ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    KURT KANUNUNDA YENİLE


    Kurt kanununda düşen yenir.

    Sırtın yere gelmeye görsün.

    Kurtlaşmış insanların kanununda yenilen yenir.

    Kralların kanını en çabuk Brutus’ler akıtır.

    Herkes bu dünyaya teker teker gelir ve teker teker gider.

    “Sizi ilk defa yarattığımız gibi bize teker teker geldiniz.” (Enam süresi ayet 94)

    “Kıyamet gününde hepsi ona tek başına ge¬lecektir.” (Meryem süresi ayet 95)

    En iyi korunan binanızın 25 inci katında Azrail’i tek başına karşılarsınız.

    Bunu biliriz ama tek başına yaşadığımızı bilemeyenlerimizin sayısı çok fazladır.

    Bir milyon kişiyi alan meydanda herkes kendi nefesini alır verir.

    Aynı sofrada aynı kaptan yeseniz bile ağızlar ve mideler ayrıdır.



    Kuzey Irak’ta Türk askerinin başına çuval geçiren, zalim Saddam asılırken ip boynunda “Eşhedü en la ilahe illallah” dedikten sonra “Eşhedü enne Muhammeden” dediğinde “Rasülüllah” demesine izin verilmeden ipini çeken Amerika’nın ardında olduğu hiçbir harekattan hayır gelmez.

    Irak’ta, Libya’da milleti rahatsız eden Mahallenin kabadayısından mahalle bıktı ama kabadayı gidince gelecek mahalle ayısının devireceği yıkacağı evler, söndüreceği ocaklar, ocağına dikeceği incirlerin hesabını tutacak hesap makinası icat edilmedi henüz.

    Bana “her şeyin arkasında Amerikayı aramayın” demeden önce Türkiye’deki Amerikan üslerini, Irak’ta Müslüman öldürülürken Türk hava sahasını, deniz yollarını ve kara yollarını nasıl kullandığını hatırlayıver.

    “Turan olacaktık viran olduk” demiş, bir devrik paşa.

    1974 de Kıbrıs harekatının ardından müttefikimiz Amerika bize ambargo uyguladığında bütün imkanlarını Türkiye’ye seferber eden, uçaklarıyla bize silah gönderen, hatta silahları omzunda taşıyan fotoğraflarını manşetten yayınlayan Türk basını manşetten “İŞTE KARAGÜN DOSTU” dedikleri ve haftalarca yayın yaptıkları Kaddafi’nin evine Amerikan askerleri uçaktan bomba atıp evlatlığı bir kızı öldürdüğü, oğlunu yaraladığı zaman kara dostluğundan, deliliğinden, hatta manyaklığından bahsetmişlerdi.

    Ulema meclisleri kurduğunda dünyanın her tarafından gelen ulamalar yağ çekiyor, tarikat toplantılarına katılan meşayih ise ömrüne bereket duaları yapıyorlardı.

    Halbuki ulema onunla görüşürken yağ çekeceğine Hucurat süresinin “Ey iman edenler, Allahın ve Rasülünün önüne geçmeyin ve geçirmeyin” ayetini okusalar ve Hazreti Ebubekir’in seçimle gelmesi gibi Allahın kitabını ve Rasülünün sünnetini öne geçirecek ve insanın insana kulluğunu önleyecek kişilerin seçimle gelmesini öğütleselerdi ona da kendilerine de iyilik yapmış olurlardı.

    Beş yıldızlı otellerinde ağırlanan gazeteciler, kara Afrika’nın kaplanı olarak tanıtıyorlardı.

    Gazetecileri ayıplamıyorum. Görüşlerini değil, göstermek istediklerini yazarlar.

    Kimin uçağına binerlerse onun kılıcını kullandıklarından şimdi görevlerini yapıyorlar ve gelecek uçaktan yer ayırıyorlar.

    Sanatçılarımız kendi kabiliyetleriyle ayakta dururlar.

    Amerika’da kaldığı zaman içinde Amerikalılarla yaptığı konuşmaları Star gazetesinden Murat Menteşe anlatan Meltem Cumbul hanımefendi, kendisine Amerikalılar tarafından sorulan,

    “Canlı bombaların, intihar saldırısı yapanların, İslam inancına göre cennete gidecekleri doğru mu?’ sorusuna,

    “İnsanı çıkmaza sokarsan, kaybedeceği ve kazanacağı hiçbir şey kalmazsa, bombaları bağlayıp hücuma geçebilir. Bu insanlar da Batı’daki seri katiller kadar anlaşılmayı hak ediyorlar.

    Toplumlara uygulanan şiddete verilmiş dehşetli bir karşılık var ortada.

    Cennete gitmekten ziyade, cehenneme dönmüş dünyalarından kaçıyorlar belki?” diye cevap verdiğini 17.02.2008 tarihinde gazete yazmıştı.

    Dedesi İtalyanlar tarafından öldürülmüş, babası Fransızlar tarafından yaralanmış, kendisinin evi Amerikalılar tarafından bombalanmış bir kral var ortada.

    Bundan akıllı hareket beklemek doğru değil.

    Buna halkı Müslüman olan ülkelerin yol göstermesi gerekir.

    Şeytana yol soranın yolu cehenneme çıkar.

    “Bakalım büyük şeytan ne yapacak” diye bekleyenlerin kendileri de çarpılacak demektir.

    Otuz yılda otuz bin insan öldüren zalim Saddam gitti, yerine gelen Amerikalı demokrat kral, iki senede bir buçuk milyon Iraklıyı öldürdü ve öldürmeye devam ediyor.

    Hatta Saddam’ın zulüm abidesi heykelini yıkan delikanlının babasını da daha sonra Amerikan askerlerinin öldürdüğünü gazetelerden okuduk.