ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    SONUÇ MÜTTAKİLERİN LEHİNEDİR


    SONUÇ MÜTTAKİLERİN LEHİNEDİR

    Gönlünü Mevla’sına kaptırmış gönüllülerimiz, şu anda  askerleri ve parasıyla dünyanın en büyüğü olduklarını söyleyenlerin yapamadıklarını dünya genelinde yapmaya çalışıyorlar.

    Moro’dan-Somali’ye, Arakan’dan Amerika’daki mazlum ve mağdurlara kadar her yerde ve her zaman yiyecek, içecek, giyecek ve ilaç yardımına devam ediyorlar.

    Madam Terasa’nın varamadığı, göremediği, el uzatamadığı yerlere vardılar, gördüler, el uzattılar.

    Şimdi böyle, gelecekte daha iyi hizmetler götürülecektir.

    Çünkü bu hizmetler şahıslarla kaim değil.

    Dinimizin emri.

    Kur’an-i Kerimin daha ikinci sayfasında Müttaki insanları tarif ederken Rabbimiz:

    الم (1)

    1- Elif, Lâm, Mîm.

    ذَلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِلْمُتَّقِينَ (2)

    2- İşte Kitap budur, Onda hiç şüphe yoktur. (Bu kitap) mûttaki­lere yol gösteren bir kitaptır.

    الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ (3)

    3- Onlar, gayba (Rabbin bildirdiği şekilde) iman ederler. Na­mazı dos­doğru kılarlar ve on­lara rızk olarak verdikleri­mizden in­fak eder­ler.

    وَالَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ وَبِالْآَخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ (4)

    4- Ve onlar, sana indiri­len(Kur’ân)a da, senden önce indiri­len (kitap­lar)a da iman ederler ve onlar, âhirete de yakîn/kesin bir bilgi ile iman ederler.

    أُولَئِكَ عَلَى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ (5)

    5- İşte bunlar, Rablerinden olan bir hidayet üze­re­dirler ve işte bun­lardır kurtu­luşa erenler.” Buyurmuş (Bakara süresi ayet 2/1-5)

    Dikkat ediniz, “on­lara rızk olarak verdikleri­mizden in­fak eder­ler” diyor.

    Yani, bir Müslüman ihtiyaç sahibi bir canlıya yardım ederken “Ben veriyorummm” havasında da olamaz.

    Çünkü veren eli de, verilen şeyi de kendisi yaratmadı. Rabbin verdiğini, Rabbin verdiği elle dağıttığı inancında olduğundan kimseye hava atma durumunda olmaz, olamaz.

    Katolik Rahibe olan Terasa’nın (1910-1997) arkasında, dünyanın en zengin devleti olan Vatikan ve emrine verilen dört bin rahibe vardı.

    Bizim gönüllülerimiz, bin türlü engeli aşarak hizmet götürüyorlar.

    Siyasi engeller, vize engelleri, askeri engeller, gazeteci engelleriyle boğuşarak hedefe varıyorlar.

    Akdeniz’in sularında, Afganistan dağlarında nice şehitler de verdiler.

    İrlanda Cumhurbaşkanı Bayan Mary McAleese Mart 2010 da Ankara'ya düzenlediği 4 günlük resmi ziyaret sırasında Osmanlı Sultanı Abdülmecid'in, 1845 ve 1852 yılları arasında hüküm süren açlık sırasında bu ülkeye üç gemi dolusu gıda yardımında bulunduğunu söylemişti.

    “Aman” dedi batı basını, “Sakın, Osmanlının batıya yaptığı yardımları gündeme getirip Osmanlıyı hortlatmayalım”

    Hemen İrlandalı bir tarih öğretmeni buldular ve ondan demeç aldılar. 
    O da “1845-1852 yılları arasında İrlanda’nın Drogheda limanının kayıtlarında böyle bir yardıma rastlanmamıştır” dedi ve dünyaya  duyurarak kurtuldular.

    “Yardım olmuştur” diyen Cumhurbaşkanı.

    Bir Cumhurbaşkanı da Türkiye’ye gelirken bu bilgiyi öneli tarihçilerinden alarak gelir.

    The Irısh Times gazetesi ise belki birkaç tane tarihçiye sormuştur, “Yardım yapılmıştır” diyenlere değil de “Yapılmamıştır” diyen birinin yalanını yayınlayıverdi ve Türkiye’de de bu yalan, basın tarafından o ziyaret günlerinde  Türk halkına da duyuruldu.

    Aramızdaki fark, Müslümanlar, yaptıklarının Rabbim tarafından kabul edilmesine ve meleklerin kaydetmesine sevinirlerken, onlar, Birleşmiş Milletler’den övgü, Nobel’den ödül, gazetelerden yayma peşinde olmaktır.

    وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ

    “Sonuç Müttakilerindir” (A’raf süresi ayet 7/128)