ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    KİLİSE DEĞERLERİNE HAYIR KİLİS DEĞERLERİNE EVET


    KİLİSE DEĞERLERİNE HAYIR KİLİS DEĞERLERİNE EVET

    Bu hafta başında bütün gazete ve haber sitelerinde Anadolu Ajansının geçtiği bir habere göre, İngiltere’nin Güvenlik ve Göçten sorumlu İçişleri Bakan Yardımcısı James Brokenshire’in Suriye mültecilerinden üç bin çocuğu alabileceklermiş.

    Hıristiyan Sırplar, bütün batı ülkelerini de arkalarına alarak Bosnalı Müslümanları toptan yok etmek için saldırdıklarında resmi kayırlarda 100 bin Müslüman öldürülüp iki milyonu mülteci durumuna düşürülüp insansız olarak Sırplara teslim edilecekti ama istedikleri olmadı.

    Hatta bu savaş, Balkanlarda Müslümanlığın yükselmesine sebep oldu.

    Turan’dan, İran’dan, Yemen’den, Afrika ülkelerinden, Afganistan’dan, Kafkasya’dan Müslüman mücahitler ve Alim insanlar Bosna’ya doğru yürüdüler ve Hristiyanların oyunlarını bozdular.

    Bosna savaşı esnasında savaş mağduru üç bin çocuk Türkiye’ye getirilecekti ama o günün hükümeti izin vermemişti.

    Doğrusunu bilmiyorum ama gazetelerden o gün edindiğim intiba, üç bin çocuğu Türkiye’ye getirme teşebbüsünde bulunan kurum, İslami bir kurum olması nedeniyle kabul görmediğidir.

    Ama o çocukların başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkelerine gideceği yazılmıştı.

    O günlerde Bosna’da halk pazarına atılan bir bombayla param parça olan cesetler arasında çocukların da olduğu yazıldığı gibi keskin nişancının bir çocuğu alnından vurduğu da yazılmıştı.

    O çocuğun yaşında bir oğlum gözümün önüne gelmiş ve kendi çocuğum gibi o çocuğa ağlamıştım.

    Sonra batıya kabul edilen üç bin çocukla, pazar yerinde bir Hıristiyan keskin nişancı tarafından alnından vurulup tertemiz yatan çocuktan hangisinin daha şanslı olduğunu düşündüm.

    Alnından vurulan on yaşındaki çocuk mu şanslı yoksa İngiltere’de bir Lorda evlatlık verilen ve en iyi okullarda okutulan, ileride de Lord olabilecek olan Bosnalı Mülteci çocuk mu daha şanslı? Diye kendime sordum.

    On yaşındaki oğlumu da işin içine katarak kendime sordum.

    Oğlum benim çocuğum ama benim malım değildi.

    Oğlum hakkında kararı onu emaneten veren Rabbim verirdi.

    Onun için Kur’an-i Kerimime baktım ve Rabbimizin Bakara süresinde bir insanı korkutarak, mal, makam, servetle gözünü boyayarak fitneye düşürüp dininden çıkarılması, adam öldürmekten daha beter olduğunu haber veriyordu:

    وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُمْ مِنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ وَالْفِتْنَةُ أَشَدُّ مِنَ الْقَتْلِ وَلَا تُقَاتِلُوهُمْ عِنْدَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ حَتَّى يُقَاتِلُوكُمْ فِيهِ فَإِنْ قَاتَلُوكُمْ فَاقْتُلُوهُمْ كَذَلِكَ جَزَاءُ الْكَافِرِينَ

    “Harpte) Onları nerede bu­lursanız öldürün ve sizi çıkar­dıkları yer­den siz de onları çı­karın. Fitne (zorla İslam dininden döndürmeye çalış­mak) öl­dürmeden beterdir. Onlar sizinle Mescid-i Haram ya­nında harp etmedikçe, siz de on­larla harp etme­yin. Eğer onlar harp ederse siz de on­larla harp edin.” (Bakara süresi ayet 191)

    Bosna’da harbi başlatanların kim olduğunu düşünün.

    Irakı işgal ederken bir milyonun üzerinde Müslüman öldürenlerin hangi dinden olduklarını düşünün.

    Zalim Saddam, otuz yılda otuz bin insan öldürmüştü. Zalimdi ama bunlar geldiler “zalimlik öyle olmaz, böyle olur” dediler.

    Şu anda bu gün Suriye hava sahasında her saat Müslümanlar üzerine silah sıkan Amerikan, Rus ve koalisyona katılan orduların hepsinin Hıristiyan olduğunu akıldan çıkarmayın.

    Hangi taraftan ölürse ölsün Müslüman ölüyor.

    Ölenler bir kurşunla ölüyorlar veya beş dakika içinde yanarak ölüyorlar.

    Yanma acısını beş dakika çekiyorlar.

    Ya, annesiz, babasız, mini mini kardeşlerinden uzakta, yaban ellerde ana kucağına, baba ocağına hasret kalarak yaşamak zorunda kalan, kilise okullarında din değiştiren, Lord bile olsa, yüz yıl, ipek yataklarda, yastığı Sterlinle, yorganı Euro’yla dolu, karyolası altından olarak yaşasa, sonunda ölüm var mı?

    Sonsuz senelerde cehennem ateşinde yanmak var mı?

    Yahudilerin, Hıristiyanların ve müşriklerin Cehennemlik olduklarını Beyyine süresinin son ayetlerinden bir okuyun.

    İstediğiniz mealden okuyun.

    Tefsirini de “Şifa Tefsiri” nden okuyuverin.

    Aman ha sakının, hiçbir çocuğu, annesiz, babasız ve kardeşsiz kabul eden hiçbir kimseye vermeyin.

    Ailesiyle beraber alsınlar, Kilis’te olduğu gibi, bütün mültecileri bir yerde barındırarak sağlığına, eğitimine, güvenliğine, gıdasına ailesinin yanında yardımda bulunacaklarsa alsınlar.