Göksu nehrinin Akdeniz’e kavuştuğu yerde
denizin içine doğru beş yüz metrelik görünümü gömgöktür.
Sonra denizin içine doğru girdiğinde
denizin rengini alır ve vahdet denizinde Göksu’nun benliği yok olur ve Akdeniz
olur.
Yeşilırmak’ın, Karadeniz’e döküldüğü yeri
görmedim ama onun durumu da aynıdır.
Televizyonlardan gördüğümüz kadarıyla her
nehrin döküldüğü yerde aynı görüntü oluyor.
İnsan ekimi olmayan ormanlarda da durum
aynıdır.
Ayrı gibi görünse de her ağaç ve çiçek
birlikte uyumlu bir orman oluştururlar.
İnsan ekimi olanlar da, orman
mühendisinin kalitesine göre tabiata en uyumlu olanı en güzelidir.
İşte insan ormanları da aynıdır.
Fıtrata/yaratılışa (İslam’a) uygun hareket edenler, vahdeti
sağlarlar ve uyumlu hareket ederler.
Fıtrata göre hareket etmeyen toplumlarda
her bir birey, birileri tarafından yetiştirilirse uyumsuz olur.
Kimini doğulular eker, kimini batılılar
eker.
Kimini kapitalistler eker, kimini
komünistler eker.
Uyumsuzluk görülür.
Her biri karşısındakinin kendisi gibi
olmasını ister.
Olmayınca oldurmak için baskıya, güç
kullanmaya başlar.
Hem kendini yorar hem baskı yaptığını
yorar.
Siz, asıl o işkencecilere acıyın.
İşkence görenler, bir kaç gün sonra
kurtulurlar.
Ya işkence edenler 25 yıl, emekli
oluncaya kadar yorulmaya devam ederler.
Emekli olduktan sonra da işkence
ettiklerinin feryatlarını dinlerler hayallerinde ve düşlerinde.
Soydukları devletlerin, aç bıraktıkları
çocukların sızlanmaları dolaşır ruh
dünyalarında.
Baskıcılık daha zordur.
İşkenceciler başı Amerika’nın, Güney
Amerika’da, Kore’de, Vietnam’da, Irak’ta, Lübnan’da, Afganistan’da, Japonya’da,
Almanya’da, Yemen’de en başta Amerika’da işkence yaparken öldürülen Amerikan
asker ve ajanlarının sayısına hiç bir ülkenin öldürülen asker sayısı ulaşamaz.
1945 yılından beri Japon askerleri hiç
bir yerde harp etmediği için öldürülmezler ama o günden bu güne kadar öldürme
çetesi olan Amerikan askerleri öldürülmeye de devam ediyorlar.
Buna soyguncunun soyarken soyulması
denir.
Biz, bizi yönlendirenlerin etkisinden,
bize verdikleri renklerden sıyrılırsak birliğimizi yeniden sağlarız.
Bizi renklendirenleri değil biz,
birbirimizi gördüğümüzden birbirimize düşman kesiliyoruz.
Güneşin yedi renginin tek ışık halinde
göründüğü gibi birlik oluşturalım da bizi bozan ve yönlendirmeye çalışan
inkarcı mikropların üretim merkezi olan gavurluk küllüğünü kurutmada kullanalım
enerjimizi.