MADIMAK-BAŞBAĞLAR DERNE
Haksız yere öldürülen insanın kimliğine bakılmadan hakları aranır ve haksızlık yapanlardan hakkı alınır.
Rabbimiz, Maide süresinin 32 inci ayetinde Haksız yere bir adamı öldüren bütün insanları öldürmüş gibidir buyururken o kişinin hangi din veya ırktan olduğuna işaret etmeden hatta Nefsen kelimesindeki belirsizlik tenvini ile Kim olursa olsun, cinsiyeti ne olursa olsun manası verilerek haksız yere her hangi bir insanı öldüren bütün insanları öldürmüş gibidir buyurur.
İster Madımakta, ister Başbağlarda olsun, isterse Mekkede, isterse Vatikanda, isterse Tibette Budist tapınağında olsun. İsterse Afganistanda isterse Nijeryada olsun her nerede kim tarafından her hangi bir adam haksız yere öldürülmüşse onun hakkını almak bütün insanlığın görevidir.
Çünkü suç bütün insanlığa karşı işlenmiştir.
2 Temmuz 1993 günü Sivasta Madımak otelinin içinde 33 insan öldürülüyor, hemen üç gün sonra 05 Temmuz 1993 günü Erzincan Kemaliye Başbağlar köyünde 33 insan öldürülüyor ve öldüren katiller sürüsü Sivasın intikamıdır anlamında bir bildiri bırakıyorlar.
Halbuki o katiller sürüsünün İnsanlıktan nasibi olsaydı Madımak olayının üzerine gider ve katiller ortaya çıkıncaya kadar mücadelelerini verirlerdi.
Adam öldürmekten başka mesleği olmayan bir sürü yetiştirdi 1965-1980 arası siyasetleri ve eğitim devam ediyor.
Bir kısmı dağa çıktı, bir kısmı Avrupaya gitti, bir kısmı İstanbula yerleşti.
Üçü de adam öldürme işi yapıyor.
Bir kısmı batılı ajanların emir ve komutası altında dağlarda adam öldürürken Avrupaya gidenler onların erzak işini hallediyorlar, ara ara lazım olduğunda kan içme ihtiyaçlarını Avrupada da gideriyorlar.
Bir kısmı da mafya işine girdi.
Hem para işlerini hallediyorlar, hem de sipariş usulüyle ideolojik kişilerin isteklerini de yerine getiriyorlar.
Sağ veya soldan olmak önemli değil.
İş getiren veya işi bitirilecek olanın da sağ veya soldan olması önemli değil.
Önemli olan paranın gelmesi.
Peki, bu insanlar analarından doğduklarında alınlarında terörist veya mafya yazılarıyla mı doğdular?
Sevgili peygamberimiz: Her doğan çocuk İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra anne-babası onu ya Yahudi, ya Hıristiyan veya Mecusî yapar. buyurur. (Buhari cenaiz 80-92, Müslim Kader 25, Tirmizi Kader 5)
Bu çocukları bu hale getiren bu ülkede halka rağmen dayatılarak verilmeye çalışılan eğitimdir.
Ve bu eğitim konusunda hala hiçbir yenilik düşünülmemeye devam ediliyor.
Havada uçan bir yaprağın hareketinde güneşin, yağmurun, toprağın, bulutun, denizin, lodosun, poyrazın..etkisi olduğu gibi ruhumuzda esen eğitim rüzgarları da bedenimizde güller açmasına veya çıbanlar çıkmasına sebep olurlar.
Doktor, o çıbanı önce temizler, sonra üzerine şefkatli elleriyle bembeyaz, tertemiz ve yumuşak pamuk sarar ve içmesi için haplar verir.
Hasta, çıbanın küçük bir operasyonla alınmasını isteyince Doktor O zaman çıban bir başka yerinden çıkar. Senin ciğerin rahatsız, pislik üretiyor. Önce pislik üreten ciğerini tedavi etmemiz gerekir diye cevap verir.
Bu katiller sürüsünün okuduğu kitaplar yeniden dezenfekte edilmeli.
Aynı kitapları biz de okuduk ama dağa çıkmamak için kendimizi yiyip bitiriyoruz.
Anamızdan, babamızdan, hocalarımızdan aldığımız gıdalarla zararlı mikropları bünyemizde yok etmeye çalışıyoruz.
Çıbanbaşı insanların çıbanını patlatamazsınız. Patlatırsanız, hem yarası artar, hem kokusundan iyi insanlar da rahatsız olur, hem de adamın size kızgınlığı artar. Çıbanı kendi haline de bırakamazsınız.
Bembeyaz, yumuşacık pamukla saracaksınız, sonra verdiğiniz ilaçlarla çıbanı kurutacaksınız.
Tüyü bitmedik yetimlerin haklarını kendi hazinelerine hortumlayanların sosyal hayatında patlayan çıbanlar kokutuyor toplumu.
Çağımızda toplumun şikayet ettiği, siyaset-mafya ilişkileri, fuhşun yaygınlaşması, can ve mal güvenliğinin kalmaması, hırsızlık, yankesicilik gibi suçların artması sosyal hayatımızın çıban çıkarmasıdır.
Ameliyatlarla çıbanların alınması çare değil.
Ciğer rahatsız olunca vücut devamlı pislik üretiyor.
Ciğerin tedavi edilmesi gerekir.
Bunun için Madımak mağdurları ile Başbağlar mağdurları bir araya gelseler, bir dernek kursalar, bunları sevenler de onlara destek verseler ve pislik üretim merkezlerini kurutacak eğitim planları hazırlayarak Milli Eğitime katkıda bulunsalar.
|
|
|