ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    MİLATTAN ÖNCE VE SONRA SÖMÜRGENLER


     MİLATTAN ÖNCE VE SONRA SÖMÜRGENLER

    10/12/2019/Salı/Milligazete

    Mahmut Toptaş

    Devlet başkanı olarak Firavun, Hz. Musa’ya karşı mücadele verirken sermayenin sahibi Karun, kral Firavunu destekliyor.

    Kral da maddi im­kanları, devlet kredilerini Karun’a akıtıyordu.

    Hz. Musa ve ona iman edenleri nasıl yok edecekle­rini de bugünkü ifadeyle üniversitele­rin başkanı Haman planlıyordu.

    Firavunvari yönetimlerde söz sermayenin­dir.

    Onun için Allah (c.c.) Hz. Musa’ya karşı duran bu üçlü çete­den bahsederken; önce sermaye sahibi Karun’u, sonra kral Firavunu daha sonra ilim adamı Haman’ın adını söyler:

    وَقَارُونَ وَفِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَلَقَدْ جَاءَهُمْ مُوسَى بِالْبَيِّنَاتِ فَاسْتَكْبَرُوا فِي الْأَرْضِ وَمَا كَانُوا سَابِقِينَ

    “Kârûn'u, Firavun'u ve Hâmân'ı da (helâk ettik). And olsun ki, Musa, onlara beyyinelerle (apaçık delillerle) gelmişti de, onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı.” (Ankebut süresi ayet 29/39)

    Biz, Karun’un yolundan değil, Ha­run’un (s.a.v.) yolundan gitmekle emrolunduk.

    Günümüzde Karunların işaretiyle yönetime gelenler halkın çoğunluğunu sömürürken, üniversite­nin ekonomi profe­sörlerini de devreye soka­rak, sermayenin milyonlarca elde dağınık ol­masının zararlı olduğunu, bunların elle­rinde­kinin bankalar aracılığıyla Karunlara transfer edilmesi gerektiğini, ser­mayesi elinden çıkanların da Karunların yanında ölme­yecek kadar maaşla çalışmasını öğütlerler.

    Bu düşünce tarzı da yeni değil.

    Davut (s.a.v.) zama­nında, doksan dokuz koyunu olan adam, tek koyuna sa­hip olan adamdan o tek koyununu da vermesini ister ve mantıki olarak haklılığını ispat eder. Hakem olması için Hz. Davud’a giderler ve O da; doksan dokuz ko­yunu olanın bu isteğinin zulüm olduğunu, bu tür düşünceye sahip şirket sahiplerinin küçük ortaklarına zulmettiğini söyler:

    قَالَ لَقَدْ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعْجَتِكَ إِلَى نِعَاجِهِ وَإِنَّ كَثِيرًا مِنَ الْخُلَطَاءِ لَيَبْغِي بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ إِلَّا الَّذِينَ آَمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَا هُمْ وَظَنَّ دَاوُودُ أَنَّمَا فَتَنَّاهُ فَاسْتَغْفَرَ رَبَّهُ وَخَرَّ رَاكِعًا

    “(Davud) dedi ki; "Senin koyununu kendi koyunları arasına istemekle sana zulmetmiş. Gerçekten malları birbirine karışık olanlar birbirlerinin haklarına tecavüz ederler. Ancak iman edip ameli salih işleyenler müstesna. Onlar da ne kadar azdır. Davud, bizim kendisini imtihan ettiğimizi zannetti. Rabbine istiğfar etti, secdeye kapandı ve tevbe ile Allah'a yöneldi. (Sad süresi secde ayeti  38/24)

    Günümüzdeki anlayışın aynı olduğunu merhum Necip Fazıl Kısakürek:

    “Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul,

    Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul” diye ifade eder.

    Karunlar ahirete inanmadıkları için yalnız dünya ha­yatını isterler. Harun (s.a.v.)’un yo­lundan giden Müs­lüman ise hem dünyayı hem ahireti isterler. Neticede Firavunun saltanatı, Karun’un mülkü Musa ile Harun (s.a.v.)’e inananlara kalır.

    Günümüzde, sermaye sahipleriyle, ateist­lik/gavurluk da beraber oldukları halde fakir oldukları için serma­yeye düşman olan komü­nistlerden bir çoğunun eline, Karun’un dolar­larından veriliverince televizyon ekran­ların­dan, eski komünistliklerinden vazgeçtiklerini ilan ettiler. Ahirete inanmayan dünyayı iste­yen bu ateist, kapitalist, nihilist, sosyalist vel­hasıl bütün ...istlerin söylediğini Rabbimiz bize haber veriyor:

    فَخَرَجَ عَلَى قَوْمِهِ فِي زِينَتِهِ قَالَ الَّذِينَ يُرِيدُونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا يَا لَيْتَ لَنَا مِثْلَ مَا أُوتِيَ قَارُونُ إِنَّهُ لَذُو حَظٍّ عَظِيمٍ

    “(Kârûn, bir gün) kavminin karşısına ziyneti içinde çıktı. Dünya hayatını isteyenler "Keşke Kârûn’a verilenlerin benzeri bizim de (olsaydı). Şüphesiz o büyük pay sahibidir." dediler. (Kasas süresi ayet 28/79)

    “Aaah ulan aaaah şimdi filanın parası bende olacak….”

    Gavurlukta değişen bir şey yok.

    Değişen alet edevat.