KUDÜSTE OKUNAN İLK HUTBENİN TERCEMESİ (1)
17/05/2021
MAHMUT TOPTAŞ
Mirac gecesine denk düşen 27 Receb 583 (2 Ekim 1187) Cuma günü Selâhaddin Eyyubi, Kudüse girdi. 9 Haziran 1187 Cuma günü Hutbe okundu. (Ona ve askerlerine rahmet eylesin)
Kudüsün fethinde ilk hutbeyi okuyan, Hakimler başkanı (Kadıl-kudat) Muhammed bin Ali Zekiyyüddin bin Muhammed (Hicri 550-598, miladi 1155-1201) hem hakimler kurulu başkanlığı yapar, hem medresede ders verir, hem de Allah için cihada çıkardı.
Çok alim, fazıl, abid bir insan olduğu gibi mücahitliği ile günümüz İslam alimlerine örnek olacaklardan biri idi.
Bu bir tek hutbesinde 33 ayet okuyarak yine bize örnek olsun da kendi sözlerimize değil de evreni ve evrendeki bütün insanları yaratanın kelamına ağırlık vermede bize uyarı olsun.
Selahaddin Eyyubi, ilk hutbeyi okuma şerefini ona verdi.
Hutbesinde askerlere verdiği nasihatten anladığımız kadarıyla bu gün yeniden Kudüsün fethi için bize yol gösteriyor:
Biiir- Allaha kullukta halis bir kalp taşımalı. Onun emri ve yasağıyla, çağdaş devlet eşkıyalarının emir ve yasaklarını gönül terazisinde tartma tarafına bile gitmediği gibi kulaktan içeriye bile girmemeli.
İkiii- Şeytanın ve şeytanlaşmış insanların dümen suyundan kurtulmalı.
Üüüüç- Allah rasülü ve onun halifeleri olan ve İmanda en önde olan Ebubekire,
Kabeden putları kaldıran Emirül Müminin Ömere,
Kuranı toplayan, iki nur sahibi Osmana,
Şirki sarsan, putları kıran Aliye uygun hareket etmeli. (Allah hepsinden razı olsun)
Döööört- Cihadın, ibadet olduğu hem de en faziletli ibadet olduğu hatırdan çıkarılmamalı.
Beeeeş- büyük günahlardan uzak durmalı.
***
Mescid-i Aksa, iki kıblenin birincisi, İkincisi Mescid-i haram.
İki mescidin ikincisi, (İsra süresinde Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksaya)
İki haremin üçüncüsü, (Hadi-i Şerifte ancak üç mescide; (Mescidi Haram, Mescidi Aksa, Mescid-i Nebevi) ibadet için yolculuk yapılacağını haber veren hadis.
***
Sevgili peygamberimizin örnekliğinde bütün camilerde 1400 yıldır Hutbeler Allaha hamd ile başlar. Zekiyyüddin de Kuran-i Kerimde geçen bütün hamd ayetlerini art arda okur:
الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Bütün hamdler, alemlerin Rabbi olan Allah'adır.
الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
(Hamd) Rahmân ve Rahîm olan (Allah)'adır.
مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ
(Hamd) ceza gününün sahibi Allah'adır.
إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım isteriz.
اهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ
Bizi, doğru yola ilet.
صِرَاطَ الَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّالِّين
Kendilerine nimet verdiğin (Nebiler, Sıddıklar, Şehitler ve Salih) kimselerin yoluna ilet, gazaba uğrayanların ve sapıklarınkine değil. (Fatiha süresi ayet 1/1-7)
فَقُطِعَ دَابِرُ الْقَوْمِ الَّذِينَ ظَلَمُوا وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Böylece zalim milletin arkası kesildi. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. (En'am Suresi ayet 6/45)
الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَ ثُمَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve nur'u var eden Allah'a aittir. Sonra kâfirler, Rablerine (başkalarını) denk tutuyorlar.
هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ طِينٍ ثُمَّ قَضَى أَجَلًا وَأَجَلٌ مُسَمًّى عِنْدَهُ ثُمَّ أَنْتُمْ تَمْتَرُونَ
O, sizi çamurdan yaratan, sonra da belirli bir süre, koyandır. Bir de Onun katında belirli bir sûre vardır. Bundan sonra siz hala şüphe ediyorsunuz.
وَهُوَ اللَّهُ فِي السَّمَاوَاتِ وَفِي الْأَرْضِ يَعْلَمُ سِرَّكُمْ وَجَهْرَكُمْ وَيَعْلَمُ مَا تَكْسِبُونَ
O, göklerde ve yerde tek Allah'tır. Sizin gizlinizi de açığınızı da bilir. Kazandıklarınızın hepsini bilir. (Enam süresi ayet 6/1-3)
وَيَدْعُ الْإِنْسَانُ بِالشَّرِّ دُعَاءَهُ بِالْخَيْرِ وَكَانَ الْإِنْسَانُ عَجُولًا
İnsan hayra dua eder gibi şerre de dua etmekte. İnsan pek aceleci oldu. (İsra süresi ayet 17/11)
الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَنْزَلَ عَلَى عَبْدِهِ الْكِتَابَ وَلَمْ يَجْعَلْ لَهُ عِوَجًا
Kuluna kitabı indiren, ona hiçbir eğrilik koymayan Allah'a hamd olsun.
قَيِّمًا لِيُنْذِرَ بَأْسًا شَدِيدًا مِنْ لَدُنْهُ وَيُبَشِّرَ الْمُؤْمِنِينَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا حَسَنًا
Kendi katından şiddetli bir azab ile korkutması, iman edip ameli salih işleyenleri güzel mükâfat ile müjdelemesi için dosdoğru olarak (indirdi)
مَاكِثِينَ فِيهِ أَبَدًا
Orada ebediyen kalacaklardır.
وَيُنْذِرَ الَّذِينَ قَالُوا اتَّخَذَ اللَّهُ وَلَدًا
"Allah çocuk edindi" diyenleri de uyarmak için (Kitabı indirdi.)
مَا لَهُمْ بِهِ مِنْ عِلْمٍ وَلَا لِآَبَائِهِمْ كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ إِنْ يَقُولُونَ إِلَّا كَذِبًا
Bu konuda onların da, atalarının da hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz çok büyüktür. Onlar ancak yalan söylerler.
فَلَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَفْسَكَ عَلَى آَثَارِهِمْ إِنْ لَمْ يُؤْمِنُوا بِهَذَا الْحَدِيثِ أَسَفًا
Bu söze inanmazlarsa sen onların arkasından üzülerek neredeyse kendini helâk edeceksin. (Kehf süresi ayet 18/1-6)
يَتَوَارَى مِنَ الْقَوْمِ مِنْ سُوءِ مَا بُشِّرَ بِهِ أَيُمْسِكُهُ عَلَى هُونٍ أَمْ يَدُسُّهُ فِي التُّرَابِ أَلَا سَاءَ مَا يَحْكُمُونَ
Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden kavminden gizlenir. Onu alçak bir şekilde tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün? Dikkat edin ne kadar kötü hüküm veriyorlar. Nahl süresi ayet 16/59)
الْحَمْدُ لِلَّهِ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَاعِلِ الْمَلَائِكَةِ رُسُلًا أُولِي أَجْنِحَةٍ مَثْنَى وَثُلَاثَ وَرُبَاعَ يَزِيدُ فِي الْخَلْقِ مَا يَشَاءُ إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Gökleri ve yeri yaratan, Melekleri ikişer, üçer ve dörder kanatlı elçiler kılan Allah'a hamd olsun. Yarattığı şeylerde dilediği kadar artırır. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.
مَا يَفْتَحِ اللَّهُ لِلنَّاسِ مِنْ رَحْمَةٍ فَلَا مُمْسِكَ لَهَا وَمَا يُمْسِكْ فَلَا مُرْسِلَ لَهُ مِنْ بَعْدِهِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Allah'ın insanlar için açtığı rahmeti tutacak yoktur, Onun tuttuğunu, Ondan sonra salıverecek yoktur. O her şeye gücü yeten, hükmünde hikmet sahibi olandır. (Fatır süresi ayet 35/1-2)
عِنْدَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهَى
Sidret'ül Müntehanın yanında.
