SÜNNETE UYGUN KURBA
Müslüman, hür mukim olan kişi nisap miktarı servete sahip olursa kurbanını kessin.
Nisap miktarı demek: mesken, bir aylık yiyecek ihtiyacı, elbise, sanatkarın aletleri, ilim adamının kitapları dışında seksen gram altın değerinde fazladan mal demektir.
Bu durumda olanların kurban kesmesi vaciptir.
Kestiği kurban devede beş yaş, sığırda iki yaş, koyun ve keçide bir yaştan aşağı olmasın.
Kuzu altı aydan fazla olur ve görüntüsü annesi gibi olursa kurban olur.
Bunların dışındaki eti yenen hayvanlardan kurban kesilmez.
Tavuk, hindi, deve kuşu, geyik, ceylan gibi hayvanlardan kurban olmaz.
Çünkü biz bu kurbanı Allah Rasülünün bize bildirdiği hayvanlardan, Onun bildirdiği şekilde ve Onun bildirdiği günde kesiyoruz.
Biz Kurana ve Sünnete uyum sağlamanın her çağda ilmi gerçeklere uyum sağladığını gördük.
Her çağda akıl yürüterek dine yön vermeye kalkanların dediği olsaydı şimdi bu din de hurafelerle dolu bir din olur çıkardı.
Bazıları: Kurbandan gaye fakirin et yemesidir. Bir koyun keseceğine bir ceylan veya deve kuşu kesse daha faydalı olur diyorlar.
Bunu söyleyenler, kendi evini yönetemeyecek kısa akıllarıyla dünyaya nizam verenlerdirler.
Bir kere şu çok iyi bilinmelidir ki, biz kurbanı dinimiz emrettiği için keseriz.
Altı milyar insanın hepsi Müslüman olsa, hepsi de zengin olsa ve yardım edecek insan bulunmasa bütün Müslümanlar yine de kurban keserler.
Bin dört yüz yıldır deve, sığır, koyun ve keçi kurban edilir ama bu hayvanların nesli tükenmez.
Deve kuşu veya ceylan, sevgili peygamberimiz zamanında vardı.
Bilinmeyen bir hayvan değildi.
Fetanet ve Ismet sıfatına sahip bir peygamber, bir kural koyarken kendiliğinden konuşmaz. O, Rabbinin vahyini konuşur.(Necm 3)
İnsanlar, bir kural koyarken o kuralın bireye ve topluma ahlaki, siyasi, sosyal, eğitim, sıhhat vs. açısından neler getirip neler götüreceğini tam hesaplayamadığından kanunu koyar, dener, zararlı ise değiştirir.
Böylece toplum hayatını kanunların atış tahtası haline getirirler.
Kurban kesmeyip de keseceği kurbandan vereceği et yerine etin parasını işçilerine dağıtan iş adamı, acaba o işçisinin evine aylardır et girmediğini biliyor mu?
Etin parasını verdiği işçisi o parayı kendince daha önemli yere verdiğini böylece çocukların gıdasına önem vermediğini, gıdasız yetişen çocukların ileride ülkeye ne kadar zarar verebileceğini düşündü mü?
Ama peygamberlerin koydukları kurallar Rabbin kontrolünde olduğundan bin sene sonrasının şartlarına da uygun gelir.
Türkiyede iki milyon koyun kurban edildiği yazılıyor. Herkes deve kuşu kesse bu ihtiyaç karşılanabilir mi? Karşılandığını farz edelim, dünya Müslümanlarının ihtiyacı karşılanabilir mi?
Deve kuşu uzmanlarının bu konudaki görüşleri nedir?
Her bölgede bol miktarda yetişen bir hayvan Kurban olur fetvası verildiği takdirde nesli tükenip tabiatın dengesine ne kadar zarar verilir?
Biz, Sünnete olduğu gibi uyarız ve böylece çağı yakalamış ve de yaşamış oluruz.
