ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    KUDÜS’ÜN BEREKETİ


    KUDÜS’ÜN BEREKETİ

    20/03/2020

    Mahmut Toptaş

    27 Recep 1441/21Mart 2020, yarın Cumartesi akşamından itibaren sabahı Pazar olan gece, sevgili peygamberimizin İsra ve Mi’rac’ını gerçekleştirdiği gecedir.

    Medine’ye hicretten 18 ay önce gerçekleşen bu mübarek olay, İslam Ümmetinin, mezhep ve meşrep ayırımı yapmadan kabul ettiği tarih Recep ayının 27  inci gecesidir.

    Rabbimiz, yedi kat sema ve ötesindeki ayetlerini sevgili peygamberimize göstermek ve sevgili peygamberimizi de gökyüzündekilere göstermek için yaptığı bu yolculuğa “Mi’rac” diyoruz.

    “İsra” kelimesi, Mi’racı içine almaz ama “Mi’rac” kelimesi, “İsra” yı içine alır.

    Rabbimiz, İsra olayını, İsra süresinde şöyle haber verir:

    سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الْأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آَيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ

    “Kulunu, bir gece Mescidi Haramdan, çevresini bereketli kıldığımız Mescidi Aksa'ya âyetlerimizden bazılarını göstermek için götüren (Allah, her türlü eksikliklerden) münezzehtir. Şüphesiz O, işitendir, görendir.” (İsra süresi ayet 17/1)

    Ayette, “Mecsd-i Aksa” ve etrafını bereketli kıldığına dikkatimizi çekiyor.

    Değerli tefsircilerimiz, bu bereketin ne olduğu konusunda çeşitli şeyler söylerken her tefsirci kendi çağında öne çıkanları söylemiştir.

    İlk önce orası peygamberler diyarıdır.

    İlim merkezlerimizin en bereketlilerindendir

    Tarihimizde “Makdisi” diye adlandırılan her Alim ya oralıdır veya orada ilim tahsil etmiştir.

    Bu çağda da Kudüs ve çevresindeki yiğitlerin kendilerinde bir bereket görüyoruz.

    Dünyada şu anda Kudüs’ü koruma konusunda birinci sırada Filistinli Mücahitler gelir.

    Dünya devletlerinin hiç birinde zulme başkaldıran, adaletsizliğe, ahlaksızlığa, haklı savaşlarını, taviz vermeden, eğilmeden, ihanet etmeden, geri dönüş yapmadan, zalimlerle ihanet anlaşması yapmadan, davasını yüz yıl sürdürebilen hiçbir kurum veya kuruluş yoktur.

    Yalnız kendi bölgelerinde Kudüs ve çevresini korumakla kalmadılar.

    Dünyanın her tarafına İslami Dirilişin meşalesini taşıdılar.

    Ayette “Az toplulukların, çok topluluklara galip geleceğini” yüz yıldır, ABD; Avrupa ve Rusya destekli İşgalci İsrail’e karşı direnmeleriyle ispat ettiler.

    Bize korkmamayı yaşayarak öğrettiler.

    Avrupa, Amerika, İngiltere’de Üniversite okuyup gelenlerin her birinde Filistinli öğrencilerin olumlu etkileri görülmektedir.

    Daha önce yazmıştım, 12 Eylül 1980 darbesinde hapse atılan bir ünlü ülkücü, iki yıl Filistinli bir mücahitle aynı koğuşta beraber kalır.

    Filistinli, ona ışığın dokuz olmadığını, tek ışık olduğunu, o ışığın da İslam’ın ana Kitabı olan Kur’an ve onu açıklayan Sünnet olduğunu anlatır ve ikna eder.

    Hapishaneden çıktıktan sonra çok büyük hareketlerin içine girdi ve çok bereketli işler yaptı.

    Buyurun, Kudüs bereketidir bu.

    İşgalci Siyonistler ise o mübarek yerleri muharref incil’in ifadesiyle “Kan Tarlası” yaptılar. (bak Muharref İncil, Matta 27/1-10)

    Yahya aleyhisselamın kanını akıttılar o mübarek topraklara.

    Peygamber öldürenlerden ve şu anda o öldürme olayını öğünme vesilesi sayanlardan insanlığa hiçbir fayda gelmez.

    İsra ve Mi’rac konusunda aklı batının çizdiği sınırlarla kuşatılan din tacirlerimizle tartışmaya girmeyiniz.

    Batılı olduğu halde doğruyu arayanların Müslüman olmasına yardımcı olunuz.

    Onlar İslam’ı kabul edince bizimkiler de kabul edeceklerdir.

    Gözle görülemeyen meninin cana ve tene yükselişini, canan oluşunu, çekirdeğin dalda meyveye uruc ettiğini düşünüverseler, akıllarına vurulan zinciri kıracaklar.

    Siz, aklınızı, kulağınızı ve kalbinizi yaratan Allah celle celalühün şu ayetlerini “Şifa Tefsirinden bir okuyuverin:

    وَالنَّجْمِ إِذَا هَوَى

    “And olsun batan yıldıza ki,

    مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوَى

    Arkadaşınız (Muhammed) ne saptı, ne de azıttı.

    وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوَى

    O, hevadan konuşmaz.

    إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى

    O, kendisine vahy olunan, vahiyden başka bir şey değildir.

    عَلَّمَهُ شَدِيدُ الْقُوَى

    Onu çok kuvvetli (Cebrail) öğretti.

    ذُو مِرَّةٍ فَاسْتَوَى

    Kâmil akıl sahibi (Cebrail) hemen doğruldu (kendi sûretinde göründü.)

    وَهُوَ بِالْأُفُقِ الْأَعْلَى

    O en yüksek ufukta idi.

    ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّى

    Sonra (Cebrail) yaklaştı ve sarktı (daha da yaklaştı).

    فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى

    İki yay kadar veya daha da yakın oldu. 

    فَأَوْحَى إِلَى عَبْدِهِ مَا أَوْحَى

     (Allah'ın) kuluna vahy ettiğini vahy etti.

    مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَى

    Gönül gördüğünü yalanlamadı.

    أَفَتُمَارُونَهُ عَلَى مَا يَرَى

    Gördüğü konusunda onunla çekişiyor musunuz?

    وَلَقَدْ رَآَهُ نَزْلَةً أُخْرَى

    Andolsun ki! Onu diğer bir inişte yine gördü.

    عِنْدَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهَى

    Sidret'ül –Münteha’nın yanında.

    عِنْدَهَا جَنَّةُ الْمَأْوَى

    Cennetül Meva, onun (Sidre’nin) yanındadır.

    إِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشَى

    Sidre'yi bürüyen bürüyordu.

    مَا زَاغَ الْبَصَرُ وَمَا طَغَى

    Göz ne kaydı ne de saptı.

    لَقَدْ رَأَى مِنْ آَيَاتِ رَبِّهِ الْكُبْرَى

    And olsun o, Rabbinin büyük âyetlerini gördü.” (Necm süresi ayet 53/1-18)