عِنْدَهَا جَنَّةُ الْمَأْوَى
Cennetül Meva, onun (Sidrenin) yanındadır.
إِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشَى
Sidre'yi bürüyen bürüyordu.
مَا زَاغَ الْبَصَرُ وَمَا طَغَى
Göz ne kaydı ne de saptı. (Necm süresi ayet 53/14-17)
لَنْ يَسْتَنْكِفَ الْمَسِيحُ أَنْ يَكُونَ عَبْدًا لِلَّهِ وَلَا الْمَلَائِكَةُ الْمُقَرَّبُونَ وَمَنْ يَسْتَنْكِفْ عَنْ عِبَادَتِهِ وَيَسْتَكْبِرْ فَسَيَحْشُرُهُمْ إِلَيْهِ جَمِيعً)
Mesih de, Allah'a yakın melekler de, Allah'a kul olmaktan kaçınmazlar. Kim Allah'a kulluk yapmaktan kaçınır ve kibirlenirse Allah onların hepsini huzurunda toplayacaktır. (Nisa süresi ayet 4/172)
مَا اتَّخَذَ اللَّهُ مِنْ وَلَدٍ وَمَا كَانَ مَعَهُ مِنْ إِلَهٍ إِذًا لَذَهَبَ كُلُّ إِلَهٍ بِمَا خَلَقَ وَلَعَلَا بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ
Allah hiç bir çocuk edinmemiştir. Onunla beraber herhangi bir ilah da yoktur.
(Eğer olsaydı) o takdirde her bir ilah yarattığını alıp götürür ve birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışırdı. Allah onların tarifinden münezzehtir.
عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
Gizliyi de açığı da bilendir. Onların ortak koştuklarından yücedir. Müminun süresi ayet 23/91-92)
لَقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ قُلْ فَمَنْ يَمْلِكُ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا إِنْ أَرَادَ أَنْ يُهْلِكَ الْمَسِيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَأُمَّهُ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا وَلِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Yemin olsun ki "Meryem oğlu Mesih Allah'ın kendisidir" diyenler, muhakkak kâfir olmuşlardır. De ki: "Eğer Allah Meryem oğlu Mesihi, annesini ve yeryüzündekilerin hepsini helâk etmek istese kim Allah'a karşı bir şeye sahip olabilir? Göklerin yerin ve her ikisi arasındakilerin hükümranlığı Allah'a aittir. O, dilediğini yaratır. Allah her şeye gücü yetendir.
وَقَالَتِ الْيَهُودُ وَالنَّصَارَى نَحْنُ أَبْنَاءُ اللَّهِ وَأَحِبَّاؤُهُ قُلْ فَلِمَ يُعَذِّبُكُمْ بِذُنُوبِكُمْ بَلْ أَنْتُمْ بَشَرٌ مِمَّنْ خَلَقَ يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ وَلِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَإِلَيْهِ الْمَصِيرُ
Yahudi ve Hıristiyanlar "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. De ki: "Öyle ise günahlarınızdan dolayı Allah size niçin azap ediyor? Hayır, siz onun yarattıklarından bir beşersiniz. O dilediğini afveder, dilediğine azap eder. Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin hükümranlığı Allah'a aittir. Ve dönüş Onadır.
يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ عَلَى فَتْرَةٍ مِنَ الرُّسُلِ أَنْ تَقُولُوا مَا جَاءَنَا مِنْ بَشِيرٍ وَلَا نَذِيرٍ فَقَدْ جَاءَكُمْ بَشِيرٌ وَنَذِيرٌ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Ey ehli kitap, Peygamberlerin gönderilmediği bir zamanda "Bize cenneti müjdeleyen ve cehennemden sakındıran bir peygamber gelmedi" demeyesiniz diye, size açıklaması için elçimizi gönderdik. İşte size cenneti müjdeleyen, cehennemden sakındıran gelmiştir. Allah her şeye gücü yetendir. (Maide süresi ayet 5/17-19)
سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الْأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آَيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ
Kulunu bir gece Mescid-i Haramdan, çevresini bereketli kıldığımız Mescid-i Aksa'ya âyetlerimizden bazılarını göstermek için götüren (Allah, her türlü eksikliklerden) münezzehtir. Şüphesiz O, işitendir, görendir. (İsra süresi ayet 17/1)
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ حَرِّضِ الْمُؤْمِنِينَ عَلَى الْقِتَالِ إِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ عِشْرُونَ صَابِرُونَ يَغْلِبُوا مِائَتَيْنِ وَإِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ مِئَةٌ يَغْلِبُوا أَلْفًا مِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَفْقَهُونَ
Ey peygamber, Mü'minleri harbe teşvik et. Eğer sizden, sabreden yirmi kişi olursa, iki yüz kişiyi mağlup ederler. Eğer sizden, yüz kişi olursa, kâfirlerden bin kişiyi mağlup ederler. Çünkü onlar anlamaz bir toplumdur.
الْآَنَ خَفَّفَ اللَّهُ عَنْكُمْ وَعَلِمَ أَنَّ فِيكُمْ ضَعْفًا فَإِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ مِئَةٌ صَابِرَةٌ يَغْلِبُوا مِائَتَيْنِ وَإِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ أَلْفٌ يَغْلِبُوا أَلْفَيْنِ بِإِذْنِ اللَّهِ وَاللَّهُ مَعَ الصَّابِرِينَ
Şimdi, Allah sizde zayıflık olduğunu bildi de sizden (yükü) hafifletti. Eğer sizden, sabreden yüz kişi olursa, iki yüz kişiyi mağlup ederler. Eğer sizden, bin kişi olursa, iki bin kişiyi Allah'ın izniyle mağlup ederler. Allah sabredenlerle beraberdir. (Enfal süresi ayet 8/65-66)
إِنْ يَنْصُرْكُمُ اللَّهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْ وَإِنْ يَخْذُلْكُمْ فَمَنْ ذَا الَّذِي يَنْصُرُكُمْ مِنْ بَعْدِهِ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Eğer Allah size yardım ederse artık sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Mü'minler ancak Allaha tevekkül etsinler. Al-i Imran süresi ayet 3/160)
وَإِذَا قُرِئَ الْقُرْآَنُ فَاسْتَمِعُوا لَهُ وَأَنْصِتُوا لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
Kurân okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki rahmet olunasınız. (Araf süresi ayet 7/204)
سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ı tesbih etmektedir. O her şeye galip her şeye hükmedendir.
هُوَ الَّذِي أَخْرَجَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مِنْ دِيَارِهِمْ لِأَوَّلِ الْحَشْرِ مَا ظَنَنْتُمْ أَنْ يَخْرُجُوا وَظَنُّوا أَنَّهُمْ مَانِعَتُهُمْ حُصُونُهُمْ مِنَ اللَّهِ فَأَتَاهُمُ اللَّهُ مِنْ حَيْثُ لَمْ يَحْتَسِبُوا وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ يُخْرِبُونَ بُيُوتَهُمْ بِأَيْدِيهِمْ وَأَيْدِي الْمُؤْمِنِينَ فَاعْتَبِرُوا يَا أُولِي الْأَبْصَارِ
İlk sürgünde ehli kitap kâfirlerini (Beni Nadr) yurtlarından çıkaran Odur. Siz çıkacaklarını zannetmiyordunuz. Onlar da kalelerinin kendilerini koruyacağını sanıyorlardı. Allah ('ın azabı) onlara hiç hesap etmedikleri yerden geldi. Kalplerine korku saldı. Evlerini kendi elleriyle ve mü'minlerin elleriyle yıkıyorlardı. Ey akıl sahipleri, ibret alınız. (Haşr süresi ayet 59/1-2)
Devamı yarın