ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    LİBYA KONUSUNDA KUR’AND


    Amerika’ya “Petrol kuyularının üzerinde uç, sahiplerini sen öldür, biz, Libya halkına silah doğrultan taraf olmayacağız. Ben seni kollarım ama sakın petrolü içme” demek,

    Fareye “Peynir üzerinde gez ama yeme.”

    Kediye, “Fareyle oyna ama tırnaklama.”

    Köpeğe, “Kemikle oynaş ama kemirme” demekten farksızdır.

    “Yapabileceğimiz hiçbir şey yok.

    Bizi Paris’e davet bile etmediler.

    Birleşmiş Milletler kararını kendileri aldılar, kendileri uyguladılar” denebilir.

    Doğrudur da.

    “Mademki Arap ülkelerinde itibarımız var.

    Arap sokaklarında sevgi selinden yürüyemiyoruz.”

    O zaman Arap liderlerin hepsini yanımıza alıp silahsız bir şekilde Libya çıkarması yapabilirdik.

    Hala da vakti geçmiş değil.

    Rabbimizin iç ve dış siyaset konusunda verdiği talimatı yerine getirmiş olurduk.

    Rabbimiz buyurur: “Eğer mü'minlerden iki taife bir biriyle harp ederlerse, aralarını düzel-tin. Eğer onlardan biri di¬ğerine saldırırsa, saldırgan, Allah’ın emrine dönün¬ceye kadar saldırgana karşı harp edin. Eğer Allah¬'ın emrine dönerse, ara¬larını adaletle düzeltin. Adil olun. Allah adilleri sever.” (Hucurat süresi ayet 9)

    “Kaddafi, dinlemez” sözü de geçersizdir.

    Siz silahsız bir çıkarma yapın.

    Beş batılı gazeteciyi bıraktırma konusunda nasıl dinliyorsa kanı durdurma konusunda da dinleyecektir.

    Arap ülkeleri liderleri bu günlerde Milli Görüşün teklif ettiği İslam Birliği Ordusu fikrine de sıcak bakacaklardır ama öncelikle bir heyet oluşturup Libya’ya en az on tane Halkı Müslüman ülke yöneticisinin arabuluculuk görevi yapmalıdırlar.

    “İslam Birliği Ordusu” hazırlıklarına da hemen başlamalıdırlar.

    Yoksa Bush’un, Fransız İçişleri Bakanı Claude Gueant’un, Putin’in, “Haçlı Seferleri” ifadesini görmezden gelerek kuma gömülmenin faydası yok.

    Şimdiki Nato Genel Sekreteri Rasmussen’in İslam düşmanlığından daha ılımlı olan eski NATO genel sekreteri W. Cleas, Nisan 1995 yılında “Komünizmin çöküşünden sonra yeni düşman İslâm’dır” dediğini unutmadık.

    Mehmet akif merhumun:

    “Medeniyyet!” size çoktan beridir diş biliyor;

    Evvelâ parçalamak, sonra da yutmak diliyor,” dediğini ve onun gerçekleşmekte olduğunu görmezlikten gelemeyiz.

    Bosna’da üç yüz bin Müslüman öldürülürken yalnız seyrettirdiler.

    Irak’ta bir buçuk Müslüman öldürülürken lojiktik destek bile verdirttiler bize.

    Afganistan’da öldürmeler hala devam ederken Nato şemsiyesi altında işgalcilere destek vermek zorunda bıraktılar bizi.

    2005 yılında ABD'de Cumhuriyetçi Parti Colorado Milletvekili Tom Tancredo'nun “Mekke’yi bombalayalım” teklifi hala kulaklarımızda çınlayıp durmakta.

    Krallar, “köpekleri paramızla sustururuz” kanaatinden dönmüşlerdir bu günlerde.

    Dün, Kaddafi’inin elini öpenler bu gün dirseklerinden ısırıyorlar.

    Dün, Kaddafi’nin Paris’in göbeğinde çadır kurmasına izin verenler, bu gün Kaddafi’yi çölde çadırdan çadıra kovalıyorlar.

    Rabbimiz buyurur: “Ey iman eden¬ler, Yahudi ve Hıristi¬yanları (idareci) dost edinme¬yin. Onlar bir¬birlerinin dostudur (idarecisidir.) Sizden kim onları (idareci) dost edi¬nirse muhakkak o, onlardandır. Allah za¬lim toplum¬lara yol göstermez.”

    Kalplerinde hastalık bulu¬nanların "Bize bir belâ gelmesin¬den korka¬rız" di¬yerek onların (Yahudi ve Hıristiyanların) ara¬sında ko¬şuşturduklarını görür¬sün. Umulur ki Allah bir fetih veya kendi katın¬dan bir emir ge¬tirir de içlerinde gizledikle¬rine pişman olurlar.

    Sizin dostlarınız ancak, Allah, Onun Rasülü ve rukü ederek na¬maz kılıp zekât ve¬ren mü'minlerdir.” (Maide süresi ayet 51-55)