MÜLTECİLER, ÇALINAN MALLARININ PEŞİNDELER
23/11/2021
Mahmut Toptaş
Afrikayı gidip görmedim. Eski kitaplarda, bol ormanlarından, aslanlarından, fillerinden, maymunlarından, neşeli şen ve şakrak insanlarından haber verirler.
Bir sincabın yere inmeden Afrikayı daldan dala atlayarak geçebileceğinden haber verirlerken bu günlerde Afrika manzaralarını televizyon ekranlarından ot bitmeyen, yağmursuzluktan çatlayan topraklar, kapitalizm canavarının geçtiği her yerde ayak izleri olarak bıraktığı ölmüş hayvan kafaları, eti kemiğine yapışmış kara kuru insan manzaralarıdır.
Amerikalı insan tacirleri, Afrikanın hür insanlarını zorla köle edip, zincirlere bağlayarak Amerikaya götürüp topraklarını işletirlermiş.
Gemide hastalanan ve ölenleri denize attıklarından, balıklar da bunu bildiklerinden gemileri takip ederler imiş.
Ama şimdilerde öyle değil. Malı çalınanların çocukları kendi paralarıyla kaçak yollardan o ülkelere geçerek babasının zorla çalıştırıldığı işe, gönüllü girebilmek için denizleri aşıyor veya denizlerde boğuluyor.
Avrupa Birliği üyeleri İngiltere, bu ölümüne yolculuk yapan insanların gelişinden endişeye kapılıyor.
Avrupa Birliği ülkeleri gelişi engelleyelim fikrini ileri sürerken bazıları, Babalarından çaldığımız mallarla torunlarını evlerinde besleyelim veya yine bir Müslüman ülkede tutalım da ülkemize gelip halkımızı Müslümanlığa özendirmesinler Diye planlar hazırlıyorlar.
Bunlara bakarak mı İslama özenecekler? demeyin.
1960lı yıllarda Avrupaya giden işçilerimizin çoğunluğu ilkokul mezunu değildi ve onların adamlığına bakarak Müslüman olan Avrupalı sayısı milyonu geçti.
Bu konuda doktora yapan bir Türk çocuğunu dinledim.
Biz, burada doğduk, büyüdük, okuduk, doktora tezimi verdim ama babam ve dedem gibi davranamadığımdan örnek olamıyoruz demişti.
Avrupada bir mülteci kampının yöneticiliğine Avrupada doğup, büyüyüp okuyan bir delikanlı getirilmiş.
Mültecilerin maddi ve manevi ihtiyaçlarını o karşılıyormuş. Çadırda kalanlara, çadırdan cami de yapıvermiş ve çocukların Kuran okumasını öğretecek hoca da vermiş.
Ayağının altındaki elmasları yine aynı köyün insanlarına kazdırarak çaldıkları elmasların, Paris, Londra, Newyorktaki Mücevheratçının vitrininde milyon dolarlara satıldığını görüyorlar ve sömürgenlerden geri almak için gidiyorlar.
Engellemeleri mümkin değildir. Milyonlarca insan, Dünyanın servetlerinin bir avuç insanın elinde toplandığını öğrendi ve adresini aldı ve ölümüne bir yolculuğa çıktı. Bu gidişi engelleyecek güç henüz bulunmuş değildir.
Adamlar çalışmış, kazanmış, şimdi kaçak yollardan servetin toplandığı ülkelere kaçak yollardan göç, haksız bir yoldur diyenler olabilir.
Amerika yerlilerine renkli cam kırıkları vererek yerlilerin ellerindeki altınları alanlar, hala aynı yollarla servet toplamaya devam ediyorlar.
Modern ülkelerin ürettiği zehirli zirai ilaçları tatmamış Afrika topraklarından beslenen etleri, sebzeleri ve meyveleri alıp, sanayi ürünlerinin son kullanma tarihi geçmiş sanal ürünleri medeniyyet adı altında satıyorlar.
Yardım adı altında Suriyedeki teröristlere 20 bin tır dolusu kullanımdan düşmüş, demir parçası haline gelmiş silahları, Suriye topraklarına boşaltıverdiler.
Ruandada Tutsiler size karşı harp hazırlığındalar size silah verelim diyerek bir sandık silah karşılığında Hutsilerin milyarlarca dolar değerindeki madenlerini götürenler, bir milyon insanın ölümüne sebep olanlar bu serveti haklı yoldan kazanmış sayılmazlar.