LİDERİNDEN FAZLA ALLAHI
Bu gün akşama doğru evlerde, dükkânlarda, lokantalarda, kışlalarda, karakollarda, fabrikalarda, gazetelerde, herkeste tatlı bir telaş olacak.
Sofralar hazır hale gelecek. Herkes en çok sevdiğini eline alacak ama ağzına götüremeyecek.
Ağzına götürebilmesi için ona oruç emrini verenin adının anılması gerekir.
Dünyada En büyük filan, en büyük filan devlet gibi sloganların ortalığı kokuttuğu bir günde biz de her partiden, her ırktan ve renkten insanlar En büyük Allahtır anlamına gelen Allahü ekber sözüne kulak kesilecek ve İstanbul şehrinde (Gündüz yeyip akşam iftar yapan küçüklerimiz de dahil) on beş milyon insan aynı anda ağzına en sevdiğini götürecek.
Üniversite öğrencilerine yaptığım bir sohbette Sağcı, solcu, dev geçnci, sev genççi her ne ise bütün öğrencilerle %95 kültür birlikteliklerinin olduğunu, sloganda ayrılıklar olduğunu, o ayrılıkları da birleştirmek için çalışmaları gerektiğini söylediğimde bazı itirazlar olmuştu.
O öğrencilere bu Ramazan ayında Sınıfınızda oruç tutmayan kaç kişi var? dediğimde cevap iki kişi olmuştur.
1400 yıl öncesinden Rabbimiz Ey iman edenler, oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah'tan sakı¬nasınız diye size de farz kalındı. buyurmuş.(Bakara 183)
Aradan bin dört yüz yıl geçiyor ve bu emir bize ulaşıyor. Bizler de aramızdaki bütün ayrılıkları bir yana itiyoruz, birleşiyoruz, aynı anda aynı ibadeti yapıyoruz. Hiçbir zaman bir araya gelemeyeceğimizi zannettiğimiz insanlarla oruç tutuyoruz, camide aynı safta omuz omuza verip ibadet yapıyoruz.
Ama hocam onların sevdiği liderlerle bizimkisi aynı değil. Onlar liderlerini sevgili peygamberimizden daha fazla severler denebilir.
Ammaaa, eğer liderleri onlara Bu gün öğle yemeğini benim hatırım için yemeyin dese bakalım kaç kişi tutar.
Sevgili peygamberimizin Mübarek adı anıldığında eli göğsüne gidip dili salatü selam getirirken, kendi liderinin adı anıldığında bakalım neler söyler.
Televizyon ekranlarında çok iyi niyetli ilim adamlarımızdan on tanesi stüdyoda oturuyorlar ve birlik-beraberlik üzerine konuşmaya başlıyorlar.
Hepsi çok güzel şeyler söylüyorlar.
Nerede birlik yapalım? Sorusuna cevapta ayrılık başlıyor ve tatlı sohbet çatışmaya dönüşüyor.
Hepsi hayran olduğu bir adamın gölgesinde toplanmayı teklif ederken bizler, bütün adamları yaratan Allahın Kuran-ı Kerimi etrafında birleşmeyi teklif ediyoruz demeye gerek yok zaten halkımız yetmiş milyonuyla bunu gerçekleştiriyor.
Bizim birliğimizi Bir olan Allahımızın emirleri sağlar.
Ramazanın ilk günü akşamı dikkat edin, Türkiyenin en kalabalık İstanbul şehrinde bütün Müslümanlar akşamüzeri elinde kaşık önünde buğulu çorbası ama kaşığı çorbaya uzatamıyor.
Kulaklar seste.
Hepsi bir tek sese dikkat kesiliyor.
O da camiden, radyodan veya televizyondan gelecek Allahü Ekber/En büyük Allahtır sesine kulak veriyor.
Dernek, cemiyet, vakıf, parti, bölge, ırk, renk, dil farkı gözetmeden bizi bir araya getiren sese kulak verelim.
Kuşkonmaz çiçeğinin üzerinde duran kuş gibi pırrrr diye uçuveren paranın piyasaya çıkması için hükümet bir senedir çalışıp çabalarken para iyice gizleniyor. Ama bu Ramazan ayı içerisinde durumu iyi olan Müslümanların, Zekât, Fıtra ve Sadaka adı altında fakirlere yaptıkları yardım, Hükümetlerin IMF den isteyipte bir türlü getiremediği paradan çok fazla olacaktır.
Bütün bu güzelliklerin gerçekleşmesi için hiç bir makamdan, kurum veya kuruluştan hiçbir baskı olmadan ancak Rabbimizin 1400 yıl önce gönderdiği: Ey iman edenler, oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah'tan sakı¬nasınız diye size de farz kalındı.(Bakara 183) Emri yeterli olmuştur.
Benim sizden isteğim, geçen sene mazeretsiz olarak oruç tutmamışsanız, bu sene tutmaya hemen karar vermenizdir. Eğer orucunuzu tutuyorsanız, geçen sene tutmayan bir akraba, arkadaş veya bir tanıdık bulup ikna edip, oruç tutmaya başlatınız.
|
|
|