ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    KUR’AN’DA DIŞ SİYASET


    Rus filosuyla, Amerikan filosu Akdeniz’de leş kargası gibi bekliyor.

    Kardeş kavgası çıkarmak ve parçalayıp yutmak diliyor.

    Suriye halkı da, İran halkı ve yöneticileri de Müslüman.

    Ortaya Beşşar’ın kellesini atıverdiler.

    Amerika, Rusya ve İsrail, Beşşar’ı korur görüntüsüne giriverdiler.

    Bir senedir Müslüman öldürmesine ses çıkarmadıkları gibi daha fazla öldürmesi için öldürülecekler listesini sunuverdiler.

    Edebimizi, edebiyatımızı, ibadetimizi…. düzenleyen Kur'an’ımız bizim dış siyasetimizi de düzenliyor.

    Rabbimiz, Bakara suresinin 120 inci ayetinde şöyle buyurur.: “Sen onların dinine uymadıkça, Yahudiler de, Hıristiyanlar da asla senden hoşnut olmazlar....”

    Tarih boyunca ayetin bu haberi test edilmiş ve bir defa olsun aksi meydana gelmemiştir.

    Bin dört yüz yıl hep düşmanlık gördüğü bu insanların davranışları halkın topluca “Gâvurdan dost, domuzdan post olmaz” demesine sebep olmuştur.

    Son günlerde sözde “Ermeni soykırımı” meselesinde,

    Azerbaycan-Ermeni sorununda,

    Kuzey Kıbrıs hakkında,

    Keşmir meselesinde,

    Rusya-Çeçenistan savaşında,

    Afganistan Müslümanlarını öldürmede,

    Irak’ta bir buçuk milyon Müslüman’ın öldürülmesi, milyonlarcasının mülteci durumuna düşmesi,

    PKK terörüne uluslar arası destek,

    PKK’ı izleyen Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesi gibi bütün olaylarda hep Müslümanların karşısında yer almışlardır.

    NATO’ya girdik, onları müttefik zannettik, terörde otuz bin insanımızı kaybettik hiç birinin kılı kıpırdamadığı gibi katillere yataklık yaptılar.

    Bir televizyonda açık oturumda emekli bir general: “Yunanistan’la Türkiye otuz defa Lahey adalet divanına gitmiştir ve yirmi dokuzunda Yunanistan kazanmıştır.”demişti.

    Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği bu birliğini sağlamak için Türkiye nüfusu kadar adam öldürmesine rağmen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Türkiye kadar cezalandırılmamıştır.

    Toprağımızdaki pancarın yeşermesini istememektedirler.

    Rabbimiz buyurur:

    “Rabbinizden sizin üzerinize bir hayır/iyilik indirilmesini, kitap ehlinden olan kâfir¬ler de, müşrikler de istemezler. Allah ise rahmetini dilediğine verir. Allah büyük fazl/lütuf sa¬hibidir.” buyurur.(Bakara 105)

    Peki, bu düşmanlık nereden kaynaklanıyor?

    Sorusunun cevabını yine Kur’anı Kerim, Bakara süresinin 109’uncu ayetinde:

    “Ehli kitaptan çoğu, gerçek kendilerine açıklandıktan sonra nefislerindeki haset nedeniyle sizi imandan sonra küfre çevirmek isterler. Fakat size Allah'ın emri gelinceye kadar onları bı¬rakın ve afvedin. Şüphesiz Allah herşeye kadirdir.” buyurarak hasetlerinden düşmanlık yaptıklarını haber verir.

    Tutarsız, tahrif edilmiş dört İncil’e, üç ilaha sahip olmanın ezikliğiyle ateistliğe yönelen batı, şimdi bizi de zorluyor “Sen de gâvur olacaksın” diyor.

    Biz, kendimizi Allahın kitabına teslim edelim. Hem tabiat kitabını okuyalım, her sahada ilmimizi geliştirelim, hem de Kur’an-ı Kerimimizi okuyalım manasını anlayalım ve ona göre hayatımızı düzene sokalım ki, kadının kadınla, erkeğin erkekle evlenmesi için kanun çıkarmak zorunda kalan, uyuşturucu kullanımı, senatosuna kadar sıçrayan, çıkış yolu bulamayan bu insanlara güzel örnek olalım.

    Bunun için namazımızı dosdoğru kılalım, günde beş defa halkla beraber Hakkın huzurunda bulunarak birliğimizi koruyalım.

    Kazandığımız malların zekatını hakkıyla verelim de yeryüzünde aç ve bî ilaç insan bırakmayalım.

    Batı, batı diyoruz.

    Bununla batılı kasdediyoruz.

    Yoksa Bakara süresinin 115’inci ayetinde ifade edildiği gibi “Doğu da batı da Allah’ındır.”

    Sevgili peygamberimiz:“Bütün iller Allahın, bütün kullar Allahın” (Ahmet. Müsned 1/166) buyurmuş.

    Biz, Allah’ın kullarını, kafirlik kiriyle kirletenleri sevmiyoruz.