KENDİ HAPİSHANEMİZİ YAPIYOR
OLMAYALIM
1960 tan bu tarafını görerek,
duyarak, okuyarak biliyorum.
İktidardaki partinin
demokrasi şikayeti yoktur ama iktidarda olamayan her partinin ülkeye demokrasi
gelmesini istediğini biliyoruz.
Şu geçen seçimde bile on
dokuz parti sözcüleri ile bağımsız adayların en fazla istedikleri demokrasi
idi.
Gaylar, Lezbiyenler,
çeşitli suçlardan hapse giren veya yargılanma safhasında olanlar da demokrasi
istiyorlar.
Bu güne kadar iktidara
gelen beşin üzerindeki partilerin muhalefeti de hep demokrasi istemeye devam
ettiler ve etmeye de devam edecekler.
Molla Mustafa Barzani
(1903-1979) ye 1932 yılında Kürt Devlet sözü verenler, o günden bu güne kadar
kaç yüz bin Sünni Müslümanın ölmesine sebep olmalarına rağmen bir türlü onlara
da devlet gelmedi ve Molla Mustafa Amerikada öldü.
İstekleri, arzuları,
sönmesin, bize olan ümitleri kesilmesin diye ağızlarına arada bir baldıran
tatlısı çalıveriyorlar ve ölme ve öldürmeye devam ettiriyorlar.
Molla Mustafa Barzaninin
ortaya çıkış tarihi olan 1932 tarihinden bu güne kadar 73 yıl geçmiş.
Hani Abdürrahim Karakoç
merhumun Türk Adalet sisteminden şikayet eden Hakim bey şiirinde dediği,
Bu dava dedemden kaldı hâkim beğ.
......
Oğlumun bir oğlu oldu hâkim beğ. Gibi.
Mesut Barzaniye de Sık dişini, torunun
Cumhurbaşkanı olacak diyorlardır.
İngiltere İmparatorluğu bir kaç defa Yahudi
katliamı yapmış ama adayı tamamen Yahudiden temizleyemeyince 1850 lili
yıllarda Size bir devlet kuralım deyivermiş ve o ünden bu güne kadar elini
kana bulamadan Yahudi, Arap öldürür, batı kazanır, Araplar, Yahudi öldürür yine
Batı kazanmaya devam eder.
Kudüste işgalci Siyonistlerin en zengininin
hayatı, engizisyon hapishanelerindekinden daha korkunç olduğunu gidip gelen
Yahudi vatandaşlarımızın anlattığından anlıyoruz.
İşgalci zengin siyonistin korkmalarının yanında
yatak odasında iki makineli tüfek, yemek salonunda tüfek, banyoda ve tuvalette
asılı tüfekle hayat yaşamaya çalışıyorlar.
Cemil Bayık, galiba onları örnek almış ki, Silahlanın
ve tünel kazın demiş.
İşgalci Siyonistlerin yaptığı duvarın bir
yüzü Filistinli mağdur ve mazlumlara bakarsa da öbür yüzü duvarı yapana bakar.
Yani kişi kendi hapishanesini kendi yapar.
2014 yılında Konferans için gittiğim
Avrupada bir hafta kaldım.
Ağabeyimin kızı yıllar önce buraya gelince
kaybolmamak için Milli Görüş camisine kaydolmuş ve bütün çocuklarını melekler
gibi yetiştirmiş.
Liseye giden son çocuğu gibi edeplisini ben
İstanbulda görmedim.
Bir gün yanında sarışın mavi gözlü biri var.
Bize benzemez.
Bu kim? Dedim.
Liseden arkadaşım. Müslüman oldu dedi.
Nasıl Müslüman oldu? Dedim
Babası çok zengin ama annesiyle ayrılmışlar.
Bu ikisi arasında gidip gelmekten sıkılmış benimle takılıyor.
Biz, işçiyiz, yani fakir sayılırız ona göre.
Bir gün bana Sizin bu evdeki mutluluğun bir saatini bizim
çevremizdekiler bir ömür boyu yaşayamadan gidiyorlar. Ben de Müslüman olmak
istiyorum dedi ve Müslüman oldu dedi.
Bazı şeyler silahsız da olur.
Silvan, Van, Hakkari, Beytüşşebbapda geçen 24
ay, yani 730 günüm geçti.
Mazlumiyetin ve mağduriyetin ne demek
olduğunu buralarda gördüğüm gibi bu bir türlü gelemeyen batı demokrasisinden
Konya ve Karamanda neler çektiğimizi bilirim.