ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    SEMER DEĞİL ESER BIRAKI


    Yurtdışında Vitray sanatını icra ederek geçimini sağlayan dostum Recep Anaç anlatmıştı.

    Dünyada iki ülkede kaliteli vitray camı üretilir.

    Alış-verişimi onlardan yaparım.

    Bir gün onlardan birinin masasında Osmanlıdan sonra o güne kadar görmediğim güzellikte bir cam gördüm ve nerede üretildiğini sordum.

    Amerika’daki adresini aldıktan sonra oraya gittim.

    Amerikanın en kuzeyinde deniz kenarında terk edilmiş görünümlü bir köyde atölyeyi buldum.

    Alış-veriş bağlantılarımı yaptıktan sonra ihtiyar sanatçıya “Büyük şehirlerden birinde bu sanatı icra etseniz olmaz mı? Dediğimde “Sen sanatını güzel yap işi bilenler seni bulurlar, hatta çölden bile gelirler” deyiverdi.

    Sen, güzel bir eser yazmaya bak.

    Kendi çağında değerini bulmasa bile bin yıl sonra müzenin raflarından fırlar ve o çağın insanlarına ışık tutar.

    Eser yazacak ve yapacak insanların yetişmesine yardım eden adı sanı Allah ve yazıcı meleklerin dışında kimsenin bilmediği insanların da amel defterleri işlemeye devam eder.

    Mimar Sinan’ı dünya bilir ama Mimar Sinan’ın yetişmesinde emeği geçen hocaların, yurt, kurs, burs sahibi hayırseverlerin adı bilinmese de onların amel defterlerinde sevap bölümü yazılmaya devam eder.

    Fatih Sultan Mehmed’in Defterdarı Altı Poğaça-zade Ahmet Paşa 887 h./1482 yılında Fatih camiinin Haliç’e bakan yamaçlarında birinde cami inşa eder.

    1919 yılına kadar ibadete açık iken bir yangınla çatı kül olunca harbin de etkisiyle tamir edilemez.

    1934 yılında belediye tarafından tamamen yıkılır.

    İşgalciler hemen orayı ev haline getirmişler ve o günden bu güne kadar orada yaşamışlar.

    Caminin yakınında oturan Öğretmen Ahmet YÜKSEK beyefendi, oranın yerinin cami olduğunu biliyor ama nasıl bir cami olduğunu bilmiyor.

    Bundan on yıl kadar önce Rus konsolosluğu, İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin salonunda Eski İstanbul Fotoğraf sergisi açar.

    1877 yılında İstanbul’un fotoğraflarını çeken Rus sanatçının fotoğrafları sergilenir.

    Galata Kulesinden Fatih camiini çekerken karesinin içine Poğaça-zade Ahmet Camii de girer.

    Ahmet Yüksek hoca, o fotoğrafın fotokopisini ister ve onlarda verirler.

    Ahmet hoca, araştırmasını devam ettirirken Abdülhamid’’in de çektirdiği İstanbul Fotoğrafları arasında bu caminin daha güzel bir fotoğrafını görür.

    Bu araştırmasında Abdülhamit, Alman mühendislere caminin planını da çizdirdiğini görür.

    Bu araştırmalardan sonra harekete geçen Ahmet hoca, kendi evi, Belediye ve Vakıflar üçgeninde her gün gelip gitmeye başlar.

    Bu melek üçgeninde bütün resmi işlemleri bitirdikten sonra camiyi ibadet edilecek hale getirir.

    Bir zamanlar yol genişletme sırasında kabri nakledilen Ahmet paşanın kemiklerini oradan alır Ahmet hoca, Mekke’den getirttiği Zemzem suyuyla yıkar ve eski yerine tekrar defneder.

    Bu gün, yani 06 Ocak 2012 Cuma günü saat 11.00 de Fatih İlçesi, Yavuz Sultan Selim Mahallesi, Kadı Çeşme Sokak No. 38 de caminin açılışı yapılacaktır.

    Kimse dünyaya kazık atamadığı gibi kazık da çakamaz ama dünyaya ve dünyayı yaratanın kurallarına uygun eser bırakabilir.

    Eser bırakın semer bırakmayın.