OSMANLI KUMUNUZU MU SÖM
Bazen Derinlere daldım deriz.
Derinlere daldığımızda yüzeyleri göremeyiz veya daha derinleri göremeyiz.
1963 yılında Bodrumun Türkbükü köyünde kalırken sünger avcılarını dinlerdim kahvede.
Anlatanların bir kısmı sakattı.
Denizde vurgun yemişlerdi.
Vurgunu kendilerince anlatırlardı. Doktor diliyle değil.
Derine daldıkça beyinde bir şeyler kaybolur, derine dalmaktan keyif alır hale gelirmiş ve o esnada vurgunu yermiş.
Oksijensizlikten vücudun bir yeri sakat kalırmış.
Bu dalmalar yalnız denizde olmaz.
Deniz dışında dalıp gidenler de olur.
Köylü Mart ayında üzüm çubuklarını budarken tuvaleti gelir.
Tuvaletten sonra bağın içinde dolaşır dururmuş.
Karşı bağdan biri bağırmış Ne dolaşıp durursun?
Tam cevap vereceği anda aradığını bulmuş.
Tuvaletini yaparken köylü bıçkısını ağzına almış ve tuvaletten sonra bıçkıyı koyduğu yeri bulamayınca aramaya başlamış.
Karşıdaki köylünün sorusuna cevap vereceği zaman ağzını açacağında bıçkı ağzından düşünce bulur kaybettiğini.
Bazen insanın kendisi dalar, bazen de daldırırlar, dalgın hale getirirler.
Türkleri dalgın hale getirmiş İngilizler ve Araplar bizi Yemende arkadan vurdular dedirtmiş.
Yemene niye gittik? Sorusunu sordurmuyor.
İngilizler, Yemende ne arardı? Sorusunu sordurmuyor.
İngilizler, Medineye kadar gelen demir yollarının demirlerini altın karşılığında Arabın eşkıyasına söktürür.
Eşkıya üzerinden Arabın tamamına düşman yapar bizi.
Araplarla aramızdaki bağ olan demir yolunu söktüren İngilizi hiç görmeyiz.
Arapları da dalgın hale getirmişler.
1985 yılında Riyadda bir Üniversitenin yurdunda Türk ve Arap öğrencilerle sohbet ederken Suudlu olduğunu söyleyen bir öğrenci, Beş yüz yıl bizi sömürmüşsünüz dedi.
Ben de ona, Hicaz bölgesi deyince milyarlarca Müslümanın hatırına Mekke, Kabe, Arafat, Medine, petrol ve kum denizi gelir.
Osmanlı döneminde petrol yoktu. Kendilerine Hakim-ül Harameyn/Mekke ve Medinenin hakimi denilmesini sietemeyen ve Hadim-ül harameyn/Mekke ve Medinenin hizmetkarı denilmesini isteyen Osmanlı devlet başkanları buradan İstanbula kum mu taşımış? dedim.
Suudlu genç, Teşekkür ederim. Hiç böyle düşünmemiştim deyince ben de ona İngilizler bizim topraklarımızı sömürmeden önce düşünce damarlarımızı tıkamış, beynimizi sömürmüş. Bize Türkçülük, size Arapçılık zehrini aşılayan Kaltaban bizi sağlıklı düşünemez hale getirmiş. diyerek devam etmiştim.
Yeni nesilden iki taraftan da oyununun farkına varanlar çoğaldı.
Hele hele İslami eğitim alanlar oyunun farkına daha fazla vardığını anladıklarından doğrudan Kurana saldırılar başladı.
Türkiyede küçük çocuklara Kuran okuma yasağını geçirdiler parlamentodan.
Amerikan askerleri Guantanamoda Mushafın sayfalarını tuvalete atarlarken, Amerikalı papazlardan bazıları yakmaya teşebbüs ettiler.
Halkı Müslüman ülkelerde Kurandan uzak bir Ilımlı İslam projesiyle bizi yeniden kandırmaya çalışıyorlar ama bu sefer tutmadı.
İngilizin adı anılmaz oldu.
Devrede Amerika ve onun ileri karakolu durumundaki İsrail var.
Amerika, işini İngilizler gibi ince ayar yapamadığından, başını eğerek yapsa da arkası Wikileaksdan nereye gittiğini ne yaptığını ele veriyor.
Onun için Türkiyede, Arap ülkelerinde ve diğer ülkelerde yüzde elliden, yüzde doksana varan sayıda insanlar Amerikayı sevmediğini, nefret ettiğini söylüyorlar.
Bazı siyasilerimiz, binicisine göre kişneseler de, bazı yazarlarımız, ekmeğini yediğinin kılıcını sallayarak dalgınlaştırılsalar da ayılma, kendine gelme dönemi başladı ve bu hareketin önünü kimse alamaz İnşaallah.
Bahar mevsiminde Rabbimizin rahmetiyle tabiatın tamamında bir uyanış olduğu gibi, dağ-taş yeşermeler meydana geldiği gibi, halkı Müslüman ülkelerdeki insanlarda da yine Rabbimizin rahmetiyle uyanış başladı.
Bazılarının asit yağmurlarıyla bazı yerleri kurutulabilir ama tabiatın tamamını kurutmaya güçleri yetmediği gibi bazılarının beynine girip dalgınlaştırabilirler fakat bütün Müslümanları dalgınlaştıracak kadar afyonları yok ellerinde.
|
|
|