ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    KENDİMİZİ KANDIRMAYALIM


    KENDİMİZİ KANDIRMAYALIM

    Ramazan orucunu tutup, Teravih namazlarını kılarak kendimizi kandırmayalım.

    Beş vakit namazımıza dikkat edelim.

    Otuz günde kılınan 600 rekat Teravih namazının sevabı geçirdiğimiz iki rekatlı sabah namazının sevabına denk olmaz.

    Beş vakit namazımızla beraber Teravih namazımızı kılalım.

    Yeterli değil, en az bir fakirin gönlünü ve midesini doyuralım.

    Bir yetimin ipek saçlarını okşayalım.

    Basın tarafından taşlanan,  

    Haksız hakimin cenderesinde sıkıştırılan,

    Zorba babaların korkusuyla malına el koyulan,

    Taciz ve tecavüz tehdidi altında olanlara yardım elinizi uzatınız.

    Sevgili peygamberimiz, daha bir elin parmakları kadar az oldukları dönemde, savaş izninin çıkmadığı bir zamanda malına el konulan bir garibin hakkını Ebucehil gibi Mekke parlamentosunun üyesi ve aynı zamanda yeraltı dünyasının babasından malı geri alıvermesi vardır.

    O garip de Müslüman değildir ama mağdurdur.

    Bu söylediklerimi başka yerlerde aramayınız.

    Bulunduğunuz mahallede, köyde, dairede, fabrikada, kışlada, karakolda, üniversitede birine yapılan haksızlığa karşı olduğumuzu bir şekilde bildireceğiz, gücümüz yeterse engelleyeceğiz.

    Mağdurun ve mazlumun başka suçlarının olması o haksızlığın yapılmasını haklı çıkarmaz.

    Müslümanlara karşı kinle dopdolu olanların o kin zehrinden kurtarmak için içlerine dinden bir damla akıtmaya çalışın.

    İslam’ın laf ebeliğine ihtiyacı yoktur.

    Midemize haramı doldurduktan sonra helalın güzelliğinden temizliğinden konuşmak, sarımsakla mideyi doldurduktan sonra gül bayramında  gülname şiirini okumak gibi bir şeydir.

    Gücümüz oranında kırık gönüllere teselli, kırık kollara sargı, yıkık evlere direk olmaya çalışalım.

    Midesinden yakalanarak kötü işlerde kullanılan ve köpek muamelesi yapılan insanları, düştükleri bu durumdan kurtarmak için gönlünden yakalayıp çıkaralım.

     

    Servet, şehvet ve şöhret kaydıraklarına bindirildikten sonra cehennem çukuruna doğru yol alırken sevincinden çığlıklar atan gafillerin kaydırağının önüne tenimizi takoz yaparak durduralım.

    Mazlumların kanlarıyla canlananların yüreklerinde çıkan inkar çıbanlarını patlatıp tedavi edelim.

    Dünyası karartılmış insanları bulalım ve karanlık dünyalarına ışık olalım.

               Gavurluğu yaymayı kendine görev bilen, kadın ticaretiyle  uyuşturucu ticaretiyle, organ ticaretiyle, çek-senet tahsiliyle uğraşan, kendini satarak geçimini kazanmaktan başka çare bulamayan, hırsızlık, hortumculuk....yapanlarla ilgilenelim.

    Sevgili peygamberimizi biz günahkarları müjdeliyor:

    عَنْ ابْنِ عُمَرَ

    عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ إِنَّ اللَّهَ يَقْبَلُ تَوْبَةَ الْعَبْدِ مَا لَمْ يُغَرْغِرْ

    “Can bedenden çıkmadıkça  Allah, kulunun tevbesini kabul eder”  buyurmuş  sevgili peygamberimiz. (Tirmizi, Sünen, K. Daavat, bab, fazlittevbe)