ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    NE AMERİKA NE RUSYA


    NE AMERİKA NE RUSYA

    14/06/2019/Cuma/Milligazete

    Hazreti Adem aleyhisselam döneminde güneş doğudan doğar, batıdan batardı.

    Bir günün uzunluğu aynen bu günkü gibiydi.

    Bir sene güneş takvimine göre 365 gündü.

    Değişen bir şey yok.

    1990 yılında “Küfür Cephesinde Yeni bir Şey Yok” isimli bir konferansı illerin yarısında ilçelerin de bir çoğunda konferans vererek yeni bir şey söyleyen yok anlamında konferanslar verirken inkarcıların, isyancıların, eşkıyaların… söylediklerini daha önce Şeytanın dilinden, Firavun’un  ve diğer kafir yöneticilerin dilinden söylendiğini Kur’an bize haber verirken iman, İslam, kardeşlik, adalet, iffet, izzet, saadet, yardımlaşma, kaynaşma…gibi sözlerin peygamberlerin diliyle söylendiğini haber verdiğini delilleriyle söylemiş sonra yazmıştım.

    Bu günlerde dünyayı hep iki kutuplu göstererek, diğer devletleri küçük düşüren Amerika ve Rusya arasındaki çatışmalara odaklanarak zaman israfı yaptırıyorlar bize.

    Sevgili peygamberimiz daha Mekke’de iken Konstantin’de oturan Heraklius ile Pers/İran imparatoru Hüsrev perviz arasında olurdu savaşlar.

    Dünyanın neresinde bir olay olursa ilgilenmemizi isteyen Rabbimiz, sevgili peygamberimizi bütün insanlık için gönderdiğini haber veriyor ve Şam- Mısır civarlarında Bizans ile Persler arasındaki savaşı da haber veriyordu.

    Rum süresinin ilk ayetleri bu konuyu işlediği için Rum süresi denilmiş.

    Hıristiyan olan Bizans’ın, Teslise/Üç tanrıya inanan kafirler olmasına rağmen Rabbimiz, ateşe tapınan perslere karşı Hıristiyanların tarafında olmasını istemiş.

    Ama bu ayetler nazil olduktan sonra bu savaşlar üzerinde sevgili peygamberimizin söylediği sözlere fazla rastlanmamıştır.

    Bu da gösteriyor ki, tedbirini almış ama lafını etmemiştir.

    Sevgili peygamberimiz, kendisine iman eden ashabına, çevresindeki kabilelere, devletlere, kendine  gelen ayetleri duyurmaya, nasıl uygulanacağını öğretmeye, örnek olmaya devam etmiş.

    Özgürlüğüne kavuşturduğu kölelerle aynı sofrada yemek yemesi, aynı safta ashabın ileri gelenleriyle namaza durması hem ateşperest İran’da, hem Kudüs, Mısır, Bağdat gibi şehirlerde özgür Hıristiyanlardan ve ateşperestlerden daha fazla olan onların köleleri bu haberi duymuşlar ve kulaklarını Mekke’den gelecek haberlere çevirmişler.

    Mekke ve Medine’de Bizans’ın veya Perslerin gücünden bahseden yok ama onların ülkesinde ezilenler, kurtarıcılarının sesini beklemeye başlamışlar bile.

    Bu hal ise zalim yöneticilerin yüreğine korku salmıştır.

    Bizans’la İranlılar arasındaki savaşları konuşmak yerine Hem İran Kisra’sına, Hem Bizans kayzeri Haraklius’a mektuplar göndererek İslam’a davet etmiştir.

    Kisra, Yemen’deki valisine mektup yazarak Medine’deki peygamberim diyeni yakalayıp İran’a göndermesini veya öldürmesi emrini verir ama yakalamak veya öldürmek için gelenler Müslüman olduğu gibi Yemen valisi Bazan da Müslüman olur.

    İşimizi yapalım.

    Dünya genelindeki Müslümanları İslami bilgilerle donatalım,

    Bilgide kalmayıp hayatımızı İslam’a göre yaşayalım,

    Sekiz milyar insana örnek olalım,

    Dünyadaki bütün mazlumlar, mağdurlar, sömürülenler, bizim imanlı, insaflı, adaletli, izzetli, iffetli, merhametli kaynaşmalı, mutlu, umutlu, endişesiz, güvenli, halimizi görsünler.

    Ondan sonra Amerika devlet başkanı Trump’a, Rus devlet başkanı Putin’e, Çin devlet başkanı Xİ Jinping’e….ve diğerlerine İslam’a davet mektubunu yazalım.

    Şimdi yazarsak cevap olarak “Örnek bir Müslüman gösteriniz ve biz onun bir yıllık hayatını izleyecek ve sonra karar vereceğiz” derlerse kimi gösterebiliriz?

    Bu son paragraf, “Senin bu güne kadarki yazılarına uymadı, sen karamsar yazı yazmadın” diyenlere “Bu yazı da karamsar değildir. Biz, bu halimizle İslam’ı temsil etmiyoruz ama İslam’ın dışındakilerle kıyaslayarak bize puan verirlerse her yerde İslam ve Müslümanlar kazanırlar” derim.

    Örnek olarak dünya genelinde her dinden insanların kendi bölgesinde yaşayan Müslümanlara bakarak İslam’a girmeleri bu kıyaslama sonucundur.