ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    LAİKLER BİRBİRİNİ YİYOR


    Adam, işyerine muhasebeci alacak.

    Gazetelere ilan verir ve ücretin yüksek olduğunu söyler.

    Yüzlerce muhasebeci, ilan edilen günde işyerinin önünde hazır olurlar.

    Sırayla patronun huzuruna çıkan her muhasebeciye aynı soruyu sorar, “iki kere iki kaç eder?”

    İmtihana girenler “hemen cevabı yapıştırırlar, “Dört”

    Patron, “Çık dışarı” der.

    Uyanığın biri işin özünü çakar ve sorulan soruya cevabı verir, “Efendim, siz kaç olmasını isterseniz ben o rakama indirir veya çıkarırım” der.

    İmtihanı kazanır ve bol paralı işe başlar.

    Patron kazanır, muhasebeci kazanır ama devlet vergi kaybına, vatandaş, ahlak erozyonuna uğrar.

    Kendisini “Milletin efendisi” diye pohpohladığı vatandaşları ehlileştirmek için seksen yıldır Laiklik kırbacı, altmış yıldır Demokrasi kırbacıyla eğittiği insanlar bir türlü boyun eğmeyince “Bunlardan adam olmaz” diyorlar ama gidecek yer de olmayınca yeniden “Bak, hele sana yeniden anlatayım….” Diye silbaştan yapıyorlar.

    Ehlileştirdiklerini zannettikleri insanların çocukları, “Ama beyefendi, bu “Laiklik” kelimesi Grekçe’de şu anlama gelir, İngilizcede bu anlama gelir, iki kere iki dört eder…demeye başlayınca kendi eğittiği adamı bile dışarı çıkarıveriyor.

    Ehlileştirilmiş ailenin bir diğer çocuğu, “Ama beyefendi, ileri giden şu ülkelerde kamu alanlarının tamamında isteyen istediği kıyafetle işyerine gidebiliyor, iki kere iki dört eder…” diyor.

    Guantanamo hapishanesinin gardiyanı gibi “Sözünün üstüne söz kabul etmeyen siyaset tüccarı, “Çık dışarı” deyiveriyor.

    Yine ehlileştirme eğitiminden geçen ailenin çocuklarından biri “Efendim, siz nasıl isterseniz Laikliği ben ona göre açıklarım. Hatta Kurandan ayetler bile bulurum. İsterseniz Laiklik kamçınızın üzerine o ayetleri yazdırırım, dilerseniz demokrasi kamçınızın üzerine Kapital’den sözler işleterek daha estetik hale getiririm” deyip işi kapıyor ama yinede iş bilmez, siyaset mirasyedilerinin işini bitiriveriyor.

    “Efendim, siz iki kere ikinin kaç olmasını isterseniz ben o rakama indirir veya çıkarırım” diyen muhasebecinin, kendi cebini doldurduktan sonra patrona şantaja başladığı, sonunda elindeki vergi kaçırma belgelerini Defterdarlığa sunup, ihbar parası aldığı gibi siyaset dalaverecileri de birbirlerini yemeye başladılar.

    Gizli soruşturmaların içeriğini günü gününe gazetelerin manşetiden takip edebiliyoruz.

    "Filanın açıklarını tespit et ve bana bildir" diye tuttuğu adam, hem onun dosyasını tutuyor hem kendi patronunun dosyasını karşı tarafa satıyor.

    İnsanlık tarihinde işini hile hurda ile yürütenlerin başarılarının geçici olduğunu görüyoruz.

    Hz Ömer: "Hileci bir adam olmadığım için hilekârlar beni aldatamazlar" buyurmuş.

    Rabbimiz, "Kötü tuzak sahibini yakalar" buyurmuş. (Fatır süresi ayet 43)