ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    SOLUN YARIM AĞIZLA İTİR




    Bir yakınım, babasıyla annesinin çocukları, torunları ve üçüncü nesli her sen bir araya getiriyor.

    Yüzün üzerinde yakın akrabalar piknik yerinde bir araya gelince önce Kur’an-ı Kerimi hatmediyorlar.

    Hatim duasının ardından herkes serbest bırakılıyor ve bir senedir görüşemeyenler görüşüyorlar hal hatır soruyorlar.

    Öğle vakti olunca hepsi tek imamın ardında namaz kıldıktan sonra ailenin yaşlısı dini ve sosyal içerikli bir konuşma yapıyor.

    Bir sene içinde dünyaya gelen minikler annelerinin kucağında isimleriyle beraber diğer katılımcılara tanıtılıyor.

    Sonra yumurta yarışı, çuval yarışı, ip çekme yarışı gibi eğlendirici oyunlar oynanıyor.

    Bu seneki toplantıda konuşma yapan zat, “Filan adamla babam Karaman’a aynı yıllarda göç etmişler.

    O filan zat, çok para kazanmaya yönelmiş, babam helal yoldan evi geçindirmeye özel gayret gösterirken bütün çocuklarına Kur’an okumasını, anlamasını ve Kur’ana göre yaşamasını öğretecek hocalara göndermeye dikkat etmiş.

    Yıllar sonra o filan adam, babamın yanına her gelişinde “Doğrusunu sen yapmışsın. Ben mala yöneldim, çocuklarımı ihmal ettim, sen çocuklara yöneldin. Şimdi çocuklarım ve mallarım arasında yaşlı halimle ben yine rezil durumdayım. Sen ise yedi çocuğun gözbebeği gibisin” demişti. Çocuklarınıza Allah, Rasül, Kur’an sevgisini ve bilgisini muhakkak veriniz. Bunu çocuklarınız için yapınız, bunu kendiniz için yapınız” dedi.

    Bu günlerde bu güne kadar fakirlerin ve köylülerin sözcülüğünü yaparak köşeyi dönen, köşe başına oturan, aslında solcu olmadığı halde “Ben gavurum” diyemediği için “Solcuyum” diyen bir kısım insanlarımız şaşırıp kalmışlar ve şaşkınlıklarını dile getiriyorlar.

    Dünya kenti İstanbul’un Belediyesine bizim solcu adam Başkan oldu, sular kesildi, sokaklar, parklar, caddeler çöp dağlarına döndü. İslamcılar geleli sular tek gün kesilmedi, bütün sokaklar yağ döksen yalanır hale geldi. Hollandalılar laleleri görmek için İstanbul’a geldi” demeye başladılar.

    Bir diğer solcumuz, “Biz, fakirlerin sözcülüğünü yaparak makamımızı yükseltirken fakirlerden uzaklaştık, uzaktan bir de baktık ki, fakirlerin evine yiyecek torbasıyla, bir ton kömürle giren bu İslamcılar.”

    Bir başkası ise “Emperyalizme karşıyız. Go Home Amerika” diyerek Amerikalarda iş bulduk, sömürülen insanlarımızdan uzaklaştık. Antiemperyalist ağabeylerimizin Amerikalı ajanlarla içli dışlı fotoğrafları ve konuşmaları ortalığı kokuturken bir de baktık ki bu İslamcılar, Amerika’nın namlusunu üzerlerine çevirdiği insanlar.

    Ve namlunun yöneldiği yeri fotoğraflamak üzere namlunun üzerinde olduğu tankın üzerinde fotoğraf çeken Embeddet, bizim solcu gazetecilerden.

    Bir başkası ise “Biz, teröre, mafyaya, derin ve bulanık yerlere karşıyız” diyorduk.

    Birde baktık ki, bizim solcu ağabeylerimiz olmanın ötesinde beyin takımız olanlar, mafyayla, Amerika’yla bir olmuşlar bulanık yerlerde adam avlıyorlar. Hem de yer derin ve bulanık olduğundan birbirlerini vuruyorlar.

    Bir de bakıyoruz, karanlık yerleri aydınlatanlar, mafyanın bile birbirlerini öldürmelerini engelleyenler İslamcılar.

    Eeee… lafı dolandırmayın ve hakkı teslim edin de bu ülkeyi kurtaracak olan şeyin dinsizlik değil,İslama göre yaşamak olduğunu söyleyiverin.