Zilhiccenin onuncu, on birinci ve on ikinci günlerinde yani bayramın birinci günü bayram namazının ardından üçüncü günün gün batışına kadar kurban kesilebilir.
Ketiğimiz kurbanın etini üçe ayırıp bir kısmını fakirlere, bir kısmını zengin de olsa dostlarımıza vereceğiz, bir kısmını da ev halkına bırakacağız.
Tamamını bir hayır kuruluşuna vererek kesbilirsiniz.
Vekalet vererek görmediğiniz yerlerdeki fakirlere de gönderebilirsiniz.
Hiçbir çiçek diğerinin aynı değildir.
Hiçbir ibadet diğerinin aynı değildir.
Onun için kurban kesmeyipte kurbanlık hayvan ağırlığında altını fakirlere dağıtsa büyük sevaba girer ama kurban kesmiş olmaz.
Hem kurbanımızı keseceğiz. Hem de yardımımızı yapacağız.
SÜNNETE UYGUN KURBA
Müslüman, hür mukim olan kişi nisap miktarı servete sahip olursa kurbanını kessin.
Nisap miktarı demek: mesken, bir aylık yiyecek ihtiyacı, elbise, sanatkarın aletleri, ilim adamının kitapları dışında seksen gram altın değerinde fazladan mal demektir.
Bu durumda olanların kurban kesmesi vaciptir.
Kestiği kurban devede beş yaş, sığırda iki yaş, koyun ve keçide bir yaştan aşağı olmasın.
Kuzu altı aydan fazla olur ve görüntüsü annesi gibi olursa kurban olur.
Bunların dışındaki eti yenen hayvanlardan kurban kesilmez.
Tavuk, hindi, deve kuşu, geyik, ceylan gibi hayvanlardan kurban olmaz.
Çünkü biz bu kurbanı Allah Rasülünün bize bildirdiği hayvanlardan, Onun bildirdiği şekilde ve Onun bildirdiği günde kesiyoruz.
Biz Kurana ve Sünnete uyum sağlamanın her çağda ilmi gerçeklere uyum sağladığını gördük.
Her çağda akıl yürüterek dine yön vermeye kalkanların dediği olsaydı şimdi bu din de hurafelerle dolu bir din olur çıkardı.
Bazıları: Kurbandan gaye fakirin et yemesidir. Bir koyun keseceğine bir ceylan veya deve kuşu kesse daha faydalı olur diyorlar.
Bunu söyleyenler, kendi evini yönetemeyecek kısa akıllarıyla dünyaya nizam verenlerdirler.
Bir kere şu çok iyi bilinmelidir ki, biz kurbanı dinimiz emrettiği için keseriz.
Altı milyar insanın hepsi Müslüman olsa, hepsi de zengin olsa ve yardım edecek insan bulunmasa bütün Müslümanlar yine de kurban keserler.
Bin dört yüz yıldır deve, sığır, koyun ve keçi kurban edilir ama bu hayvanların nesli tükenmez.
Deve kuşu veya ceylan, sevgili peygamberimiz zamanında vardı.
Bilinmeyen bir hayvan değildi.
Fetanet ve Ismet sıfatına sahip bir peygamber, bir kural koyarken kendiliğinden konuşmaz. O, Rabbinin vahyini konuşur.(Necm 3)
İnsanlar, bir kural koyarken o kuralın bireye ve topluma ahlaki, siyasi, sosyal, eğitim, sıhhat vs. açısından neler getirip neler götüreceğini tam hesaplayamadığından kanunu koyar, dener, zararlı ise değiştirir.
Böylece toplum hayatını kanunların atış tahtası haline getirirler.
Kurban kesmeyip de keseceği kurbandan vereceği et yerine etin parasını işçilerine dağıtan iş adamı, acaba o işçisinin evine aylardır et girmediğini biliyor mu?
