PUTLAR ÖNÜNDE BAŞI EZİL
Görenle görmeyen, gündüzle gece, sıcakla soğuk, bilenle bilmeyen bir olmadığı gibi Allaha kul olanla kula kul olan da bir değildir.
Kuran ayetlerinin her kelimesinin hatta her harfinin üzerinde durduğu en önemli konu Allaha kulluk konusudur.
Günümüzde bu konu biraz daha önem kazanmış durumda. Sayıları beş yüzü geçmeyen fakat etkili ve yetkili yerde duran, Allaha iman etme şerefine ermeyen bir avuç azınlığımız, bu günlerde Amerikaya kulluk yapalım, onun koyduğu kuralları uygulayalım, gönül kıblemiz hep Dolara doğru dönsün diyenler var.
Amerikan imkanları içerisinde yetişen, yılık kişi başına otuz bin dolar düşen bir ailenin huzurlu olduğunu zannederiz.
Mesela siz, bir Amerikan Cumhurbaşkanı olmak ister misiniz?
Bir çete kurup her sene birkaç ülkeye saldırıp, insanlarını öldürüp servetlerini ülkeye taşıyarak kişi başına otuz bin Dolar servet edinip, o servetle kudurup, oğlunuz kadınlaşsın, kızınız her gün Bakırköy hastahanesinde uyuşturucu tedavisi görsün, Üsame korkusuyla ülkenin her köşesine polis arabası, itfaiye aracı ve ambulans yerleştirerek kendisi için de Elli milyon Dolar harcayarak yaptırdığı sığınakta yaşasın. Sonra kişi başına düşen otuz bin Doları da siz koruyamazsınız diye iki yüz kadar kapitalist de ülkenin parasını toplasın ve Türkiye nüfusundan fazla insan evsiz barksız yaşasın.
Komünizm-Kapitalizm çatışmasında elli senede milyonlarca insan ölsün, soygunlar talanlar alsın yürüsün, siz bunu ister misiniz?
Waşington polisi bir senede bir milyon suçluyu adalete teslim etmekle övünüyor. Bunun övünülecek neresi var?
Siz bir milyon suçlu ürettiğiniz için üzülmelisiniz. Bir milyon yakalanabilen suçlunun olduğu şehirde yaşadığınızı düşünün.
Şimdi eski milletvekili olan bir profesör dostum, Üniversite tarafından Amerikaaya gönderildiğinde gece varır.
Amerikada yaşayan bir dostumuza telefon eder. O arkadaşımız, Ben geliyorum, bulunduğun yerden dışarıya çıkma ben arabayla gelip alacağım der ve gelip aldıktan sonra, Bu saatten sonra buralarda yaya gidemezsin. Paran yoksa güzel ayakkabını dahi soyarlar der.
Dünya nimetleri, Müslüman-kafir ayırımı yapılmadan verilir.
Allah, rızkı dilediğine açar ve (dilediğine) kısar. Onlar (kafirler), dünya hayatıyla sevindiler. Halbuki dünya hayatı ahirete oranla bir geçimlikten ibarettir. (Rad 26)
Bize düşen görev, Rabbimizin tabiata koyduğu kanunlarla beraber Kurandaki kurallara uyarak çalışmak, çalışmak, çalışmak.
Her makamın üstünde bir makam olduğu gibi, her zenginliğin üstünde de bir zengin olduğundan hep yukarı bakmaktan dolayı huzur bulmak mümkin olmaz.
İki odalı bir evim, eşim, çocuklarım ve küçücük bir arabam olsun başka bir şey isetemem diyen biri bunlara kavuşunca evi büyütmeye, arabayı yükseltmeye, çocuğu azaltmaya başlar. Kazancı arttıkça da sıkıntısı artar.
Malına göz diken siyasi yetkililerle hoş geçinmeye, mafyayla içli dışlı olmaya her ikisine de güvenmediğinden uyanık olmaya dikkat eder.
Hani kaynayan tencerenin içine bir bardak su döküldüğünde suyun kaynaması biter ya işte bizim dünya ve ahiret endişelerimiz bizim yüreğimizi hoplatır, kalbimizi titretir, beynimizi zonklatır.
Ancak bizler, Allaha iman etmiş insanlarız. Kendimizden yukarıdaki insanlara bakar çalışmamıza hız veririz.
Alttakilere bakar şükreder, şikayet etmeyiz.
Rızk endişesi taşımadan çalışırız.
Çünkü biz, bahar mevsiminde kuzular dünyaya gelmeden çayırları çıkaran Allaha iman etmişiz. Çünkü biz, çocuk doğduğu gün ananın göğüslerinden süt akıtan Allaha gönül vermişiz.
Şair:
Seni halk eylemeden rızkını halk etti Celîl
Rızkın için gam yeme Hâlik oldu kefil diyor
Büyüyen bizler yine çocuk gibi toprak ananın bağrındaki, sebzeleri, meyveleri, madenleri çıkarıp işleyip helal yollardan kazanıp Allahın kullarıyla beraber harcamakla görevliyiz.
İnsanlar asırlarca fikirlerden fikir beğenmek yarışında ve beğendiği düşünceyi yayma kavgası verirken yoruluyor, sitreslere giriyor, kan akıtıyor, tam fikrimi yaymayı başardım diyeceği zaman ondan vazgeçip bir başka putun önünde secdeye kapanıyor ve ömür, putlar önünde başını ağrıtmakla geçiyor.
Allaha ve Onun kitabına iman eden bir Müslüman kesin doğruların Kuranda olduğunu bilir ve huzura erer.
Onlar ki, iman ederler ve kalpleri Allah'ın zikri ile tatmin olur. İyi bilinki kalpler, ancak Allah'ın zikriyle tatmin olur. (Rad 28)
|
|
|