ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    KARADAĞ’DAN MEKE GÖLÜNE


    Efsaneye göre, Kerem’le sofu kardeşin birlikte Aslı’yı aramak için sefere çıktıklarında zalim Keşiş’in kızını Kerem’e vermemek için diyar diyar dolaşırken yolları Karaman’ın kuzeyinde yer alan Karadağ’a da uğrar.

    Karadağ, o günlerde ormanlarla kaplıdır.

    Aslı’nın peşindeki Kerem, ormanların sık ve dağın başı dumanlı olduğundan dolaşıp dolaşıp aynı yere geldiklerini ve Aslı’nın izini kaybettiklerini görünce bir “aaaah” eder ve ağzından çıkan ateş ormanı tutuşturur.

    Orman yanar kül olur biter.

    O günden beri Karadağ, hep kapkara olarak görünürdü ama bu yıl yağmurlar bol olduğundan Karadağ, yemyeşil.

    Karadağ’ın da tepesine yakında çıkıp ovayı tepeden seyredeceğim.

    Karadağ’ı solumuza alarak Karapınar’daki Meke krater gölünü görmeye giderken Karadağ’ın yeşilliğini görünce aklıma geldi, demek ki gönlü kapkara olan, kara vicdanlıların yüreklerine de Allahın rahmeti olan Kur’an ayetleri tebliğ bulutlarıyla yağdırılabilirse onların gönülleri de yeşerebilir.

    Kara bulutlardan dolu yağıpta mahsulü yok ettiği gibi kara vicdanlı kafirlerin gönlünden de atom bombaları, mermiler bütün insanların, özellikle de Müslümanların üzerine yağıyor.

    Bunu durdurabilmenin yolu bunların kafirlikten meydana gelen karalarının yeşertilmesi gerekir.

    Karapınar’da Yavuz Selim camiinde öğle namazı kıldıktan sonra Meke gölüne ulaşıyoruz.

    Türkiye’nin yarıdan fazlasını, Avrupa’nın da yarıdan fazlasını gezen ben, Karaman’nın burnunun dibinde Karapınar’ın beş kilometre ilerisinde olan Meke gölünü görmemişim.

    Uzakları yakın ederken ben, yakınları ırak eylemişim.

    Hani İstanbul’da bazı ticaret merkezleri, meydanlar, köprüler ışık oyunlarıyla rengarenk haline getirilir ya işte Meke gölünde de suyun kendisinde yedi rengi aynı anda görebilirsiniz.

    Renkler sabit olarak durmaz.

    Gölün etrafını daire şeklinde dolanırken renkler yer değiştirir.

    Havada derde derman olsun diye bulut arasanız en küçük bir bulut parçası yok.

    Biz, öğleden sonra gördük Meke gölünü.

    Renk cümbüşü diğer vakitlerde nasıl olur bilemem.

    Sular kurumaya başlamış.

    Suyun üzerinde tuz, suyun üzerindeki buz gibi suyun bazı yerlerinin üzerini kaplamış.

    Suya elinizi ulaştırabilmek için tuz tabakasını kırmanız gerekecek.

    Tuzun altındaki suya parmaklarınızı soktuğunuzda hemen geri çekiyorsunuz çünkü güneş ısısıyla su çok sıcak hale gelmiş.

    O küçük göle kavuşan hiçbir akarsu olmadığından sular çekilmiş ve kurumaya yüz tutmuş.

    Mutlaka ilgililerin el atması gerekir.