Etin parasını verdiği işçisi o parayı kendince daha önemli yere verdiğini böylece çocukların gıdasına önem vermediğini, gıdasız yetişen çocukların ileride ülkeye ne kadar zarar verebileceğini düşündü mü?
Ama peygamberlerin koydukları kurallar Rabbin kontrolünde olduğundan bin sene sonrasının şartlarına da uygun gelir.
Türkiyede iki milyon koyun kurban edildiği yazılıyor. Herkes deve kuşu kesse bu ihtiyaç karşılanabilir mi? Karşılandığını farz edelim, dünya Müslümanlarının ihtiyacı karşılanabilir mi?
Deve kuşu uzmanlarının bu konudaki görüşleri nedir?
Her bölgede bol miktarda yetişen bir hayvan Kurban olur fetvası verildiği takdirde nesli tükenip tabiatın dengesine ne kadar zarar verilir?
Biz, Sünnete olduğu gibi uyarız ve böylece çağı yakalamış ve de yaşamış oluruz.
Zilhiccenin onuncu, on birinci ve on ikinci günlerinde yani bayramın birinci günü bayram namazının ardından üçüncü günün gün batışına kadar kurban kesilebilir.
Ketiğimiz kurbanın etini üçe ayırıp bir kısmını fakirlere, bir kısmını zengin de olsa dostlarımıza vereceğiz, bir kısmını da ev halkına bırakacağız.
Tamamını bir hayır kuruluşuna vererek kesbilirsiniz.
Vekalet vererek görmediğiniz yerlerdeki fakirlere de gönderebilirsiniz.
Hiçbir çiçek diğerinin aynı değildir.
Hiçbir ibadet diğerinin aynı değildir.
Onun için kurban kesmeyipte kurbanlık hayvan ağırlığında altını fakirlere dağıtsa büyük sevaba girer ama kurban kesmiş olmaz.
Hem kurbanımızı keseceğiz. Hem de yardımımızı yapacağız.
SÜNNETE UYGUN KURBA
Müslüman, hür mukim olan kişi nisap miktarı servete sahip olursa kurbanını kessin.
Nisap miktarı demek: mesken, bir aylık yiyecek ihtiyacı, elbise, sanatkarın aletleri, ilim adamının kitapları dışında seksen gram altın değerinde fazladan mal demektir.
Bu durumda olanların kurban kesmesi vaciptir.
Kestiği kurban devede beş yaş, sığırda iki yaş, koyun ve keçide bir yaştan aşağı olmasın.
Kuzu altı aydan fazla olur ve görüntüsü annesi gibi olursa kurban olur.
Bunların dışındaki eti yenen hayvanlardan kurban kesilmez.
Tavuk, hindi, deve kuşu, geyik, ceylan gibi hayvanlardan kurban olmaz.
Çünkü biz bu kurbanı Allah Rasülünün bize bildirdiği hayvanlardan, Onun bildirdiği şekilde ve Onun bildirdiği günde kesiyoruz.
Biz Kurana ve Sünnete uyum sağlamanın her çağda ilmi gerçeklere uyum sağladığını gördük.
Her çağda akıl yürüterek dine yön vermeye kalkanların dediği olsaydı şimdi bu din de hurafelerle dolu bir din olur çıkardı.
Bazıları: Kurbandan gaye fakirin et yemesidir. Bir koyun keseceğine bir ceylan veya deve kuşu kesse daha faydalı olur diyorlar.
Bunu söyleyenler, kendi evini yönetemeyecek kısa akıllarıyla dünyaya nizam verenlerdirler.
Bir kere şu çok iyi bilinmelidir ki, biz kurbanı dinimiz emrettiği için keseriz.
Altı milyar insanın hepsi Müslüman olsa, hepsi de zengin olsa ve yardım edecek insan bulunmasa bütün Müslümanlar yine de kurban keserler.
