PARMAK SAYISI MI TERAZİ
Antikacı dükkanında büyümüş, antikacılık yapan 23 yaşındaki delikanlıyla yolculuk yapıyoruz.
Arabayı o sürüyor. Yol uzun. Laf lafı açıyor, laf da şoförün gözünü açıyor.
Derken delikanlı bana Bahailik nedir? dedi.
Ben de ona 1850 li yıllara İranda Şiiler arasından çıkan ve kendisini Bab ilan eden, sonradan Bahaullah isimli biri tarafından Bahailik diye isimlendirilen, Kuranın hükümlerini ortadan kaldıran ve kendi koyduklarını din ilan eden, İngilizler tarafında desteklenen, İsaril devleti sınırları içinde Hayfa şehrinde merkezleri olan sapık bir cereyan.
Ayları bile değiştirmişler. Ona göre aylar on dokuz günden ibaret. Senenin on dokuz ayı vardır dedikten sonra on dokuzu on dokuzla çarpsak kaç eder? Yoksa bunlar senenin günlerini de eksilttiler mi bir hesap yap dedim.
Boş ver hocam, aslı sapıksa dediklerine kafa yormayalım deyiverdi.
Bu günlerde adalete güven kaldı mı kalmadı mı tartışmaları devam ediyor.
Bir olayda kişinin tutukluluğuna karar verenlerle serbest bırakanların elindeki kanun kitabı aynı.
Peki, bu iki mahkeme aynı olayı aynı kanunlarla neden ayrı ayrı karar verirler?
Efendim birinci mahkemede ikiye bir tutukluluğuna karar verildi, ikinci mahkemede ikiye bir serbest bırakılmasına karar verildi. İkisi de kanuni denildiğinde o zaman kanuna gerek yok, üç hakimin huzuruna gelen kişiler dinlenir, deliller incelenir ve oylamayla ya tutuklanır veya serbest bırakılır diye cevap verilse ne olur?
Ama o zaman hakimlerin elinde dayanacakları bir kanun olması gerekir denildiğinde Zaten o kanunlarda çoğunluğu hukukçu olmayanların parmak çokluğuyla çıkmıştı diye cevap verilse ne olur?
Ama başka çıkış yolumuz yok. Parlamentonun koyduğu kanunlar, milletin çoğunluğunun oylarıyla seçilen insanlar tarafından kabul edildiği için demokratiktir diye cevap verene Peki, bu kanuna karşı olan parti bunu Anayasa mahkemesine götürürse ne olacak? Milletin seçtiği üç yüz Milletvekilinin kabul ettiğini altı tane Anayasa üyesi reddederse demokrasiniz elden gitmez mi? diye sorsa ne cevap verilebilir?
Anayasa da Anayasa mahkemesi de kanuni dir diyen birine Ama onları dört tane General bir darbe sonrası koymuştu diye cevap verilirse?
Biz, sivil anayasa istiyoruz diye bas bas bağırıyoruz ya diyen birine, Baş ağrısını dindiremeyen, migrenine çare bulamayan, evinin içinde adaleti sağlayamayan, yüksek maaşına rağmen maddi sıkıntı çeken, Hukuk kelimesinin H harfini alfabeden başka yerde görmeyen insanların geleceğimizle ilgili koyacağı kurallar ne kadar yararlı olabilir? Diye soru sorulsa ne cevap verilir bilemiyorum.
Bir salonda beş yüz kişi olsa ve bir adam elinde sandalye ile sahneye gelse ve Bu sandalye kaç kilo gelir? diye soru sorsa, cevaplar değişik olur.
Sahnedeki adam Beş kilo diyenler parmak kaldırsın, dört diyenler kaldırsın, üç diyenler kaldırsın dese ve sayım neticesinde Bu sandalye dört kilodur. Çünkü iki yüz altmış kişi dört diyor dese o salondakiler kabul etmediği gibi altı milyar insan da kabul etmez.
Böyle bir şey yok ki demeyin.
Uyuşturucu iyi mi kötü mü diye bir oylama yapılsa şu anda Türkiyede yüzde doksan dokuz kötü diyenler kazanır.
Batıda da böyleydi.
Birçok defa kötüdür diye parlamentodan geçmeyen kanunlar, şimdi belirli sokaklarda uyuşturucunun her çeşidinin satılmasını devlet sağlıyor. O sokakları kendim gezerek gördüm batıda.
Orada işyeri açanlar, uyuşturucularının her çeşidini kanuni yollarla alırlar ve içirirler.
Yirmi yıl önce Hayır diyenlerin sayısı çokken mi doğruyu yapıyorlardı, yoksa şimdi Evet diyenlerin sayısı çok olunca mı doğruyu yapıyorlar?
Sandalyenin kilosunu belirlemede parmak sayısına itiraz edenler, kendi gelecekleri ve neslinin geleceğiyle ilgili parmak sayısının çokluktaki yanlışlığına niçin itiraz etmezler?
Parmak sayısı, terazinin olmadığı yerde geçerlidir.
Terazinin olduğu yerde parmak geçersiz.
Rabbimiz buyurur: Yemin olsun ki, insanlar adaletle ayakta dur¬sunlar diye, Peygam¬berlerimizi apaçık delil¬lerle gönderdik ve yanlarında kitap ve (adalet) tera¬zisini indirdik
. (Hadid süresi ayet 25)
|
|
|