ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    SANİYELERİMİZ SAYILI


    SANİYELERİMİZ SAYILI
    19/12/2018/Çrşmb/Milligazete
    Temmuz ayının en sıcak gününde öğle namazını dört rekat kılıyoruz.
    Hatmi çiçeğini seyredip göz zevkimizi tatmin ediyoruz.
    Ocak ayının Zemherisinde de öğle namazını dört rekat kılar kardelen çiçeklerini ararız karlı dağlarda karlar arasında.
    Beş vakit farz namazlarımızın rekatları 365 gün hiç değişmediği gibi,
    Her namazın son oturuşunda selamla namazdan çıkarken hem sağa hem sola selam verirken, bulunduğumuz meridyenin sağında kalan bütün dünya Müslümanlarına selam veriyoruz.
    Dini hayatlarında, sosyal hayatlarında, iş hayatlarında, eğitim hayatlarında, her türlü kötülük, inkar, isyan, hastalık, korku, endişeden salim olarak selametli bir hayat dilerken bütün bu isteklerimizin halli için tek yolun İslam olduğunu da vurgularız.
    Sağa ve sola selam verirken, sağımızdaki ve solumuzdaki Müslümanların günah çeşitlerine bakmayız.
    Sağcı Müslüman, solcu Müslüman, derviş Müslüman, berduş Müslüman, ılımlı, ılımsız, radikal, fundamentalist, selefi….. gibi yüzlerce ad verseler de biz bunların hepsine yalnız ve eksiz olarak “Müslüman” der ve onların her türlü yanlıştan selamete çıkmaları için selam vermeye beş vakitte devam ederiz.
    Birilerinin kışkırtmasıyla hiçbir Müslümana dil kılıcı çekmemeye dikkat ederiz.
    Bizi, farkında olmadan olayların içine çekseler bile karşı cephelerde olsak, yine Müslümanların gayretini güder ve selamete çıkması için çalışırız.
    Ve bu gayretlerimizi hiçbir zaman hafifletmeden, gevşemeden, ümitsizliğe düşmeden yaparız.
    Cephede harp halinde bile namazı kılmamızı isteyen Rabbimizin bütün emir ve yasaklarını 365 günün her saat ve saniyesinde yerine getirmeye çalışırız.
    Nasıl ki, Rabbimiz, 365 günün her saniye ve salisesinde bize en değerli nimeti olan havayı bizim farkında olmadan alıp-vermemizi sağlayarak bize lütufta bulunuyorsa biz de her saniye ve salisede onu hatırlamaya ve ona yaraşır kul olmaya gayret ederiz.
    Sabahleyin “Bu gün ne yapayım” diye kendimize soralım ve bulunduğumuz yerde çevremize dini yönden, sosyal, ekonomik…yönden yapılması gerekenleri tespit edip onları yerine getirmeye çalışalım.
    Sabahın haberlerini dinledikten sonra, sizin etkinizin olmayacağı konularda kafa yorarak zaman israfı yapmayalım.
    Bir tarafın delilsiz, kanıtsız haberlerine kulak kabartarak karşı tarafa kinlenmemeye dikkat edelim.
    Şahısların sevdiği veya sevmediği insanları sevmek veya sevmemek yerine bütün insanları yaratanın sevdiği ve sevmediği insanları Allah’ın kitabına, Rasülünün sünnetine göre değerlendirelim.
    Rabbimiz, Yahudi ve Hıristiyanların kendilerini seçilmiş kabul ettiklerini şöyle haber verir:
    وَقَالَتِ الْيَهُودُ وَالنَّصَارَى نَحْنُ أَبْنَاءُ اللَّهِ وَأَحِبَّاؤُهُ قُلْ فَلِمَ يُعَذِّبُكُمْ بِذُنُوبِكُمْ بَلْ أَنْتُمْ بَشَرٌ مِمَّنْ خَلَقَ يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ وَلِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَإِلَيْهِ الْمَصِيرُ
    “Yahudi ve Hıristiyanlar "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. De ki: "Öyle ise günahlarınızdan dolayı Allah size niçin azap ediyor? Hayır, siz onun yarattıklarından bir beşersiniz. O dilediğini afveder, dilediğine azap eder. Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin hükümranlığı Allah'a aittir. Ve dönüş O’nadır.” (Maide süresi ayet 5/18)
    Kimi seveceğini bildirirken renk, ırk, bölge, kabile, makam, rütbe, sosyal statü ayrımı yapmadan:
    قُلْ إِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللَّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللَّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
    “De ki: "Eğer Allah'ı sevi¬yorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günah¬larınızı afvetsin. Allah afvedicidir, rahmet edici¬dir.” (Al-i Imran süresi ayet 3/31)
    Ve şu duaya devam ederken fiili olarak da gerekeni yapalım:
    اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ فِعْلَ الْخَيْرَاتِ وَتَرْكَ الْمُنْكَرَاتِ ، وَحُبَّ الْمَسَاكِينِ ، وَأَنْ تَغْفِرَ لِي وَتَرْحَمَنِي ، وَإِذَا أَرَدْتَ فِتْنَةً فِي قَوْمٍ فَتَوَفَّنِي غَيْرَ مَفْتُونٍ ، وَأَسْأَلُكَ حُبَّكَ وَحُبَّ مَنْ يُحِبُّكَ وَحُبَّ عَمَلٍ يُقَرِّبُنِي إِلَى حُبِّكَ
    “Allah’ım, ben, senden, benim, iyilikleri yapmayı, kötülükleri terk etmeyi, fakirleri sevmeyi, beni afvetmeni, beni bağışlamanı, milletimin fitne imtihanında beni fitnelere bulaştırmadan öldürmeni, senin sevgini, seni sevenlerin sevgisini, senin sevgine ulaştıran amelin sevgisini isterim.” (Ahmed, Müsned, Muaz bin Cebel Hadisi, Hakim, Müstedrek K. Dua, Hadis no 1913, Tirmizi, Sünen, K. Tefsir’ül-Kur’an, bab 39)