NÖBETÇİ CAMİLERİMİZ OLSUN
16/01/2019/Çrşmb/Milligazete
Memur sayısı en az olan İl Müdürleri arasında Meteoroloji
Müdürlükleri en etkili görevlerden birini yapıyorlar.
Bu günlerde konferans için gideceğim ilin havasını, rüzgarını,
karını, tipisini, boranını, kışını, soğukluk derecesini onların verdiği
raporlardan öğreniyor ve ona göre giyiniyorum.
Uçaklar, gemiler, çiftçiler
benden daha fazla dikkat ediyorlar.
Kambır Yunus rahmetliyi Karamanlılar iyi bilirler.
Elmaların yeni çiçek açtığı bir günde ziyaret ettiğimde gece
yatmadığını, Meteorolojinin raporuna göre hareket ettiğini, gözünün hep evdeki
termometrede olduğunu ve ona göre elma çiçeklerini dondurmamak için
alınabilecek tedbirlerin hazır olduğunu ve hemen faaliyete geçeceğini
anlatmıştı.
O gün ben de kendime göre ondan ders almıştım.
Konferanslar için gittiğim illerde imam, vaiz ve müftü arkadaşlara
meteoroloji memurlarını örnek verdikten sonra bu şehirde inkar fırtınasının
hangi yönden estirildiğini, kimlerin estirdiğini, gücünün şiddetini, ne tarafa
doğru estiğini, kimlere zarar verdiğini, korunmak ve şehir halkını korumak için
yine Meteoroloji memurları gibi 24 saat nöbette olmamız gerektiğini
anlatıyorum.
Çünkü inkar fırtınasının zararı, elma çiçeklerine donun verdiği
zarar gibi değildir.
Çiçek gibi çocuklarımızı, cehennemde yakma fırtınasıdır, inkar
fırtınası.
Bir nesli, inkarcı gavurlara kul yapma hareketidir.
Yaratılmışların en değerlisi insanı bu dünyada alçaltma, ahirette
cehenneme atma fırtınasıdır.
24/06/2013/tarihinde,
bu sütunlarda NÖBETÇİ CAMİ başlığı altında şöyle yazmıştım:
Şehrin
eski komünistlerinden biri, (yıl 1983) yanlışından dönmüş, doğru şeyler yapmak
istiyor. İslami birikimi olmadığından ne yapacağını bilmiyor.
Şehrin
vaizi olarak ben ona, Benim vaazları teybe alacaksın, çözümünü yapacaksın ve
eskiden makale yayınladığın o solcu gazetenin aynı köşesinden yayınlayacaksın
dedim ve yapmaya başladı.
Böylece
o, hem iki defa dinleyerek, hem yazarak öğrenirken öğretmiş oluyor.
Bir gün
bana Hocam, bizi komünist yapan Ege Üniversitesinin hocaları değil, şu
terzidir dedi.
Derken
terzi de ilk defa Cuma namazına beraber gitmemizle namaza başlayıverdi.
O
terziyi, Tanıdığım Ünsüzler kitabımda tanıtmıştım.
Vaazlarımı
yayınlayan arkadaş, bir yaz günü, Hocam, Ankarada yapılan bir toplantıda 150
kişiydik. Liderimiz bize İl ve ilçelerdeki camilerde verilen yaz eğitim
programlarını engelleyiniz. Kuran kursuna veya İmam-Hatibe gidenler bize
gelmiyor. Bizim kaynağımız liseler ama her çocuk Cami kursundan geçerse
kaynağımız kurur. Onun için Vali ve Kaymakamlarla temasa geçin ve engelleyin
dedi.
Valilerimiz,
Kaymakamlarımız, Müftülerimiz, Vaizlerimiz, İmamlarımız ve Müezzinlerimiz, bu
yaz mevsiminde sabah namazından yatsı namazına kadar aralıksız, derse devam
ediniz ve kendi şartlarınıza göre değil, ders almak isteyenlerin şartlarına
göre hareket ediniz.
Hatta
gece ders almak isteyenlere de Nöbetçi Cami lerde ders vermeye çalışınız.
Dünyamızda
bizim alemimizin dışında bir alem var.
Bizler,
sabah namazında kalkar, yatsı namazından sonra yatarız.
Bazı
insanlarımız vardır ki güneşin nereden doğduğunu bilmez.
Şafak
atarken yatarlar, güneş batarken uyanırlar.
Bunlara
yönelik eğitim için her il ve ilçemizde Nöbetçi Cami lerimiz olsa ve orada
bir görevlimiz isteyenlere hizmet verse.
Gecenin saat
üçünde, içinde nedamet hissi uyanan, pişmanlık duygusuyla dolan bir insanımız,
bilgisayarından veya cep telefonundan bakarak Nöbetçi Cami yi bulsa ve
görevlimiz hiç bir şey yapamasa bile onun başını bağrına yaslasa ve derdini
dinleyip içini boşaltsa.
Bir
başka zaman da içini dolduruverse.
Otele
gidecek parası veya zamanı olmadığı için Sabahçı Kahvesi nde vakit
kurşunlayanların sığınağı olsa, dileyen dilediği kadar namaz kılsa, teşbih
çekse ve nöbetçi hocamız onlara hem ikramlarda bulunsa hem dertlerine İslami
çözümler gösterse.
Camilerimiz,
dünyanın en rahat girilebilen en değerli yerleridir.
En
yakınınızın evine günde beş defa gidemezsiniz ama Camiye gidebilirsiniz.
Her cami
her gün 24x365 saat açık olmalıdır.
Nöbetçi
Cami lerde ise 24x365 görevli bulunmalıdır.