ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    NİYETİNİZ VE İŞİNİZ İYİ OLSUN


    NİYETİNİZ VE İŞİNİZ İYİ OLSUN

    14/04/2021

    Mahmut Toptaş

    Elham’ı biliyorsunuz, Elemtere’yi, Li ilafi’yi, İnna Atayna’yı, Tebbet’i, Gulhü’yü biliyorsunuz değil mi?

    Eşhedü’yü de biliyorsunuz.

    La ilahe illallah, Muhammedün rasülüllah demeyi de biliyorsunuz.

    İşte bunları bilip yürekten iman etmek, Allah katında yeryüzü dolusu altına sahip olmaktan daha hayırlıdır.

    Eline kamerayı alan herkes, çıkmış şehrin meydanına, gelip geçenlerin tam gözüne sokacak şekilde mikrofonu uzatıyor ve “Kelime- Tevhidi biliyor musun? Diyor ve genelde cevap “Hayır” oluyor.

    Röportajcının kimliğini bilmiyoruz.

    Bu millet İslam dini hakkında bilinmesi şart olanları bile bilmiyor dedirtmek için yapmış olabilir.

    Bu durumda doğru cevabı verenleri yayınlamayıp “Hayır, bilmiyorum” diyenleri yayınlamış da olabilir.

    Aynı röportajcı, “Kelime-i Tevhidi biliyor musun” diye sormak yerine “La ilahe illallah…” demeyi biliyor musun” dese bu ülkede doğup büyüyen Gayri Müslimlerimiz bile bilir bunu.

    “Kevser” süresini sormak yerine “İnna a’tayna’yı biliyor musun” dese cevap veremeyenler çok azınlıkta kalırlar.

    “İhlas süresi” diye sormak yerine “Gulhü süresini biliyor musun” dese, cevap verenler çoğunlukta olacaktır.

    Yazar, anketçi veya röportajcıların iyi niyetlilerinden olanlar bile milletimizin cahilliğini, zalimliğini, hainliğini… öne çıkarmakla halkı düzelteceğine inanmaktadır ve bu yol, sevgili peygamberimizin metoduna ve tebliğine aykırıdır.

    Sevgili peygamberimiz aralarında kırk yıl kaldığı halkının eski yanlışlarından değil yeni nazil olan doğruları onlara tebliğ etmiş ve dediklerini önce kendisi uygulayarak onlara örnek olmuş ve hatta Müslüman olanları uyarırken:

    عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ إِذَا قَالَ الرَّجُلُ هَلَكَ النَّاسُ فَهُوَ أَهْلَكُهُمْ  قَالَ أَبُو إِسْحَاقَ لاَ أَدْرِى أَهْلَكَهُمْ بِالنَّصْبِ أَوْ أَهْلَكُهُمْ بِالرَّفْعِ

    "Bir adam ‘İnsanlar helak oldu” derse onların en kötüsü o olur veya insanları helak edenlerin başında o gelir” buyurur. (Müslim, Sahih, K. El-birr, bab 41, Malik, Muvatta, Ebvab’ül-kelam bab 1, Ebu Davud, Edeb, bab 85Hadis 4983)

    Hadisi şerh eden Hattabi: “Bu sözü, ayıplamak için dahi söylememek gerekir.

    Ayıplamak için veya kendisinin faziletini anlatmak için söylüyorsa yine helak olanlardan olur” diyor.

     Konya’nın manevi mimarı olarak bilinen merhum Hacıveyis zade Mustafa efendi, ilk açılan İmam-Hatip okulunda öğretmenlik yaparken ikmale kalan öğrencileri komisyon huzurunda sözlü imtihan yaparken öğrenciden cevap gelmeyince “Yavrum, doğrusunu sen biliyorsun hani kitapta şöyle yazıyordu değil mi” dermiş, komisyondaki diğer iki öğretmen, “Hocam, burası öğretme yeri değil,  imtihan yeri” dediklerinde hoca, “Öğrensin de nerde öğrenirse öğrensin” dermiş.

    Elli yıl içinde yazılan hatıratlarda, Hacıveyis zade Mustafa efendi hayırla anılır ama o  öğretmeyenlerin adı, okul arşivinde, tozlu raflarda soluklamaktadır.

    Kur’an okumasını bilmeyenler, siz Kur’an-i Kerimden en az birkaç sayfasını ezbere bilirsiniz.

    Elhamı/Fatiha süresini biliyorsunuz.

    Gulhü/İhlas süresinin biliyorsunuz.

    Namaz sürelerini biliyorsunuz.

    Bu Koronalı, Ramazan günlerinde ezberinizde olan sürelerin manasını bir tefsirden okuyuverin.

    Her evde Kur’an okumasını bilen biri vardır.

    Hemen bu günden itibaren evde bir ders başlatıp, Kur’an okumasını öğrenip Kadir gecesinde Yasin süresini kendiniz okuyabilirsiniz.

    “Ben biliyorum” diyerek kenara çekilmeyin, hemen yaşına bakmadan birkaç tane öğrenci bularak öğretmeye başlayıveriniz.

    Rabbimiz yardımcımız olsun.