KENDİMİZİ DAHİ KANDIRMAYALIM
Başta kendimizi kandırmayalım.
Eşimizi, çocuklarımızı, akrabalarımızı,
komşuları, tanıyan tanımayan hiçbir kimseyi aldatmayalım.
Hele hele köyde, mahallede, şehirde, ülke genelinde
şöhret olanlar daha dikkatli olmalıdırlar.
23.09.2016 tarihli yazımda, Fatih döneminde, Bursada
şeyh Muslihiddinin değirmende sıra beklemeden öne alınan unu yemeyip toprağa
gömme hassasiyetini yazmıştım.
Sevgili
peygamberimizin hayatından bir örneği bu gün yine tekrarlıyorum:
عَنْ أَبِى حُمَيْدٍ السَّاعِدِىِّ - رضى الله عنه
- قَالَ اسْتَعْمَلَ النَّبِىُّ - صلى الله عليه وسلم - رَجُلاً مِنَ الأَزْدِ يُقَالُ
لَهُ ابْنُ اللُّتْبِيَّةِ عَلَى الصَّدَقَةِ ، فَلَمَّا قَدِمَ قَالَ هَذَا لَكُمْ
، وَهَذَا أُهْدِىَ لِى . قَالَ « فَهَلاَّ جَلَسَ فِى بَيْتِ أَبِيهِ أَوْ بَيْتِ
أُمِّهِ ، فَيَنْظُرَ يُهْدَى لَهُ أَمْ لاَ وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لاَ يَأْخُذُ
أَحَدٌ مِنْهُ شَيْئًا إِلاَّ جَاءَ بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَحْمِلُهُ عَلَى رَقَبَتِهِ
، إِنْ كَانَ بَعِيرًا لَهُ رُغَاءٌ أَوْ بَقَرَةً لَهَا خُوَارٌ أَوْ شَاةً تَيْعَرُ
- ثُمَّ رَفَعَ بِيَدِهِ ، حَتَّى رَأَيْنَا عُفْرَةَ إِبْطَيْهِ - اللَّهُمَّ هَلْ
بَلَّغْتُ اللَّهُمَّ هَلْ بَلَّغْتُ ثَلاَثًا
Peygamber
aleyhisselam Ezd kabilesinden İbni Lütbiyye isimli birini zekat memuru olarak
görevlendirdi. Dönüşte sevgili peygamberimize Şu mallar size (yani hazineye)
bunlar da bana hediye edildi dedi.
Sevgili
peygamberimiz: Bu görevli, babasının veya anasının evinde otursaydı ve hediye
bekleseydi hediye gelir mi gelmez miydi? Nefsim elinde olan Allaha yemin ederim
ki, bu zekat malından bir şey alan kişi kıyamet gününde mahşer yerine aldığını
omuzunda taşıyarak gelir. Aldığı şey deveyse bozlayarak, sığırsa böğürerek,
koyunsa meleyerek gelir dedikten sonra ellerini kaldırdı hatta koltuk altı
beyazı göründü ve üç defa Allahım tebliğ ettim mi? Dedi. (Buhari, Sahih, K.
Hibe bab 17, Müslim, Sahih, K. İmara, bab 7 tahrimil hedaya)
Bazı
dostlarım haklı olarak Muslihiddin merhumun hassasiyetinin fazla olduğunu ve
delil sayılamayacağını telefonla bana bildirdiler.
Haklılar
ama Muslihiddin merhum da Bu unun bizim ailemize değil evimizi bekleyen
köpeğimize bile yedirmek doğru değildir derken haramlığını söylemiyor.
Burası
bir eğitim yuvasıdır. Hassasiyetimiz en yüksek seviyede olmalıdır.
Hani
sevgili peygamberimizin de takdirini kazanan Nuşirevan, bir gün ava çıkar.
Av etini
dağda cızbız yapacaklar ama tuzu unutmuşlar.
Askerin
birini köye gönderirken askerin eline para verir ve tuzu para karşılığı
almasını söyler.
Veziri, Aman
efendim bir avuç tuzun parası mı olur dediğinde Ben bu tuzu parasız alırsan
bu askerler köylünün tavuğuna şiş geçirirler der.
Hazreti
Ömer döneminde Kudüs fethedilir.
Şehrin
anahtarlarını Hazreti Ömere teslim ederler.
Hazreti
Ömer namaz kılmak istediğinde kilisenin en güzel yeri hazırlanır ve namaz
kılmasını ister papaz.
Hazreti
Ömer namazı orada kılmaz ve meydanda bir yerde kılar. Namazdan sonra Eğer ben
kilisede namaz kılarsam benim askerlerim bütün kiliselerinize el koyarlar der.
Önder
durumunda olanlar, arkadakilerin örneği olduklarını akıllarından
çıkarmamalıdırlar.
Aslında
hepimiz önder ve yöneticiyiz.
Sevgili peygamberimiz:
أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ
بْنَ عُمَرَ يَقُولُ
سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ الْإِمَامُ رَاعٍ
وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ وَالرَّجُلُ رَاعٍ فِي أَهْلِهِ وَهُوَ مَسْئُولٌ
عَنْ رَعِيَّتِهِ وَالْمَرْأَةُ رَاعِيَةٌ فِي بَيْتِ زَوْجِهَا وَمَسْئُولَةٌ
عَنْ رَعِيَّتِهَا وَالْخَادِمُ رَاعٍ فِي مَالِ سَيِّدِهِ وَمَسْئُولٌ عَنْ
رَعِيَّتِهِ قَالَ وَحَسِبْتُ أَنْ قَدْ قَالَ وَالرَّجُلُ رَاعٍ فِي مَالِ أَبِيهِ
وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ وَكُلُّكُمْ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ
Hepiniz yöneticisiniz.
Yönettiğinizden sorumlusunuz dedikten sonra devlet başkanının, beyin, evin
hanımının ve bir işte çalışanın da yönetici olduğunu, yaptığı işi usulüne uygun
yapması gerektiğini açıklıyor. (Buhar, Sahih, K.
Cuma, Müslim, Sahih, K. İmarat, Ebudavud, Sünen, K.Harac ve imarat, Tirmizi
sünen, K. Cihat)
Çocuklarımız
dünyaya gözlerini açtıkları saniyeden başlayarak bizi kayda almaya başlarlar.
Söz ve
davranışlarınız, onun şuur altına kaydediliyor.
Siz
mekruh olanı da yapmayın ki onlar haramdan kaçınsınlar.
Siz, takva
ile yaşayın ki onlar fetvaya uysunlar.