Bin dört yüz yıldır deve, sığır, koyun ve keçi kurban edilir ama bu hayvanların nesli tükenmez.
Deve kuşu veya ceylan, sevgili peygamberimiz zamanında vardı.
Bilinmeyen bir hayvan değildi.
Fetanet ve Ismet sıfatına sahip bir peygamber, bir kural koyarken kendiliğinden konuşmaz. O, Rabbinin vahyini konuşur.(Necm 3)
İnsanlar, bir kural koyarken o kuralın bireye ve topluma ahlaki, siyasi, sosyal, eğitim, sıhhat vs. açısından neler getirip neler götüreceğini tam hesaplayamadığından kanunu koyar, dener, zararlı ise değiştirir.
Böylece toplum hayatını kanunların atış tahtası haline getirirler.
Kurban kesmeyip de keseceği kurbandan vereceği et yerine etin parasını işçilerine dağıtan iş adamı, acaba o işçisinin evine aylardır et girmediğini biliyor mu?
Etin parasını verdiği işçisi o parayı kendince daha önemli yere verdiğini böylece çocukların gıdasına önem vermediğini, gıdasız yetişen çocukların ileride ülkeye ne kadar zarar verebileceğini düşündü mü?
Ama peygamberlerin koydukları kurallar Rabbin kontrolünde olduğundan bin sene sonrasının şartlarına da uygun gelir.
Türkiyede iki milyon koyun kurban edildiği yazılıyor. Herkes deve kuşu kesse bu ihtiyaç karşılanabilir mi? Karşılandığını farz edelim, dünya Müslümanlarının ihtiyacı karşılanabilir mi?
Deve kuşu uzmanlarının bu konudaki görüşleri nedir?
Her bölgede bol miktarda yetişen bir hayvan Kurban olur fetvası verildiği takdirde nesli tükenip tabiatın dengesine ne kadar zarar verilir?
Biz, Sünnete olduğu gibi uyarız ve böylece çağı yakalamış ve de yaşamış oluruz.
Zilhiccenin onuncu, on birinci ve on ikinci günlerinde yani bayramın birinci günü bayram namazının ardından üçüncü günün gün batışına kadar kurban kesilebilir.
Ketiğimiz kurbanın etini üçe ayırıp bir kısmını fakirlere, bir kısmını zengin de olsa dostlarımıza vereceğiz, bir kısmını da ev halkına bırakacağız.
Tamamını bir hayır kuruluşuna vererek kesbilirsiniz.
Vekalet vererek görmediğiniz yerlerdeki fakirlere de gönderebilirsiniz.
Hiçbir çiçek diğerinin aynı değildir.
Hiçbir ibadet diğerinin aynı değildir.
Onun için kurban kesmeyipte kurbanlık hayvan ağırlığında altını fakirlere dağıtsa büyük sevaba girer ama kurban kesmiş olmaz.
Hem kurbanımızı keseceğiz. Hem de yardımımızı yapacağız.
SÜNNETE UYGUN KURBA
Müslüman, hür mukim olan kişi nisap miktarı servete sahip olursa kurbanını kessin.
Nisap miktarı demek: mesken, bir aylık yiyecek ihtiyacı, elbise, sanatkarın aletleri, ilim adamının kitapları dışında seksen gram altın değerinde fazladan mal demektir.
Bu durumda olanların kurban kesmesi vaciptir.
Kestiği kurban devede beş yaş, sığırda iki yaş, koyun ve keçide bir yaştan aşağı olmasın.
Kuzu altı aydan fazla olur ve görüntüsü annesi gibi olursa kurban olur.
Bunların dışındaki eti yenen hayvanlardan kurban kesilmez.
Tavuk, hindi, deve kuşu, geyik, ceylan gibi hayvanlardan kurban olmaz.
Çünkü biz bu kurbanı Allah Rasülünün bize bildirdiği hayvanlardan, Onun bildirdiği şekilde ve Onun bildirdiği günde kesiyoruz.
