MAZERET
ÜRETMEK MARAZDIR
Biz,
bulunduğumuz zamanın ve mekanın içinde Rabbimizin bize lütfettiği imkanları
Allah yolunda kullanmaktan sorumluyuz.
Kafirlerin,
zalimlerin hainlerin inkarı, zulmü ve ihaneti bizim hizmetimizi engellemek için
mazeretimiz olmamalıdır.
Herkes kendi
inancının gereğini yapar.
Ateşe Neden
yakıyorsun diye kızılmaz.
Akrebe Neden
sokuyorsun? denilmez.
Ateş
korkusundan soğukta donmak, Akrep korkusundan işe gitmemek olmadığı gibi,
şeytanımız ve şeytanlaşmış insanların engellerine bakarak korkup geri çekilmek
ve mazeret üretmek Müslümana yakışmaz.
Biz kafirin ve
hainin yaptıklarından değil, kendi yapmadıklarımızdan sorguya çekileceğiz.
Ben Halepte
iken yetmiş metre atlardım. Getirin Halebi yine atlayayım demek yerine bütün
gücünü kullanarak bir metre atlaman görevini yerine getirmen demektir.
Bu günlerde
başarısızlığımızı yüz yıl önceki atalarımızın sırtına yüklemekle yükümüz
hafiflemiyor.
Hatta biraz
daha katlanarak yükümüz artıyor.
Biz,
kazanıyoruz ama kapitalist fareler ambarlarımızı boşaltıyor, demek ambarın
boşaltılmasını engellemiyor.
Farelerin
giriş ve çıkış delikleri kapatılmalı, üsleri ve üstleri taranmalı.
Sevgili
peygamberimiz, kafirlerin kendisine sözlü ve fiziki saldırılarını hiç bir zaman
kimseye anlatmamıştır.
Anlatmak ona
fayda vermediği gibi o zaman zarfında kafirlere okuyacağı ayetlerin okunmasına
engel olur.
Yapılan
saldırıları anlatmak, diğer Müslümanların yüreğine korku sal ak demektir.
Mazeret
üretmenin yolunu açar.
Sevgili
peygamberimize yapılanlar biz, olayı gören sahabelerin anlatmasıyla
öğreniyoruz.
Onların
anlatması da bize sevgili peygamberimizin en güzel örnek olduğuna işaret eder.
Bakara
süresinin 246-251 numaralı ayetlerde Müslüman bir komutan olan Talutun ordusundaki
askerlerin bir kısmı kafir calutun ordusunun çok ve kuvvetli olduğunu görünce:
قَالُوا لَا طَاقَةَ لَنَا الْيَوْمَ
بِجَالُوتَ وَجُنُودِهِ
"Bu gün Calût ve ordusuna karşı gücümüz yok" deyip mazeret ürettiler ve asker kaçağı oldular.
Ama ordunun
diğer kısmı:
قَالَ الَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُمْ
مُلَاقُو اللَّهِ كَمْ مِنْ فِئَةٍ قَلِيلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَثِيرَةً بِإِذْنِ
اللَّهِ وَاللَّهُ مَعَ الصَّابِرِينَ (249)
Allah'a muhakkak kavuşacağını bilenler ise: "Nice
az topluluklar Allah'ın izniyle çok topluluklara galip gelmiştir. Allah sabredenlerle
beraberdir" dediler. (Bakara süresi ayet 249) ve harbi Allahın izniyle
kazandılar.
Sevgili peygamberimiz ilmi teşvik konusunda:
اغْدُ عَالِمًا أَوْ مُتَعَلِّمًا أَوْ
مُسْتَمِعًا أَوْ مُحِبًّا ، وَلاَ تَكُنِ الْخَامِسَ
فَتَهْلَكَ
Ya alim ol, ya öğrenci ol, ya dinleyici ol, ya onları
seven ol. Sakın beşinci olma, helak olursun buyurmuş.
Beyhaki, Şabül İman, Babü fazlil ilim, hadis no 1709,
Taberani, Mücemi sağir ve evsadında Muhammed maddesinde, Bezzar, Müsned, Ebu
Bekre hadisi, hadis no 3626, Darem, Sünen, hadis no 256)
Beşincinin beş bin tane mazereti vardır ama mazeretleri
onu alim yapmaz, helakten de kurtaramaz.