ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    KASASINA DAYANARAK YATARKEN YAPILAN DUA


     KASASINA DAYANARAK YATARKEN YAPILAN DUA

    Aynı merkezden idare edilen Haçlı seferleri dünyanın her tarafında Müslüman öldürmeye devam ediyorlar.

    Haçlı orduları bir taraftan ajanları aracılığıyla bizi birbirimize düşman ediyor, sonra taraflardan birinin yardıma gelirmiş gibi gökyüzünden çağımızın insan yiyen devi gibi bombalarıyla her iki tarafa da ateş kusarak Müslüman öldürmeye çalışıyor.

    Televizyonda gördüğü korkunç katliamların, ilticacıların yürekler yakan fotoğraflarından bile korkan Müslümanımız, arkasında namaz kıldığı hocasına soruyor: “Hocam, Allah bu kafir ve zalimlerin hakkından geliverse olmaz mı, nedir bu Müslümanların çektiği?” diyor.

    Hoca cevap veriyor:

    Evine veya işyerine hırsız girme ihtimali var. Her gün haberlerde işyerlerine girip hırsızlık yapanları kameralarla gösteriyorlar. Sen, Sarraf dükkanını nasıl koruyorsun? Duvarlarını, kapısını, kilitlerini, kameralarını en sağlam, en kaliteli, en iyi markalardan temin ederek koruyorsun değil mi?

    Cevap “Evet”

    Peki bu tedbirlere baş vurmasan da “Allah’ım sen koru” deyip kapıyı kapatıp gelsen olur mu?

    Olmaz. Kendi malımız, canımız ve namusumuzu korumak için tedbir aldıktan sonra Allah’tan istediğimiz gibi Kur’an’ımızın Hucurat süresinde kardeş ilan ettiği Müslüman kardeşini korumak için yapılacak işler, malımızı korumanın önünde olmalıdır.

    Rabbimiz, suç işleyen herkesin cezasını bu dünyada verecek olsaydı yeryüzünde adam kalmazdı.

    Rabbimiz bunu şöyle haber veriyor:

    وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللَّهُ النَّاسَ بِظُلْمِهِمْ مَا تَرَكَ عَلَيْهَا مِنْ دَابَّةٍ وَلَكِنْ يُؤَخِّرُهُمْ إِلَى أَجَلٍ مُسَمًّى فَإِذَا جَاءَ أَجَلُهُمْ لَا يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ

    “Eğer Allah insanları zulümleri sebebiyle ce­zalandırmış ol­saydı, yer­yüzünde bir tek canlı bı­rakmazdı. Ancak onları belirli bir zamana kadar ge­ciktirir. Onların eceli geldiği zaman bir saat geri kalmaz, ileri de gitmez.” (Nahl süresi ayet 61)

    وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللَّهُ النَّاسَ بِمَا كَسَبُوا مَا تَرَكَ عَلَى ظَهْرِهَا مِنْ دَابَّةٍ وَلَكِنْ يُؤَخِّرُهُمْ إِلَى أَجَلٍ مُسَمًّى فَإِذَا جَاءَ أَجَلُهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِعِبَادِهِ بَصِيرًا (45)

    45- Eğer Allah, insanları yaptıkları yüzünden azapla yakalayı­ver­seydi, yeryü­zünde hiçbir canlı bı­rakmazdı. Ancak belirli bir sü­reye kadar erteler. Ecelleri ge­lince (gerekeni yapar), şüphesiz Allah kulla­rını görmektedir.” Fatır süresi ayet 45)

    Mekke’de ve Medine’de Müslümanlara karşı yapılan işkencelere direnme ve karşılık verme emri gelince sevgili peygamberimiz “Ya rabbi sen hallet bunların işini” dememiş.

    Zırh giymiş, kılıç kuşanmış ve düşmanla karşı karşıya gelince Rabbinden yardım istemiş ve gücü yettiğince gerekeni yapmış.

    Yukardaki sorunun cevabını Rabbimiz veriyor:

    قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللَّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنْصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ (14)

    14- Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin elleri­nizle azap etsin; onları re­zil etsin; onlara karşı size yardım etsin ve iman eden toplumların gönülle­rini ferahlatsın.”

    وَيُذْهِبْ غَيْظَ قُلُوبِهِمْ وَيَتُوبُ اللَّهُ عَلَى مَنْ يَشَاءُ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ (15)

    15- Kalplerinin öfkesini gidersin. Allah, dilediğinin Tevbesini ka­bul eder. Allah, Alim'dir, Hakim'dir.” (Tevbe süresi ayet 14-15)