ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    NAMAZDA DOĞRU SÖYLER MAHKEMEDE ŞAŞAR


    NAMAZDA DOĞRU SÖYLER MAHKEMEDE ŞAŞAR

    Anayasa Mahkemesi Başkanı sayın Zühdü Arslan: “Fikri ve vicdanı hür olmayandan hakim olmaz.” Dedi dün.

    Yerden göğe kadar haklı ama ilave etmeliydi ve “"Fikri ve vicdanı hür olmayandan hakim de olmaz adam da olmaz.” Dese daha yerinde olurdu.

    Bulunduğu yere göre konuştuğu için bu ilaveyi yapmamıştır dedim.

    Aslında fikri ve vicdanı hür olmayanlar insanlıktan çıkarlar.

    Rabbimiz haber veriyor:

    وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ لَهُمْ قُلُوبٌ لَا يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لَا يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آَذَانٌ لَا يَسْمَعُونَ بِهَا أُولَئِكَ كَالْأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُولَئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ

    “Yemin olsun ki (İnkar ve ısyanları sebebiyle) cehennem için cin ve in­sanlardan birçok kişi yarat­tık. Onların anlamayan kalpleri, kendisiyle “Gerçeği) göremedikleri göz­leri, kendisiyle “Hakkı) işitemedik­leri kulakları vardır. Onlar hayvanlar gibi­dirler. Hatta daha da sapıktırlar. İşte onlar gafillerin ta kendile­ridirler.” (A’raf süresi ayet 179)

    Kendi kurallarını gönül gözlerinin önüne kara bir barikat gibi geren, kendisini yaratan, yaşatan, kalbini ve kanını yöneten Rabbinin koyduğu kurallara kulağını kapatanların hayvanlık derekesinin altına düştüklerini haber verir.

    Hükümet ve muhalefet, 1980 Anayasasının değişmesi gerektiğinde birleşiyorlar.

    Bütün hukukçular ve günlük her işinde kanunlarla karşılaşan ve sıkıntı içinde olanlar da değişmesini istiyorlar ama 35 yıldır uygulamaya devam ediyorlar.

    Avrupa Birliğine kafa tutarız, Birleşmiş Milletler kararlarına itiraz ederiz ama bunların değerlerine aykırı kanun çıkarmamak için en yetkili hukuk adamlarımızı görevlendiririz ve ardından özgür olduğumuz haykırırız.

    Hatta namazını kılan hukukçularımız, günde beş vakitte kırk rekatta kırk defa “İyyake na’büdü/Ancak sana kulluk ederiz” diyerek özgürlüğün tekrarını ve kendimize telkinini yaparız ama namazda doğru söyler, mahkemede şaşarız.

    Elmalılı merhumun tefsirinde ne güzel ifade edilmiş:

    “Lisanı İslam’da hürriyet, hukukuna malikiyet diye tarif olunur, [Keşfi pezdevî] ki bunun zıddı hukukuna başkasının malik olması demek olan esaret ve rıkkiyettir.

    Aslı hukuk ise vaz'ı ilâhidir. Binaenaleyh her hangi bir ferdin vaz'ı ilahi olan hukuku kendi rızası munzam olmaksızın diğer bir vaz’ı beşerî ile tebdil, tagyir veya tasarrufa mahkûm olabiliyorsa o artık yalnız Allah’ın kulu değildir. Ve onda bir hissei esaret vardır.

    Ve artık onun vecaip-ü vezaifi mahzı hakkın icabına değil, şunun bunun keyf-ü iradesine tabidir. Binaenaleyh Haktealâyi tanımayan kimse de hukukuna malikiyet manâsına hakkı hürriyet farz etmek bir tenakuz olduğu gibi, Haktealâdan başkasına kul olanlarda da hürriyet farz etmek imkânsızdır.” (Hak Dini Kur’an Dili, Elmalı’lı Muhammed Hamdi Yazır, 1/129)