih, K. İman)

    Hanefi fakihlerinden İmam Serahsi, Yol kesenlere malını vermemek için mücadele ederken ölen insanın da cesedi yıkanmaz. Şehid muamelesi görür ve namazı kılınıp defnedilir” dedikten sonra bu hadisi delil olarak verir. (Serahsi, K. Salat, babü şşehid)

    Rızık konusunda kuşlar gibi olmamızı ister Peygamberimiz, ve şöyle der:

    “Siz Allah’a hakkıyla tevekkül etseydiniz, kuşları doyurduğu gibi Allah sizi de doyururdu. Kuşlar sabah erkenden aç giderler, akşam tok olarak dönerler” buyurur. (Tirmizi, Zühd, Hadis 2345, İbni Mace, Zühd H. 4164)

    İşinizin durumuna göre erken vakti ne ise ona göre davranacaksınız.

    Kuşlar gibi kanat çırpacaksınız, ama eve dönünce yarını düşünerek ailenin ağzının tadını kaçırmayacaksınız.

    “Sabahın sahibi var” deyip tevekkülle geceleyeceksiniz.