KATİLİMİZİN
KRİTERLERİNE UYMAYI BIRAKALIM
11/10/2019/Cuma/Milligazete
Bütün
kuşlar, anne ve babalarını dinleyerek ötmeye başlarlarmış.
Bülbül
yavrusu, iki ay ailesi içinde sessizce dinlediklerini bütün hücrelerine
yerleştirirmiş.
Ve
zamanı gelince annesi gibi ötermiş.
Çocuk,
annesinden emdiği sütün neye yarayacağını bilmediği bir dönemde Yaratanımız, o
sütten beynin ihtiyacını, ciğerlerin ihtiyacını, tırnağın ihtiyacını, saçımızın
her telinin ayrı ayrı ihtiyacını dağıtır da çocuk farkında olmaz.
Eğitim
yoluyla aldığımız bilgiler de aynen öyledir.
Dünyanın
en tatlı şeyi nedir? diye sorana, adam dilini çıkararak ecvap vermiş.
Dünyanın
en acı şeyi nedir? diye sorunca yine dilini çıkararak cevap vermiş.
Hani
kılıç yarası geçer, dil yarası geçmez derler ya aynen öyle.
Sizin
derdinize deva olan ve bir anda sorunlarınızı çözen sözler de hatırdan hiç
çıkmaz.
Dilden
akıtılan sözlerin tadına, dünyamızda yetişen hiçbir meyvenin tadı ulaşamaz.
Aynı
şekilde hiçbir zehir de zehirli söz kadar kalıcı etki bırakamaz.
En
etkili zehir bir insana verilirse eceli de gelmişse anında ölür gider o kadar.
Ama
zehirli bir söz, kitaplarda ve dillerde devam ettiği sürece zehirlemeye devam
ediyor.
Mesela,
"Ele geçen her adamın gövdesi delik deşik
edilecek, ve tutulan her adam kılıçla düşecek.
Yavruları da gözleri önünde yere çalınacak,
evleri çapul edilecek, ve karıları kirletilecek." (Muharref Tevrat'ın
İşaya 13/15-16)
Bu sözlerin ne zaman Tevrata hangi haham veya
hangi kral tarafından yerleştirildiğini bilmiyoruz ama inişi üzerinden bin dört
yüz yıl geçen Kuran- Kerimde Tevratın athrif edildiğini ev Yahudilerden bir
kısmının işinin bu olduğunu şöyle haber verir:
مِنَ الَّذِينَ هَادُوا يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ
عَنْ مَوَاضِعِهِ
46
Yahudilerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden tahrif ediyorlar. (Nisa süresi
ayet 4/46)
Bu zehirli cümleler binlerce yıl önce,
Yahudiler tarafından Tevrata yerleştirilince ilk zehirlenmeyi tahrifatı yapıp
Tevrata yerleştirenin çocukları görmüş.
Bu sözü şu anda Tel Aviv, Washington, Moskova
ve dünyanın her tarafındaki Yahudiler okuyarak önce kendilerini zehirlemeye
devam ediyorlar.
Binlerce yıl kendilerine sığınma hakkı veren
ülkelere zarar verdiklerinden katliamlarla sürgünlerle hayatlarını zehir etmeye
devam ediyorlar.
Onun için, devletin ve hükümetin en fazla
üzerinde durması gereken ekonomi, sanayi ve güvenlikten önce eğitim olmalıdır.
Çünkü ekonomiyi de, sanayii de, güvenliği de
yürütecek olan insandır.
Masonik kapitalistlerin, ateist komünistlerin
eğitiminde yetişen Bush, Putin, Jiping gibi halkı tarafından beğenilerek seçilmelerine
rağmen bunlar, dünyanın kanını akıtmaya, mallarını çapul yapmaya, namuslarını
sermaye olarak satmaya devam ediyorlar.
İki yüz yıl önce İstanbulu ziyaret eden
batılıların anlattıkları güzel sözlerle avunurken biz, bu günlerde batılı devletler
tarafından Mahvederiz tehdidi altında yaşıyoruz.
Katilimizin kitabını okumaya son verelim.
Bizi yaratan, yaşatan ve yöneten Allahımızın
kitabına dönelim.
Okuyoruz hocam demeyin.
Kuran
kursu sayısını öne sürmeyin, İmam-hatip okulu sayısını ve öğrenci sayısını da
öne sürmeyin.
Yeni hazırlanan kanun tasarısı, hazırlanırken
bizi yok etme planlarını uygulayan batı kriterlerine mi, yoksa saçımızın her
telinden ayağımızdaki tırnağımıza kadar her hücremizi, yirmi dört saat yöneten
Allahımızın kitabına göre mi hazırlanıyor siz ona bakınız.