ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    SİYONİST SÖZDEN ANLAMAZ


    "Ele geçen her adamın gövdesi delik deşik edilecek, ve tutulan her adam kılıçla düşecek.

    Yavruları da gözleri önünde yere çalınacak.

    Evleri çapul edilecek, ve karıları kirletilecek."

    İyi düşünün, bu cümleler kime ait olabilir?

    Hangi akrep yuvasında doğmuş, yılan zehri emerek büyümüş ve sırtlanlardan eğitim görmüş kişiye ait olabilir?

    Rus çarı korkunç İVAN VASİLİEVİǒe (1530-1584) mi ait?

    Yoksa Hitlere mi?

    Yoksa Hindistan da İngiliz kumaşıyla rekabet eden, Hintli ustaların baş parmaklarını kestiren İngiliz komutana mı ait?

    (İngilizlerin bu cinayeti için bak: Mehmet Akif Ersoy, Kur'andan ayetler ve nesirler sayfa226 Yüksel Yayınevi 1944 İstanbul)

    Hayır, bilemediniz.

    Bu cümleler şu anda Telaviv’de, Vatikan’da, Newyork’da, Ağlama duvarında, Sinagog ve Kiliselerde okunan Muharref Tevrat'ın İşaya 13/15-16 bölümünden alınmıştır.

    “Ama Tevrat binlerce yıl önce yazılmıştır. Bu günkü İsraillilere bu kitapla bakarak karar vermek haksızlık olur” diyenlere İsrail, “Ben, Tevrat’ın hükmüne göre hareket ediyorum. 31 Mayıs 2010 saat dörtte Filistin’deki aç ve bî ilaç çocklara süt tozu, yaralılara ilaç, evsizlere ev malzemesi götüren İnsani Yardım gemilerine saldırdım ve onlarcasını öldürdüm” diyerek İsrail severlerin de yüzünü kararttı ve kendi karanlık yüzüne döndürdü.

    Hayvan severin biri akrebe acımış evine almış, karnını doyurmuş.

    Akrep bir gün hayvan severin altı aylık çocuğunu sokmuş ve öldürmüş.

    Adam, akrebe sormuş “Çocuğumdan ne istedin. o sana bir şey yapmadı ki, senin ona ne kinin var? Demiş.

    Akrep, “Vallahi kinim yok ancak benim tıynetim bu” demiş.

    Bir Siyonist’i aslanız, OECD sarayında besleseniz, sizin gözünüzün önünde çocuğunuzu “İğneli fıçı” ya kor, kanını son damlasına kadar akıtır ve hamuruna su diye karıştırır sonra yer.

    Barış elini uzatsanız, parmaklarınızdaki kan onu harekete geçirir ve parmağı kırmaya yönelir.

    Birleşmiş Milletler hastanesine binlerce defa yatırılmasına rağmen tedavisi mümkin olmamıştır.

    Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde korku tedavileri de fayda vermemiştir.

    Konseyin baş zebanisi ona cesaret vermektedir.

    Arap Birliğini, İslam Konferansını toplantıya çağırmak İsrail’in cinayetini vicdanlarda soğutma işlevi görür ve üyelerin cebine harcırah girmesine sebep olur.

    Dışişlerinin “İsrail, eylemin sonuçlarına katlanmak zorundadır” sözü yerine “Uluslar arası karasularında Türk bandıralı yardım gemisine İsrail tarafından saldırı yapılmış, onlarca vatandaşımız öldürülmüştür. Bu alenen bize harp anlamına gelir ve şu andan itibaren elçiliklerin işlevi kalmamıştır” diyerek İsrail Büyük Elçisinin sınır dışı edilmesi ve ona göre hareket edilmesi yerine elli yıldır hazır bekleyen demeci hiç okumadan basına sunuvermişler.

    Roma’nın Çiçeron’u, Arap’ın Sahban’ı, Türklerin Dedem Korkut’u gelseler üçü birden bir Siyonist’e laf anlatmaya çalışsalar Siyonist, onların dilinden dil kebabı yapar da yer.

    Siyonistler, kendilerine kucak açan İngiliz’in pasaportuyla, Amerikan silahıyla, Türkiye’ye sattığı askeri malzemeden elde ettiği parayla Arap emirliklerinde Filistinli liderleri, petrol şımarığı Arap zenginlerinin yedi yıldızlı otellerinde öldürüyor ve hiçbir devlet ağzını açamıyor.

    Her şeye rağmen bu İnsani Yardım Gemisi hedefine ulaşmıştır.

    Bundan sonra herkes, akrebin ıslah olmayacağını anlamıştır.

    Arap kralları hiç olmadığı kadar sıkışmış durumdadırlar.

    El-Fetih içindeki bazı safdiller de akreple anlaşma olmayacağını anlayıp Hamas’la dirsek temasına geçecektir.

    İsrail, alenen ve resmen intihara teşebbüs etmiştir.

    Leşinin kokusu dünyayı kirletmemesi için Uluslar arası çevre örgütleri tedbir almalıdır.