Biz Kurana ve Sünnete uyum sağlamanın her çağda ilmi gerçeklere uyum sağladığını gördük.
Her çağda akıl yürüterek dine yön vermeye kalkanların dediği olsaydı şimdi bu din de hurafelerle dolu bir din olur çıkardı.
Bazıları: Kurbandan gaye fakirin et yemesidir. Bir koyun keseceğine bir ceylan veya deve kuşu kesse daha faydalı olur diyorlar.
Bunu söyleyenler, kendi evini yönetemeyecek kısa akıllarıyla dünyaya nizam verenlerdirler.
Bir kere şu çok iyi bilinmelidir ki, biz kurbanı dinimiz emrettiği için keseriz.
Altı milyar insanın hepsi Müslüman olsa, hepsi de zengin olsa ve yardım edecek insan bulunmasa bütün Müslümanlar yine de kurban keserler.
Bin dört yüz yıldır deve, sığır, koyun ve keçi kurban edilir ama bu hayvanların nesli tükenmez.
Deve kuşu veya ceylan, sevgili peygamberimiz zamanında vardı.
Bilinmeyen bir hayvan değildi.
Fetanet ve Ismet sıfatına sahip bir peygamber, bir kural koyarken kendiliğinden konuşmaz. O, Rabbinin vahyini konuşur.(Necm 3)
İnsanlar, bir kural koyarken o kuralın bireye ve topluma ahlaki, siyasi, sosyal, eğitim, sıhhat vs. açısından neler getirip neler götüreceğini tam hesaplayamadığından kanunu koyar, dener, zararlı ise değiştirir.
Böylece toplum hayatını kanunların atış tahtası haline getirirler.
Kurban kesmeyip de keseceği kurbandan vereceği et yerine etin parasını işçilerine dağıtan iş adamı, acaba o işçisinin evine aylardır et girmediğini biliyor mu?
Etin parasını verdiği işçisi o parayı kendince daha önemli yere verdiğini böylece çocukların gıdasına önem vermediğini, gıdasız yetişen çocukların ileride ülkeye ne kadar zarar verebileceğini düşündü mü?
Ama peygamberlerin koydukları kurallar Rabbin kontrolünde olduğundan bin sene sonrasının şartlarına da uygun gelir.
Türkiyede iki milyon koyun kurban edildiği yazılıyor. Herkes deve kuşu kesse bu ihtiyaç karşılanabilir mi? Karşılandığını farz edelim, dünya Müslümanlarının ihtiyacı karşılanabilir mi?
Deve kuşu uzmanlarının bu konudaki görüşleri nedir?
Her bölgede bol miktarda yetişen bir hayvan Kurban olur fetvası verildiği takdirde nesli tükenip tabiatın dengesine ne kadar zarar verilir?
Biz, Sünnete olduğu gibi uyarız ve böylece çağı yakalamış ve de yaşamış oluruz.
Zilhiccenin onuncu, on birinci ve on ikinci günlerinde yani bayramın birinci günü bayram namazının ardından üçüncü günün gün batışına kadar kurban kesilebilir.
Ketiğimiz kurbanın etini üçe ayırıp bir kısmını fakirlere, bir kısmını zengin de olsa dostlarımıza vereceğiz, bir kısmını da ev halkına bırakacağız.
Tamamını bir hayır kuruluşuna vererek kesbilirsiniz.
Vekalet vererek görmediğiniz yerlerdeki fakirlere de gönderebilirsiniz.
Hiçbir çiçek diğerinin aynı değildir.
Hiçbir ibadet diğerinin aynı değildir.
Onun için kurban kesmeyipte kurbanlık hayvan ağırlığında altını fakirlere dağıtsa büyük sevaba girer ama kurban kesmiş olmaz.
Hem kurbanımızı keseceğiz. Hem de yardımımızı yapacağız.
|
|
|