ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    ORADA “GÖBEĞİNİ KAŞIYA


    Laik elitlerin alış-veriş yaptığı, garip gurabanın “İslami Büfe” açamadığı Beşiktaş’ta Akadlar Kültür Merkezinde Cumhuriyet ve laik duyarlılığı en yüksek olan Beyaz Türklerimiz bir araya gelmişler.

    Tabii ki “Beyaz Müslüman” larımızdan bir tanesi yok aralarında.

    Bu kültür merkezinde “Manat” üzerine yapılan konuşmalardan sonra kültür merkezinin otoparkında ressam Bedri Baykam ve yardımcısı bıçaklanır.

    Televizyondan gördüğümüz kadarıyla acılar içinde kıvranan Bedri Baykam’ a yardım elini uzatan bir tek kişi görülüyor.

    Orada konuşmaları izleyen bir tek kişi değildi herhalde.

    Otoparkta olanlar, arabalarına bindikten sonra kapılarını da kilitleyip Bedri Baykam’ın önünden yıldırım hızıyla kaçıp gidiyorlar.

    Arabasına atlayıp kaçanların akıllarında neler geçer bilinmez ama Aziz Nesin, cenaze namazının kılınmamasını, kabrinin gizli tutulmasını vasiyet etmişti.

    Sağlığında bu vasiyetinin gerekçelerinden birini anlatırken “Sağlığımda bana çektirenler, cenazemin başında sahte gözyaşı dökecekler ve çok iyi dosttuk diyecekler. Bunlara bu fırsatı vermeyeceğim” anlamında şeyler söylüyordu.

    Sahi, o toplantıda “İkna odaları” na alınmadan ikna olmuş “Kardelen” lerimiz yok muydu.

    Onlar niçin yardıma koşmamışlardı?

    Batıcılıkta Amsterdam’ın Dam meydanını gerici bulan, Laiklikte Fransa’yı tutucu gören bu tür aydınlıkla karanlığın arasında kalmış gri meydanda laf koşturan, ne “Beyaz Türk” lerin parasal aydınlığına kavuşabilmişler, ne de Notre Dame de Sion Fransız Lisesi mezunu olan, Cumhuriyet Gazetesi Fransa temsilciliği yapan Mine Kırıkkanat’ın lafıyla “kirli beyaz atletleri ve paçalı donlarıyla yatan, hart hart kaşınan, geviş getirip geğiren insanlardan olabilmişler.

    Bunlar, alacakaranlıkt birbirini batırmak için çırpınan insanlardır.

    “Taşralı” diye hakaret ettikleri “büfeci Müslümanlar” iki kişiyi kavga ederken ayırmak uğruna kavgada bıçak yiyen insanlardırlar.

    Şehirdışında, derme çatma ev kurmasına bile tahammül edemedikleri ve adına Macarca kelime kullanarak “Varoş” diyerek ilerici olduklarını ifade ettikleri, medeniyet sacında çifte kavrulmuş vatandaşlarımız, yoldan geçerken gördüğü yangın evine dalıp alevler içinden çocuğu kaptığıyla kurtardığında televizyonlarda kahraman ilan edilir.

    Eğer o Kültür Merkezinin salonuna onlardan biri köklerinden koparılmadan salona alınabilmiş olsaydı, Bedri beyi sırtında taşırdı hastaneye kadar.

    Otoyolda trafik kazası geçirenleri görmezden gelip geçebilecek sizin deyiminizle “K… kıllı” adamımız yok bizim.

    11/04/2011 tarihli “İKİ AVUKAT ÖRNEĞİ” isimli yazımı da tavsiye ederim

    Sevgili peygamberimiz buyurur: “ Sizden biri, kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçekten iman etmiş sayılmaz” (Buhari, Sahih, K.İman Bab 7)