ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    KİMLİK BİLGİLERİMİZDEN


    KİMLİK BİLGİLERİMİZDEN

    26/01/2017

    Güzeli severiz. Sözün güzelini, özün güzelini, kokunun güzelini, yolun güzelini, her şeyin güzelini izleyerek cennete kadar varmak isteriz.

    İyilerle beraber olup onlardan iyilik alıp kötülere de iyilik sürmek isteriz.

    Büyük olarak yalnız Allah’ı kabul eder, huzurunda başımızı toprağa koyarak küçülürken büyür, kafire karşı başımızı Kaf dağı kadar yüksek tutarız.

    İmanda, amelde, iyiliklerde, Hakka ve halka hizmette önde olmaya, öncülük yapmaya dikkat ederiz ve İslam’a hizmette gerilerde kalanlardan olmak istemeyiz.

    Başı boş, beyni boş olanlardan değiliz. Gönlünü imanla, beyni bilgiyle süsleyerek dolduranlardan olmaya çalışırız.

    Kaslarımızı çalışarak parlatır, aklımızı okuyarak aydınlatır, kalbimizi imanla nurlandırmaya çalışırız.

    Tembellikten Allaha sığınırız.

    Temiz insanları Allah’ın sevdiğini bildiğimizden içimizi imanla, dışımızı su ve güzel bakımla temiz tutmaya dikkat ederiz.

    “Allah var, keder yok” diyerek gönlümüzü yedi kat semadan daha geniş hale getirmeye çalışır, dar gönüllere de Allah’ın ayetlerini serperek genişletmeye çalışırız.

    Düşmana karşı çelik kılıç gibi, dosta karşı ipek gibiyiz.

    Hayırlı işlerde aceleci, hayırsız işlerde ise ağırdan alıp hayırlı hale getirmeye çalışırız.

    İmanla en uzaklar yakın olduğu gibi, inkarla en yakınlar uzak olur. Ama biz, bütün insanları Hazreti Adem’in çocuğu kabul ettiğimizden herkesin gönlüne imanın girmesi için bütün gücümüzle çalışırız.

    Vermek için kolumuzu en uzak yerlere kadar uzattığımız gibi haramlara karşı kolumuzu kısarız.

    İslam adaletinin yayılması için doğu-batı ayırımı yapmadan her yere kolumuzu uzatırız, haksızlık yapmamak için elimizi çekeriz.

    İmanlıları gözümüz başımız üstünde yüceltirken inkarcıları da düştükleri çukurdan çıkarmak için gönüller arası muhabbet ipini uzatırız.

     Lafın eğrisinden, kaşın eğrisinden, terazinin eğrisinden, adaletin eğri büğrüsünden hoşlanmayız. Gönül alan doğru sözden, cennete götüren doğru yoldan ayrılmayız.

    Zengin olursak Allaha şükreder, fakire hakkını vererek görevimizi yaparız, fakir kalırsak sabreder, gücümüz oranında çalışmaya devam ederiz.

    Cennete giden yoldan ayrılmayız. Cehennemden Allah’a sığınırız.

    Kimseyi aldatmayız, aldanmamaya çalışırız.

    Aldatma veya aldanma zorunda kalırsak, bilerek aldanmış olmayı tercih ederiz.

    Gelene kapımız açıktır. Gönül kapımız, herkese açıktır ve herkesin kalabileceği bir yeri vardır.

    Kökümüz, Hazreti Adem’e kadar iner, dalımız, dünyaya gelecek en son insana kadar uzanır.

    Geçen geçmiştir der, çağımız insanının mayasını bozacak inkar zehrine karşı iman aşısı vurduğumuz gibi gelecek nesillere karşı sorumluluk sahibiyiz, görevimizi yaparız.

     Sosun çıkaran değil, çözüm üretenleriz.

    Bu konuda bütün peygamberlerin hayatı bizim için denenmiş bir tecrübedir.

    Ad’ın, Semud’un, Firavun’un, Nemrud’un, Karun’un, Haman’ın, Ebu Cehil’in…. Hakkı inkar, halkı ezen yolunun kapatıcısıyız.

    Süleyman aleyhisselam gibi karıncanın bile hakkını gözetiriz.

    Firavun gibi saldırgan değil ama Musa aleyhisselam gibi Firavunun sarayında hakkı, doğruyu, gerçeği en yumuşak kelimelerle hiç çekinmeden, zalimin yüzüne söyleme atılganlığını gösteririz.