ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    KENDİMİZE BAKALIM



    Evinizde yaşarken altınızda, üstünüzde, sağınızda ve solunuzda oturan komşular sizden memnunsa siz, iyisiniz.

    Gıcırdayan kapılarınıza yağ sürüp gıcırtısını kesiyor ve komşuları rahatsız etmiyorsanız değerli bir komşusunuz.

    Abdest alırken suyu Faşşş diye açmayı engelliyor ve  etrafa ses  çıkartmıyorsanız dikkatli bir komşusunuz.

    Gece yarısı eve gelen komşunuz, hanımını uyandıramamışsa, dış kapıdan içeri girememişse, o kadar komşu arasından sizin kapının ziline basıyorsa siz, bulunmaz insansınız.

    Daire arkadaşınız, size güveniyorsa, dükkan komşunuz ardınızdan “İyi adam” diyorsa, tarla, bağ-bahçe komşunuz sizden zarar görmek şöyle dursun komşuluğunuzdan mutlu oluyorsa, sizi görünce yüzünde güller açıyorsa Allah iyiliğinizi devam ettirsin.

    Kiracı iseniz, ev sahibi olduktan sonra sizi ziyarete geliyorsa yeni komşularınızla oturup çay içiyorlarsa aslında siz çok çok iyisiniz.

    Ev sahibi iseniz, kiracının evine bu güne kadar kira istemek için gitmemişseniz, avukatla sarı zarf göndermemişseniz, kirayı ne zaman getirse hiç bir şey söylememişseniz siz de iyisiniz.

    Böyle iseniz, amir olsanız, komutan olsanız, patron olsanız fark etmez o zaman da komşu devletlerle ilişkileriniz çok iyi olur.

    İstanbul’da kiraladığım ikinci evde komşunun biri akşam geç vakit geldiğinde merdivende karşılaştığımızda geniş merdivenin en ucundaki korkuluğa sürtünerek çıktığını görünce merak edip eşine sordum.

    “İçki kokusu sana sinmesin diye senden uzak duruyor” dedi.

    O günden sonra daha dikkatli olmaya çalıştım ve altı aya varmadan içkiyi bırakıverdi.

    Sarhoş kafayla evini zor geçindiren bu adam şimdi otuz kadar işçi çalıştırıyor.

    Rabbimiz buyurur:

    وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ (34)

    34- İyilikle kötülük denk değildir. Sen kötülüğü en güzel olanla defet. Bir de bakmışsın ki, seninle ara­sında düşmanlık olan kişi sanki sıca­cık bir dost olu­vermiş.

    وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا الَّذِينَ صَبَرُوا وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا ذُو حَظٍّ عَظِيمٍ (35)

    35- Buna (kötülüğü iyilikle defetmeye) ancak sabredenler ka­vuşturu­lur. Buna ancak (Kur'ân'dan) büyük bir haz alanlar ka­vuşturulur.” (Fussılet süresi ayet 34-35)

    Kriterimiz, değerlerimiz, ölçümüz, yön verenimiz Kur’an-i Kerimimiz olsun.

    Onu da kendi keyfimize göre yorumlayarak sapmamak için Kur’an’ın örnek olarak gösterdiği Sevgili Peygamberimiz örneğimiz olsun.

     

     

     

    KENDİMİZE BAKALIM


    KENDİMİZE BAKALIM

    Önce kendimize bakalım.

    Hani uçak kalkacağında hostesin bir uyarısı vardır, “Tehlike anında üzerinizde sarkan oksijen maskelerini ağzınıza şöylece takacaksınız.

    Çocuğunuz varsa önce kendinize sonra çocuğunuza takacaksınız” derya işte öyle bir şey bizim yaptığımız.

    Rabbimiz:

    يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا قُوا أَنْفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ (6)

    “Ey iman edenler, kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun ki, Onun yakıtı insanlar ve taşlar­dır. Onun(ateşin) üzerinde kaba ve güçlü me­lekler var­dır. Allah'ın onlara emrettiklerine karşı gel­mezler ve emre­dilenleri yaparlar.” (Tahrim süresi ayet 6)

    “Bir tehlike anında en önce çocuğumu, ailemi kurtarırım” diyeniniz olabilir.

    Siz, kendinizi kurtaramamışsanız çocuğunuza da ailenize de faydanız olmaz.

    Başkalarını kurtarmaya giderken,

    Yola sağ ayakla adım atmalı ki yürüyüşümüzün emrini Allah’ın rasülünden aldığımızın şuurunda olalım,

    Bismillahla yola çıkmalım, Onun yarattığı toprak üstünde onun verdiği ayakla yürüdüğümüzden ancak onun adı anılmalı.

    Güç ve kuvvetin yalnız Allah’a ait olduğunu, insanlardaki gücün de vereninin Allah olduğunu hatırda tutmak için La havle vela kuvvete illa billah” demeli,

    İlk gördüğünüze sünnettir diye selam vermeli,

    Sevaptır diye gülümsemeli, çarşıları, sokakları, daireleri, kışlaları, fabrikaları her dalında çiçek açan bahar gibi yapmalı dört mevsimi.

    Yardıma muhtaç olana gücümüz oranında yardım etmeli, kendini itfaiye eri, ambulans hemşiresi, sokakların Hazreti Ömer’i, Cenk meydanlarının hazreti Alisi, edeb meclislerinin Hazreti Osman’ı, devlet  yönetiminde Hazreti Ebubekir gibi hissetmeli.

    Yolda gelip geçenlere rahatsızlık veren şeyi kaldırıvermeli,

    Arabamızı yaya ve arabalılara engel olacak, bodrumda oturanların küçücük camlarından içeriye sızan ışığa perde çekecek yere trafik açısından hakkınız olsa bile koymamalı,

    Trafikte haklı bile olsanız başkasına firen attıracak hareketlerden kaçınmalı,

    Elbisenin, arabanın, koltuğun, rütbenin kalitesiyle başkalarına hava atmaktan uzak durmalı,

    Otobüse, minibüse, trene, uçağa binerken, bir salona girerken sıraya dikkat etmeli,

    Tanıdığınız bir görevli sizi herkesin önünde öne alıyorsa kabul etmeyiniz ve sıranızı bekleyiniz.

    Randevularınızı verirken saat ve dakikasını söyleyiniz ve siz saniyesine bile dikkat ediniz.

    İyiliğin büyüğü küçüğü olmaz.

    Küçük gördüğünüz iyilikler Rabbim katında büyütülür.

    Susuz köpeği suladığı için Allah’ın afvına uğrayan, kedisine eziyet ettiği için cehennemlik olan insandan haber verir sevgili peygamberimiz.