ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    NE EKERSEN ONU BİÇERSİN


    NE EKERSEN ONU BİÇERSİN

    10/07/2018

    29 Ekim 1923 tarihinde ülke genelinde kaç tane terörist vardı?

    Aynı tarihlerde kaç tane hırsızlık vakası olmuştu?

    Köşe dönücü, Hortumcu, İşbilen…kelimeleri biliniyor muydu?

    Tacizci, tecavüzcü, kadın katili, erkek katili, yaralama suçları gibi suç oranlarının ne olduğunu ben bilmiyorum.

    Ama şunu biliyorum, Osmanlının son dönemlerinde İstanbul’u ziyaret eden veya İstanbul’da görev gereği kalan yabancıların tercüme edilen mektup ve hatıratlarında can güvenliğinin çok güvenli olduğunu, mal güvenliği için de “Dükkan önündeki mallar akşam toplanmadan kalır ve gece hiçbir zarar verilmez” cümleleri geçer.

    Yabancının şahitliğine de gerek yok ama yaban severler için naklettim.

    Daha birkaç sene öncesine kadar bazı mallarımız evin önünde, bahçemizde hatta tarlada açıkta kalırdı ve hiçbir şey olmazdı.

    Hala bu ahlaki adeti devam ettiren bazı köy ve küçük ilçelerimiz vardır.

    Günümüzde güvenlik kameralarına yatırılan paralar, güvenlik görevlilerine ödenen maaşlar milyarları bulmasına  rağmen can ve mal güvenliği sağlanamamakta.

    Güvenlik kamerasına önce poz verdikten sonra işine başlayan suçlu üretmekteyiz.

    1990 dan bu güne kadar öldürülen terörist sayısının bir rakamı vardır ama ben bilmiyorum.

    Fakat dağdaki terörist sayısında eksilme olmuyor.

    Devamlı takviye ediliyor.

    Dağa çıkan veya kaçırılanların çoğunluğu bu ülkenin insanları.

    Anası ve babası Müslüman. Bu ülkenin ilk, orta, Lise ve Üniversitelerinde okumuşlar.

    Abdullah Öcalan, Türkiye’nin en seçkim okulu Mülkiyede eğitim almış.

    Hani atalarımız “Ne ekersen onu biçersin” derler.

    Bu kuralı alın ziraat mühendisliği okulunda öğrencilere anlatın.

    Evlenen çiftler için yazılan çocuk yetiştirme dersi kitaplarına koyun.

    Yönetici yetiştiren okulların siyasetnamelerine başlık yapın.

    Köftehorların “Ne kadar para, o kadar köfte” sözü de aynı manaya gelir.

    Devlet, vatandaşının “Hak ile sorumluluk” dengesini kendi uygulamalarında gösterdiği gibi okul hayatında eğitimciler ve öğretim işlerini yapanlar tarafından da işlenmesini sağlamalıdır.

    Yetki ile sorumluluğun dengeli olması gerektiğini Rabbimiz:

    لَا يُكَلِّفُ اللَّهُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا

    “Allah, kişiye ancak gücünün yeteceği kada­rını teklif eder.” (Bakara süresi ayet 2/286) buyurmuş.

    Alın siz bu ayeti, eğitime uygulayın da bu günkü haksızlığı ortadan kaldırın.

    Bu gün süper zeka çocukla, akıl özürlü çocuk, aynı sınıfta, aynı dersler ve aynı sorularla aynı notlarla cezalandırılıyor, aşağılanıyor.

    Sevgili peygamberimiz:

    الْخَرَاجُ بِالضَّمَانِ

    “Nimet, külfet karşılıdır” buyurmuş. (Ebu Davud, Sünen, K. İcare, bab 37, Tirmizi, Sünen, K. Büyu’, bab 53, Nesai, Sünen, K. Büyu’, bab 15)

    Bu ayet ve hadislerden Fakih/hukukçularımız, الْغُرْم بِالْغُنْمِ/”Külfet, nimet karşılığıdır”  genel kaidesini kullanmışlar.

    Nimet, yalnız yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, kullandığımız değildir.

    Bunlar nimettir ama duyduklarımız, gördüklerimiz, tuttuklarımız, kokladıklarımız…da nimettir.

    Rabbimizin, güneşi ve havayı, hiç ayırım yapmada bütün insanlara, hayvanlara, otlara ve ağaçlara sunduğu, onların da alım gücüne göre güneş ve havadan faydalandığı oranda fayda sunduğu gibi herkes gücü oranında imkanlardan yararlandığı gibi görevini yerine getirmeli.